İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile Taksiciler Odası’nı karşı karşıya getiren ve geçtiğimiz hafta UKOME toplantısında 10. kez reddedilen, İBB’nin “yeni 5 bin taksi” projesini İBB Ulaşım Daire Başkanı Utku Cihan ile konuştuk.
İBB’nin taksilerle ilgili projesi nedir ve bu projeye neden ihtiyaç duyuldu?
2018 yılında taksilerle ilgili 100 binin üzerinde, bu yıl içerisinde 50 bin civarı şikâyet var. Şikâyetler taksi bulamama, yolcu seçme, güzergâh değiştirme, fazla para isteme, kaba davranışlar gibi birden fazla konuda.
İBB’nin önceki dönem yönetimi tarafından 2015’te hazırlanmış ve 2018’de yayımlanmış bir rapora göre 2023 yılına kadar 6 bin yeni taksi ihtiyacı olduğu kaydedilmiş. İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bir rapor hazırlattık, bu incelemede de İstanbul’un taksi ihtiyacı olduğuna dair bir sonuca ulaşıldı. Ayrıca bazı esnaf temsilcilerinden de yeni taksilere ihtiyaç olduğunu söyleyen açıklamalar vardı.
Biz de oluşturduğumuz modelde İstanbul’un taksi ihtiyacını karşılamayı ve taksilerin hizmet kalitesini arttırmayı esas hedefler olarak belirledik. İstanbul’un taksi problemine çözüm oluşturacak bir model ortaya koyabilmek için dünyadaki pek çok örneği inceledik.
Bunları göz önünde tutarak yeni bir taksi sistemi kurguladık. Modelimizde bireysel taksicilikten kurumsal taksiciliğe geçiş var. Model, dünyadaki farklı örneklerinde de bu şekilde “bireysellikten kurumsallığa” diye tanımlanıyor. Türkiye’deki bireysel taksi işletmecilerini kurumsallaşmaya, şirketleşmeye, kooperatifleştirmeye teşvik eden bir sistem oluşturmayı hedefliyoruz. Mevcut 17 bin taksinin şirketleşmesini ya da taksi işletmecilerinin birleşerek kooperatifleşmesini sağlayarak kurumsallaşmayı gerçekleştirecek bir düzenleme sunuyoruz. İstanbul’da taksicilik işletmesi yapan 6-7 farklı şirketin olduğu, rekabetin işlediği bir sistem kurmak istiyoruz.
2018 tarihli raporda da işaret edilen 6 bin yeni taksi ihtiyacını karşılamak için UKOME’ye geçtiğimiz hafta 10. kez reddedilen başvuruyu sunduk. Yeni taksi plaka verme yetkisi kanunen UKOME’nin elinde.
6 bin yeni taksiden bin tanesi için 3 ay önce UKOME’den yetki aldık. Mevcut minibüs ve taksi dolmuşlardan toplam bin tanesi taksi plakasına dönüşecek. Taksi plakaları başvuranlar arasından yapılacak çekilişle verilecek.
Sisteme katılması gereken diğer 5 bin taksi için de plakaların kamuda kalacağı, dışarıya satılmayacağı bir model sunuyoruz. Plakaları satmak belediyeye gelir sağlayacak bir seçenektir. Ama bu şekilde hizmet kalitesini arttırma hedefine ulaşılmaz. Sadece mevcut sisteme 5 bin yeni taksi eklemiş olursunuz.
Yeni 5 bin taksinin kamuda kalacağı, belediyeye bağlı bir şirket tarafından işletileceği bir proje hazırladık. Plaka ve araçların İBB’ye ait olduğu, şoförlerin de İBB personeli olacağı örnek bir taksicilik sistemiyle beraber taksilerle ilgili şikâyetleri ortadan kaldırabileceğimizi düşünüyoruz.
Mevcut taksicilik sisteminde temel problemlerden biri sistemin plaka kiralarıyla dönüyor olması. Plaka bir yatırım aracı olarak kullanılıyor. Taksicilik sektörüyle ilgisi olmayan herhangi bir kişi taksi plakası satın alıyor veya tamamını alamazsa 16’da 1’e kadar bölünebilen paylardan birinin ya da birkaçının sahibi olabiliyor. Plaka alan kişi ya da kişiler bunu işletecek bir şirkete teslim ediyor ve aylık 9-10 bin TL civarında kiralar alıyor.
