Ana SayfaÖZEL HABERÖZEL HABER|Ahmet Güneştekin: Tabutların önünde fotoğraf çekip paylaşmak mı, tabutları tekmeleyip aşağı...

ÖZEL HABER|Ahmet Güneştekin: Tabutların önünde fotoğraf çekip paylaşmak mı, tabutları tekmeleyip aşağı atmak mı saygısızlık?

Hafıza Odası sergisine yönelik eleştirilere cevap veren sanatçı Ahmet Güneştekin, “Buradaki tüm kayıplara kim vekalet edebilir? Hepimiz o insanların vekiliyiz. Ben bu çoğrafyadan gelmişsem ve bu çoğrafyanın bir ferdiysem, burada ben de sorumluyum” dedi. Güneştekin, bir grup tarafından sergide yapılan protesto hakkında ise, “Orada insanların tabutlar önünde fotoğraf çektirmeleri eleştirilmiş, saygısızlık olarak gösterilmişti. Tabi tabutların tekmelenip, aşağı atılması da büyük paradoks. Hangisi saygısızlık sormak lazım. Daha sonra bazı kesimler bununla ilgili özür diledi. Keşke gençler onu yapmadan bana sorsaydı, onlara her türlü açıklamayı yapsaydım” dedi.

Diyarbakır’ın Sur ilçesi Keçi Burcu’nda Ahmet Güneştekin’in 16 Ekim’de açılan “Hafıza Odası” sergisi gündemde yer almaya devam ediyor. Bir yandan çeşitli eleştirilerin hedefindeki sergi, diğer yandan ise yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Şehir dışından ve yurtdışından gelen sanatseverlerin Keçi Burcu’nda oluşturduğu uzun sıra kuyruklarıyla dikkat çekiyor.

Sergiye günde 5 bin ile 10 bin arası ziyaretin gerçekleştiği belirtiliyor. 31 Aralık’ta sona erecek olan sergide 14 başlıkta 34 eser sergileniyor.

Serbestiyet’e konuşan Ahmet Güneştekin kendisine yönelik eleştirilere cevap verirken, sergiyi gezenler ise duygularını anlattı.

‘Herkes davetlidir’

Güneştekin, serginin ilk ayağının “Yüzleşme” ile 2012’de İstanbul’da, 2013’te Ankara ve Venedik’te ardından 2018’de yine İstanbul’da “Hafıza Odası” olarak sergilendiğini hatırlattı. Hafıza Odası’nın sürekli güncellenen ve yenilenen bir sergi olduğunu belirten Güneştekin, “Diyarbakır’da sergilenince Diyarbakır’ın hafızası da çok önemlidir. 5 No’lu Cezaevi, Kadınlar Duvarı ve Kayıp Alfabe özellikle bu sergi için yapıldı” dedi. Güneştekin, farklı kesimlerin sergisinde buluşmasını, “Büyük sanat etkinliklerinde herkes davet edilir. Aynı kitle İstanbul’da da vardı. Şaşırılacak bir şey yok. Mevcut siyasilerin çoğu İstanbul sergisinde daha fazla katıldı. Burada ev sahibi Diyarbakır Ticaret Odasıydı ve herkesimi davet etti.Davetlilere itiraz etmedim ve eklemelerimde oldu” diye anlattı.

Çürüme ve intihal eleştirilerine cevap

Sergide yer alan “Çürüme” eserinin bir parcasının Keçi Burcu’ndan atılmasına ilişkin konuşan Güneştekin, “Dünya’nın her yerinde bu tarz sanat etkinlikleri iki türlü olur. Bazı kavramsal işler müdahaleye açıktır, bazıları kapalıdır. Benim işlerim müdahaleye kapalıdır. İnsanların sadece izlemesi gerekir. Gençlerimiz yanlış anlamışlar herhalde. Birazda belli kesimlerin sergiyi görmeden yaptığı ön yargılı yorumlar, paylaşımlar ve eleştirileri, haliyle genç kardeşlerimizi kendilerince bir protesto etmişlerdi. Orada insanların tabutlar önünde fotoğraf çektirmeleri eleştirilmiş, saygısızlık olarak gösterilmişti. Tabi tabutların tekmelenip, aşağı atılması da büyük paradoks. Hangisi saygısızlık sormak lazım. Daha sonra bazı kesimler bununla ilgili özür diledi. Keşke gençler onu yapmadan bana sorsaydı, onlara her türlü açıklamayı yapsaydım”dedi.

Güneştekin eserlerinde intihal idialarına ilişkin ise, “Kuru kafa bin yıldır sanatta kullanılıyor. Dünyada bin yıl boyunca bütün sanatçılar kuru kafa kullandığında ben onlardan esinlenmiş mi oluyorum? O zaman resimde yapmayacağız. Herkes yağlı boyayla resim yapıyor, o zaman o da intihadir. Böyle bir saçmalık olmaz. Hayatımız boyunca ismini hiç duymadığımız biri, sırf meşhur olmak için bu tarz şeyler yapıyor. Benden ya da işlerimden rahatsız olanar da bunları hemen öne çıkarıyor. 50 yıllık bir ömrüm var. 20 yıldır dünyanın birçok yerinde çeşitli etkinlikler yapan kabul görmüş bir sanatçıyım. Kendimi zora sokacak bir iş yapar mıyım?” diye konuştu.

