Dün; Suriye Demokratik Güçleri, Barzani’ye yakın partiler ve DEM Parti’nin katıldığı Kürt konferansında, Şam ile müzakerelere katılacak bir heyet kurulaması dahil bazı kararlar alınmıştı.
Kongrede Mazlum Kobani, farklı ülkelerdeki Kürtler’in bir gün birleşebileceğini söylemişti.
“SDG’nin federalizm açıklamaları anlaşmayla çelişiyor”
Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ile SDG liderleri arasında yakın zamanda varılan anlaşma, kapsamlı bir ulusal çözüme yönelik sükunet ve açıklık yönünde olumlu bir adım teşkil ediyor. Ancak SDG liderliğinin son dönemde federalizm ve sahada ayrı bir gerçeklik oluşturulması yönündeki hamleleri ve açıklamaları, anlaşmanın içeriğiyle açıkça çelişmekte ve ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir.
Buna göre, aşağıdakileri teyit ediyoruz:
Anlaşmanın özel veya dışlayıcı projelerden uzak, kapsamlı bir ulusal ruhla hayata geçirilmesi halinde yapıcı bir adım olacağı değerlendirilmektedir.
Kapsamlı bir ulusal mutabakat olmadan federalizm veya özyönetim adı altında bölücü bir gerçeklik dayatma veya ayrı yapılar oluşturma girişimlerini açıkça reddediyoruz.
Suriye’nin hem toprak bütünlüğü, hem de halkının birliği kırmızı çizgimizdir. Bu çizginin ihlali, ulusal saflardan uzaklaşma ve Suriye’nin birleşik kimliğine saldırı anlamına gelir.
“Derin endişelerimizi dile getiriyoruz”
Suriye’nin toplumsal yapısını tehdit eden ve kapsamlı bir ulusal çözüm şansını zayıflatan, bazı bölgelerde demografik değişime doğru tehlikeli eğilimlere işaret eden uygulamalar konusunda derin endişelerimizi dile getiriyoruz.
SDG’nin kontrolündeki bölgelerde Suriye devlet kurumlarının çalışmalarının aksatılmasına, vatandaşların devlet hizmetlerine erişiminin kısıtlanmasına, ulusal kaynakların tekelleştirilerek devletin sınırları dışında sömürülmesine karşı uyarıda bulunuluyor; aksi takdirde bölünmelerin derinleşmesine ve ulusal egemenliğin tehdit edilmesine yol açılacağı ifade ediliyor.
SDG liderliği, Araplar, Kürtler, Hristiyanlar ve diğer yerli grupların bir arada yaşadığı kuzeydoğu Suriye’de karar alma süreçlerini tekeline alamaz. Herhangi bir unsurun kararına el konulması ve temsilinin tekelleştirilmesi kabul edilemez. Gerçek ortaklık ve tüm taraflar için adil temsil olmadan istikrar ve gelecek olamaz.
Kürt kardeşlerimizin ve Suriye halkının tüm unsurlarının haklarının, hiçbir dış müdahaleye veya yabancı vesayete gerek kalmaksızın, tam vatandaşlık ve kanun önünde eşitliğe dayalı tek bir Suriye devleti çerçevesinde korunduğunu ve yaşatıldığını teyit ediyoruz.
Anlaşmanın taraflarını, özellikle SDG’yi, varılan anlaşmaya samimiyetle bağlı kalmaya ve dar veya dışsal kaygıların önünde en yüce ulusal çıkarları ön planda tutmaya çağırıyoruz.
Son olarak, Suriye’de çözümün ancak halkın iradesine dayanan, ülkenin birliğini ve egemenliğini koruyan, her türlü yabancı vesayet ve hegemonyayı reddeden, Suriyeli, ulusal ve kapsamlı bir çözüm olabileceği yönündeki kararlı tutumumuzu bir kez daha vurguluyoruz.