Kiralayan kişi çalıştıracak taksiciye kiralıyor. Oradan kiralayan kişi 1. ve 2. şoförü buluyor. Tüm bunlar bir bedel oluşturuyor. Sistemin son halkasında çalışan taksi şoförlerinin yüzde 90’ı bu durumda. Plaka kirasını çıkarıyor, aracın kirasını çıkarıyor, birinci kiralayanın parasını çıkarıyor, arada dediğim gibi bir aracı kişi daha varsa onun parasını çıkarıyor, mazotu çıkarıyor, cezaları çıkarıyor ve en sonunda kendi ekmeğini çıkarmaya çalışıyor. Diğer yandan sigorta primlerini de kendisi ödüyor. Yani taksi şoförlerimiz para kazanma baskısı altında çalışıyor.
İBB’ye ait 5 bin taksi projemizde, taksi şoförlerine 6 bin 600 TL sabit maaş alacakları, sigorta primlerinin İBB tarafından ödeneceği, 30 gün üzerinden haftada 45 saat çalışacakları bir sistem sunacağız.
Şu an günde 16-17 saat çalışmak zorunda kalan şoförler var. Bu durum hem trafikte karşılaşılabilecek riskleri arttırıyor hem de haliyle yolculara yönelik tahammüllerini azaltıyor. Amacımız, sunacağımız olanaklar ve ayrıca planladığımız bazı sosyal desteklerle şoförlerimizin üzerindeki bu para kazanma baskısını kaldırmak.
Kent bilgisi, İngilizce, sosyal ilişki gibi alanlarda şoförlerimizin eğitimlerini sağlayacağız. Şimdi biz taksicilere eğitim düzenleyelim dediğimizde “para kazanmam lazım, eğitime gelecek zamanım yok” karşılığını alıyoruz. Tüm bu eğitim sürelerini de mesai saatleri içinde sayacağız.
Evlerine servislerle gidecekler. 1 öğün yemek maaşlarına eklenecek. Sigortanın tüm haklarından yararlanacaklar. Kaza vs. bir şey olursa İBB’nin sorumluluğunda olacak. Şu an bir taksici kaza yapıyor, aracına yama yaptırıp devam ediyor.
Kurumsallaşmanın artılarından da yararlanacağız. Elinizde çok araç varsa daha iyi anlaşmalar yapabiliyorsunuz, mazotu bile daha uyguna alabiliyorsunuz.
Ayrıca bu sistemle taksiyi tercih etmeyen veya taksi kullanımından vazgeçmiş bir kitleyi de taksicilik sistemine kazandırma hedefimiz var. İnsanların işe gitmek için taksi bulamaması taksi kullanımını da arttırıyor. Bu da İstanbul’da yaşanan trafik ve park yeri sıkıntılarını arttırıyor. Bu sırada kaybolan yakıt ve vaktin hem insanlara hem kente maliyeti oluyor.
Sisteme eklediğiniz taksi plakasından çok daha fazla özel aracı trafikten çıkarırsınız. Bulgularımıza göre bir taksi plakası 7 özel aracı trafikten çıkartabilir. 5 bin taksiyle 35 bin civarı özel aracı İstanbul trafiğinden çıkarabileceğimizi düşünüyoruz.
Taksi sektörüne, önerimizin yeni müşteriler getirecek ve taksinin tercih edilebilirliğini arttıracak bir sistem olduğunu göstermek istiyoruz. Özel taksiciler bunu görüp kendi aralarında kooperatifleşerek bunu yapsınlar. Sistem kendini geliştirmeye başlasın. Artık bunları konuşmaya kendileri de başladılar. Kuralları dışarıdan koyup, içeriden de uygulayarak tüm sistemi geliştirmek istiyoruz.
Ayrıca İstanbul’a özgü bir taksi modeli ve yeni bir yolcu bulma uygulaması üzerine de çalışıyoruz.
Bunları hayata geçirmenin yolu da UKOME’nin onayından geçiyor. “Bize 5 bin plakayı satın, satarsanız onaylarız” gibi teklifler de geldi.
Bu teklifler kimden geliyor?
Esnaf odası temsilcilerinden geldi, mevcut plaka sahiplerinden geldi. Satmak İBB’nin de gelir elde edeceği bir yol ama dediğim gibi bu projede hedeflenen taksilerin hizmet kalitesini arttırmak. Mevcut sistemde 5 bin yeni taksinin trafiğe çıkması hizmet kalitesini arttırmaz. Biz bunları kamunun elinde tutup, 16 milyonun sahip olduğu plakalarla daha iyi bir hizmet sunacağız.
Hedeflenen, bütün taksi sistemini İBB’nin işletmesi de değil. Dünya üzerinde taksicilik işletmesi bir yandan özel şirketler ya da taksici kooperatifleriyle devam ederken diğer taraftan yerel idarenin işlettiği taksi örnekleri de var. Biz tüm bu şirketlerin rekabet içinde daha iyi bir hizmet sunabileceği bir sistem için İBB olarak bunun örneğini göstermeyi ve bu şekilde mevcut taksilerin de kurumsallaşmaya yöneleceği bir adımı atmaya çalışıyoruz. Esnaf temsilcileri de şimdi kurumsallaşmaya, şirketleşmeye yöneleceklerini söyleyen açıklamalar yapmaya başladılar. İBB, 5 bin taksiyle çalışmaya başladığında bu süreç çok daha hızlanacak.