‘Sorumluyum…’

Güneştekin, “Buradaki genç nesilin hafızasını diri tutmak için, yaşanan faili mechul cinayetleri, yıkımları, sanat yoluyla hafızaya alma belge olarak geleceğe sunma nasıl eleştirilebilir. Ayrıca buradaki tüm kayıplara kim vekalet edebilir? Hepimiz o insanların vekiliyiz. Ben bu çoğrafyadan gelmişsem ve bu çoğrafyanın bir ferdiysem, burada ben de sorumluyum. Bunlar bizim insanlarımızdır. Asla kimse, kimseyi kendine mal edemez. Hepimizindir. Ben aileme, mahaleme geldim.İşlerimi onlar görsünler istedim. Zaten bütün düyada sayısız sanat eseri üreten bir sanatçıyım. Bir sürü yerde sergim var. Ama memleketimde bir sanat olayı gerçekleştirip insanlara bunu sunmak ancak birilerini rahatsız eder. Barış anneleri geldiler. Teşekkür ettiler. En güzel cevabı da verdiler. En güzel cevabı halk veriyor. Türkiye’de günde 10 bin insanın bir sergiye gittiğini duydunuz mu? Demek ki bu insanlara doğru şeyler sunduğunuz zaman, insanlar onu alırlar sahiplenirler?” diye ekledi.

Sergiyi gezenler beğeniyor

Peki, sergiyi ziyaret edenler ne hissediyor? Eserler hakkındaki yorumları neler? Güneştekin’i tanıyanlar da var, ilk defa ismini duyanlar da. Ancak Diyarbakır’daki sanat galerisini görme merakı çok açık bir şekilde görülüyor. Sergide konuştuğumuz yurttaşlar sergiyi şöyle anlatıyor:

Sergi için İstanbul’dan gelen Fikri Tok: Türkiye’nin yakın siyasi geçmişine atıfta bulunan bir sergi. Mekanın ambiyansı, serginin yapıldığı yeri ve konusuna yakın bir yer. Yakın zamanda serginin yapıldığı yerde yaşanan olayların da burada hatırlatılması konu edilmiş. Serginin gösterilen tüm eserlerinde Türkiye’de kaybedilmiş insanların, burada yaşanan siyasi olayların gösterilmesi ve merkezi olan diyarbakır’da yapılması çok anlamlı. Dünyaca tanınan bir insanın, halkının konularına duyarlılık göstermesi daha büyük bir anlam taşıyor.

Nazan Gazioğlu: “Beni ‘Yoktunuz’ eseri çok etkiliyor. Sur’daki yaşanmışlıkları konu ediniyor.Burayı gezen bir çok insan bu eserlerin hikayesini bilmiyor. Keşke Ahmet Bey’in daha çok zamanı olsaydı ve burayı gezenlere bu eserlerin hikayesini anlatabilseydi. Ben eserlerin hikayesini bildiğim için gezerken çok fazla etkilendim. Sur’da bu eserleri görmek ve gezmek çok daha anlamlı oluyor. Her dönemde sanat ve sanatçı eleştirilmiştir, eleştirilecektir.

Sevda Türe: Burada geçmişte yaşanan çok büyük bir ağıt var. Hepsinin bir hikayesi, acı bir tarihi var. Gerçekten acı. İnanılmaz derecede bir duygu yükü, bir üzüntü var. Resim çektiriyoruz ama arkamızdaki o  anılar, o geçmiş, acılar kötü.

Mahsum Elmas: Sanat dili üzerinden hafızamızı yenileyen bir ortamda hisler tekrardan artıyor. Çoğu bildiğimiz duyguları sanatsal bir form üzerinden gördüğünüz zaman, kendi içinizdeki birşeyle yüzleşiyorsunuz. Sergiye yapılan eleştirilerin ana sebebi, olgusal yaklaşmayarak, olaya indirgereyek anlamaya çalışmaktır. Tabutlar sadece Roboski’yi anlatmıyor. Kaybedilen her insanı anlatıyor. Renklerine gelince,  Yaşar Kemal ve Güneştekin dostluğunu bilirsiniz. Yaşar Kemal, “Her insan bir renktir”derdi. Bana kalırsa Güneştekin, Yaşar Kemal’in bu sözünden etkilenmiştir ve ordaki her tabut farklı bir renkte sergilenmiştir. Acı veren isimlerin tabloları önünde gülerek poz vermek bir bilinçsizliktir. Ahmet Güneştekin bunu da test ediyor.

Ömer Korkunç: Geçmişe dair buruklukları hissetim. Güneştekin’in Diyarbakır’da sergiyi açmasına mutlu oldum, geç kalınmışlığı konusunda da eleştiriyorum. Daha önce buna benzer veya farklı şekilerde de şuan hatırlattığı şeyleri anabilirdi. Sanatçı topluma sadece sanatıyla değil, farklı yaklaşımlarıyla da destek olabilir.

Şeval Beyzanur Güzelgül: Diyarbakır’da böyle bir serginin açılması büyük bir şans. 5 No’lu eserde çok etkilendim. İçimden birşeyler koptu. Çok duygulandım. İlk açıldığında dikkatimi çok çekmedi. Ama buradan yayınlanan fotoğraflar üzerine geldim.

- Advertisment -