Neler oldu? Yerel basın, 22 Ekim’den itibaren 450 binden fazla katılımlı en az 400 protesto gerçekleştirildiğini belirtiyor. Protestolar birçok şehirde gerçekleşti: Varşova, Gdańsk, Białystok, Poznan, Kraków, Wroclaw, Torun, Sczescin, Myślenice, Gorlice ve Jasło… Başkent Varşova’da 30 Ekim Cuma günü gerçekleştirilen protesto ise onlarca yıldır ülkede gerçekleştirilmiş en büyük protesto olarak kayıtlara geçti. Birçok ilin belediye başkanları grevi desteklediğini açıkladı. Lodz Belediye Başkanı Hanna Zdanowska da fiziken greve katıldı. Bazı üniversiteler, öğrencilerin eylemlere katılması için dersleri iptal edince Eğitim ve Bilim Bakanı üniversiteleri fonlarını kısıtlamakla tehdit etti. Radikal milliyetçi grupların örgütlenerek Varşova’da ve başka şehirlerde birçok sokakta nöbet tutarak protestoculara saldırdığı bildirildi. Protestocular ise #ThisisWar (Bu bir savaş) sloganıyla sokaklardan ayrılmıyor. Varşova’daki eylemde 37 kişi gözaltına alındı. Eylem, 55 yıl önce İzlanda’da ses getiren kadın erkek eşitliği grevinin etkisiyle tasarlanmış. Kadınlar aslında grevde. Polonya’daki kadınlar işe ve okula gitmeyi, ev işlerini yapmayı reddediyor. 24 Ekim 1975’te İzlanda’da yaşayan kadınlar da işe gitmemiş, yemek yapmamış ve çocuk bakmamıştı. 2016 yılında yine kürtajın meclis gündemine geldiği bir dönemde Polonya’daki kadınlar benzer bir eylem yapmışlardı.
Bir adım geri: 2016 yılında Kürtajı Durdurun girişimi, Polonya parlamentosuna kürtajın tamamen yasaklanması için 450 bin imza destekçisiyle yasa tasarısı sunmuştu. Parlamento, teklifi 154’e karşı 267 oyla kabul etmişti. Ardından ülke çapında eylemler yapılmış, Polonya’daki kadınlar greve çıkmıştı. Bu eylemlerin ardından parlamentoda yeniden oylanan yasa tasarısı 352’ye karşı 58 oyla reddedilmişti. Polonya’da kürtajın tamamen yasaklanması muhafazakâr gruplarca 2011 ve 2015’te de parlamento gündemine getirilmiş, milletvekillerince oy çokluğuyla reddedilmişti.
Yasanın kapsamı: Polonya’da 1993’ten bu yana, kürtaj sadece kadının hayati tehlikesi olduğu, fetüsün ciddi zarar gördüğü durumlarda veya ensest ilişki ve tecavüz sonucu hamileliklerde uygulanabiliyordu. Cenindeki bozukluk “ciddi ve geri döndürülmesi mümkün olmayan cenin bozuklukları ya da ceninin hayatını tehdit eden tedavisiz hastalık” olarak tanımlanıyor. Ülkedeki resmî kayıtlara göre yasal kürtajların tamamı bu kapsama giren Down sendromu sebebiyle yapılıyor.
Polonya’da yılda yaklaşık iki bin yasal kürtaj yapılırken merdiven altı kürtaj sayısının yılda on bin ile yüz elli bin arasında değiştiği tahmin ediliyor. “Kusurlu fetüs” maddesinin kaldırılmasıyla, kürtaj hakkı ciddi oranda kısıtlandı.
Polonya’da iktidarda olan Hukuk ve Adalet Partisi lideri kararın değiştirilemeyeceğini söyledi.
Türkiye’de kürtaj: 1983 Türkiye Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile beraber 10’uncu haftaya kadar kürtaj yasal. Tıbbi zorunluluk olması durumunda ise 10 hafta sonrasında da kürtaj yapılabilmesi sağlanıyor. Fakat kürtajın yasal olması onu erişilebilir kılmıyor. 81 ilin 53’ünde kürtaj hizmeti veren devlet hastanesi yok. Tek problem bu da değil. Hastanedeki doktorlar kimi zaman etiketlenmemek kimi zaman da bireysel inançlarından kaynaklı olarak bu operasyonu yapmayı reddediyor. Devlet hastanelerinde bu hizmete erişemeyenler için çözüm ise istemedikleri bir bebeği hayata getirmek, borç edinerek özel hastanelerde asgari ücretten daha pahalı bir operasyon geçirmek veya sağlıklarını riske atarak merdiven altı yerlere başvurmak. Bu da kadına yasal olarak verilen hakkı sınıfsal hâle getiriyor. 2012 sonrası kürtaj tartışmaları sürekli alevlenen bir konu hâline geldi. Aynı yıl düşük hapı yalnızca hastane eczanelerinden temin edilen bir ilaç olup erişimi zorlaştı. Bu imkânsızlıkların dışında Medula Hastane sistemi olarak bilinen Genel Sağlık Sigortası ile hizmetlerin ödemesini gerçekleştirmek için oluşturulmuş sistemde “tıbbi tahliye” bölümünün silinmesi, 10 haftalık sürede kürtaj talep edenlere hizmet vermeyi fiilen imkânsız getiriyor. Aslında yasal olarak hak olan kürtaj, de facto yasaklanmış oluyor.
Kaynak: Aposto