Taksi yetersizliği, sorumsuz davranışlar gibi problemlerin hepsinin çözümü var ama hiçbiri tek başına çözülebilecek şeyler değil.
Mesela taksi denetimleri için yeni bir ekip kurduk. Hem kameralardan hem sahada denetim yapıyoruz. Ama bu şekilde sadece sahada çalışan şoförü denetleyebiliyorsunuz. Şoförü cezalandırınca sistemi değiştiremiyorsunuz. Sadece o şoför çalışamıyor, yerine bir başka şoför geliyor sonra onu cezalandırıyorsunuz.
Eğitimler veriyorsunuz ama para kazanma baskısı varken tek başına bu şoför eğitimleri de bir işe yaramıyor. Bunlar daha önce denendi.
Bahsettiğiniz, bir tarafta kamunun öbür tarafta özel ticari taksiciliğin olduğu karma taksicilik sisteminden örnekler verebilir misiniz?
Birçok şehirde böyle sistemler var. Avrupa’da, Amerika’da, Arap Yarımadası’nda böyle uygulamalar var. Dünyanın birçok ülkesi bizim yapmak istediğimizi 10 yıl önce yapmış durumda.
İBB yapmak istediği düzenlemeyi kendisine bağlı bir organ olan UKOME’den neden geçiremiyor? UKOME’nin yapısından bahseder misiniz?
UKOME’nin yapısı büyükşehir kanunu çıktığından beri aynıydı. İBB seçimleri sonrasında UKOME yönetmeliğinde bir maddede değişiklik yapıldı. Bu madde de UKOME’nin katılımcı sayısını belirleyen maddeydi.
UKOME’nin önceki yapısında İBB’nin 11, bakanlığın 10 temsilcisi vardı, 1 de esnaf odası temsilcisi… Bakanlık temsilcileri ve esnaf temsilcisi beraber, İBB temsilcilerinin de tamamı aynı şekilde hareket ederse 11-11 eşitlik oluyordu. Eşitlik durumunda UKOME’ye başkanlık eden İBB başkanının oyu iki sayılıyordu. Belediyeler UKOME’nin eski yapısında güçlü durumdaydı.
Düzenleme sonrasında 5 bakanlığın temsilcileri UKOME’ye dahil edildi. Artık UKOME, ulaşımla doğrudan ilişkili olmayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelen temsilcilerin de olduğu toplantılar yapıyor. Bakanlıklardan gelen toplamda 15 temsilci, 1 esnaf temsilcisi ve 11 İBB temsilcisiyle toplanılıyor.
Bakanlık temsilcileri ve esnaf temsilcilerinin blok oy kullanması neticesinde de yeni taksi sisteminin onayını alamıyoruz. UKOME düzenlemesini de zaten bu tip durumlar için yapılmış bir hareket olarak görebiliriz.
Geçtiğimiz hafta yapılan ve 5 bin yeni taksi projesinin 10. kez reddedildiği UKOME toplantısı sonrası Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu bazı açıklamalar yaptı. İTÜ’ye bir rapor hazırlattıklarını ve İBB’nin ek taksi talebinin siyasi olduğunu söyledi.
Eyüp Bey elinden geleni yapıyor. Onun görevi o. Çünkü oda, sadece plaka sahiplerini temsil ediyor. Eyüp Bey de plaka sahiplerinin temsilcisi. Asıl siyaseti yapan kendisi. Ben ulaşım daire başkanı olarak tamamen teknik bir iş yapıyorum.
Çamur atarak iz bırakmaya çalışıyor. Söylediği bilimsel, teknik hiçbir şey yok. İTÜ’ye hazırlattıkları raporu yazan hocayla, TGRT’de Yeşim Salkım’ın Şeffaf Masa programında canlı yayında konuştum. Hoca o programda hazırladıkları raporun İstanbul’un taksi ihtiyacıyla ilgili sorulara yanıt vermediğini kendisi söyledi. Ama Eyüp Aksu bunu anlamamakta ısrar ediyor. O rapor taksi sayısının artması ya da azalmasıyla ilgili değil. O rapor, taksicilik sisteminin geliştirilmesiyle ilgili bir rapor. Söylediğim gibi, önceki İBB yönetimince 2018’de yayımlanmış raporda, 2023’e kadar 6 bin taksi ihtiyacı olduğu yazıyor.
Aksu aynı açıklamasında şoför eğitimleri ve denetimlerle ilgili taleplerinin yok sayıldığını söyledi.
Eyüp Bey, “denetimleri yapın ama sistemin en altında çalışan şoförlere yapın” diyor. Bazı plaka sahipleri, kendileriyle ilgili bir ceza olduğunda hemen gidip dava açıyor, “bunun bizle ilgisi yok şoföre kesin” diye.
Biz denetimleri de yapıyoruz. Son 1 yıl içinde araç bağlama ve başka cezalar verildi. Onun derdi en altta olanları daha fazla ezelim.
Eğitimlerse pandemiden dolayı durdu. Evet pandemiden dolayı mevcut İBB yönetimi döneminde eğitimler yapılamadı. Çok kısa zamanda başlayacak.
Birkaç ay öncesine kadar sürekli, “İstanbul’da şoför eğitimleri vardı. Siz geldiniz yapmadınız o yüzden bu durumdayız. Eğitimler varken her şey çok iyiydi. Eğitimleri verin” diyorlardı.
Pandemi döneminde okullar bile açık değildi. Pandemi nedeniyle durdurduk ve çok kısa zamanda çok daha iyi eğitimlerle başlayacağız. Soralım o bahsettikleri eğitimler ne sıklıkla düzenlenmiş ve kaç taksi katılmış?
2017 ve 2018 yıllarında 2 yıl boyunca 240 bin şoförden 3 binine eğitim verilmiş, bunun da 1700’ü taksici. Yani bizden önceki 2 yıl boyunca eğitim alan taksici sayısı 1700. Biz eğitimlere de devam edeceğiz.
Ayrıca şunu söyleyeyim; İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nın kendi kuruluş yönetmeliğinde eğitim verme maddesi var. Eğitim vermek onların da görevi. Sorun bakalım eğitim vermişler mi? Verdikleri eğitim sayısı sıfır.
Aksu yine aynı açıklamasında, “İETT personeline 5 bin TL maaş veriyorlar, taksilere 6 bin 600 maaş hem haksızlık hem boş vaat” dedi. Gerçekten İBB’nin taksi şoförlerine 6bin 600 TL maaş verecek bir kaynağı var mı?
İETT’de 4 bin TL’ye çalışan da var 8 bin TL’ye çalışan da. UKOME toplantısında İETT başkanımız bunu Eyüp Bey’in karşısında da söyledi. İşe başlama durumu ya da terfi durumlarına göre maaşlar farklılaşıyor. Orada yine konuyu saptırıyorlar. Şu an şoförler zaten 4 bin-5 bin civarında bir gelirle çalışıyorlar. Bizim incelemelerimizin sonucuna göre, taksi gelirinin yüzde 43’ü az önce saydığım şekilde plaka sahibine, kiracıya vs. gidiyor.
Bu parayı içerde tuttuğumuz zaman şoför de araç da daha iyi hale gelecek. Sistem para kazanıyor. Parayı sistem içinde tutunca şoför maaşı da diğer şeyler de karşılanabiliyor.
Bu parayı da kafamızdan uydurmadık. Altında hesaplamalarımız var. Sistemi çalıştırınca görecekler. 5 bin taksinin kazancı üzerinden maaşları çıkacak.
İBB bu proje için bir ek kaynak yaratmayacak o halde. Tamamen 5 bin taksinin kazancından bu döngüyü sağlayabilecek. Öngörülen bu öyle mi?
Kesinlikle evet. Bütün hesaplamalar bu yönde.
Aksu, İBB’nin seçimler öncesinde “belli bazı yerlere sözler verdiğini” söyledi.
Esnaf odasından, minibüs ve taksi dolmuştan taksi plakasına geçecek bin plaka için de “yandaşlarına dağıtacaklar” diye laflar gelmişti. Minibüs veya taksi dolmuştan taksiye dönüşmek isteyenlerden talep topladık ve önümüzdeki günlerde -böyle şeyler söyleyeceklerini bildiğimiz için- talep edenler arasında noter huzurunda yapılacak çekilişle, Ekrem Başkan’ın da katılacağı bir törenle plakaları dağıtacağız.
5 bin taksi plakası için de aynı yöntem geçerli olacak. Sahada çalışan şoförler arasından en az birkaç yıllık deneyimi olan, İstanbul’u bilen 15 bin şoförle çalışacağız. Yine mevcut taksi şoförleri arasından talep toplayacağız. Şu anda İBB’nin verdiği çalışma kartıyla bu hizmeti veren 40 bin ticari taksi şoförü var. Bu deneyimi kullanıyor olacağız. Bu bizim için güzel bir şey.