Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun, dokunulmazlığının kaldırılması hakkında yaptığı bireysel başvuruya dair kararını açıkladı. Mahkeme bire karşı altı oyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen 10’uncu maddesinin ihlal edildiğine karar verdi ve Kerestecioğlu’na 5 bin Euro manevi tazminat, 4 bin Euro mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti.
2016 yılında dokunulmazlıkları kaldırılan HDP milletvekilleri, kararla ilgili AİHM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu. Dün (4 Mayıs) açıklanan kararın, bu başvurular içerisinde verilen ilk karar olduğunu belirten Kerestecioğlu, aynı kararın diğer başvurularda da uygulanmasını beklediklerini ifade etti.
“Eksik bir karar ama yine de önemli”
AİHM kararında, Büyük Daire tarafından 22 Aralık 2020 tarihinde verilen Selahattin Demirtaş kararına atıf yapılmasını Gazete Duvar’a değerlendiren Kerestecioğlu, “Selahattin Demirtaş’ın dokunulmazlıkla ilgili yaptığı başvuru da henüz sonuçlanmadı. Daha önce Selahattin Demirtaş için verilen Büyük Daire kararı, tutukluluk sonrası ihlallerle ilgiliydi ve gerçekten çok kapsamlı ve nitelikli bir karardı. Bugün açıklanan ihlal kararı, Büyük Daire’nin o kararının gerisinde bir karar. Büyük Daire kararında dokunulmazlıkların kaldırıldığı anayasa değişikliğinin bizim politik görüşlerimizi ve ifade özgürlüğünü hedef aldığını belirtiliyordu. O kararda AİHS’de özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5’inci madde ile bağlantılı olarak haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlanmasını kapsayan 18’inci maddenin de ihlal edildiğine hükmetmişlerdi. Bu kararda da aslında 10’uncu maddeye dayanarak 18’inci maddenin de ihlal edildiğine karar verebilirlerdi ama öyle yapmadılar. Bu açıdan eksik bir karar ama yine de ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini belirtmesi açısından önemli diyebiliriz” diye konuştu.
Demirtaş kararına atıf
Kerestecioğlu’nun başvurusunda, daha önce Büyük Daire tarafından verilen Selahattin Demirtaş kararına atıf yapan AİHM, 20 Mayıs 2016’da yapılan anayasa değişikliğinin milletvekilleri tarafından öngörülemez olduğunu ve siyasi fikirlerini açıklamaktan ötürü vekillerin bu yasalar kapsamında mahkûm edilemeyeceğini belirtmişti. Kerestecioğlu’nun başvurusunda da aynı karara dayanarak bire karşı altı oy ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verildi. Karara sadece Türk Yargıç Saadet Yüksel karşı çıktı.
Haklarında fezleke hazırlanmış tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarının bir kereliğine kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği teklifi, 20 Mayıs 2016’da Meclis’te yapılan oylama ile kabul edilmişti. Kararın ardından hakkında dava açılan Kerestecioğlu davalardan iki kez beraat etmiş, iki beraat kararına da savcılık tarafından itiraz edilmişti. Kerestecioğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması kararı ile ilgili 11 Kasım 2016 tarihinde AİHM’ye başvuruda bulunmuştu.
AİHM’e göre Banu Güven haklı, Akdeniz ve Altıparmak haksız
AİHM, gazeteci Banu Güven, avukat Yaman Akdeniz ve avukat Kerem Altıparmak’ın ortak başvurusuyla ilgili kararını da açıkladı. Mahkeme, ‘17/25 Aralık’tan sonra dört bakan hakkındaki iddiaları araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu ile ilgili haber yapılmasının yasaklanması konusunda Gazeteci Banu Güven’in başvurusunu oybirliği ile haklı buldu. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen 10’uncu maddesinin ihlal edildiğine karar vererek avukatlık ve mahkeme giderleri için Güven’e 1500 Euro ödenmesine hükmetti. Mahkeme Akdeniz ve Altıparmak’ın aynı konuda ayrıca yaptığı başvurusunu ise oy çokluğu ile reddetti. Kararla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan Güven, “17/25 Aralık’tan sonra dört bakan hakkında yolsuzluk rüşvet iddiaları için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuş, ama haberini yapmak yasaklanmıştı. AİHM başvurum üzerine bunun hak ihlali olduğuna karar verdi! Basın özgürlüğü kazandı” dedi.
Başvurusu reddedilen Avukat Kerem Altıparmak da yaptığı açıklamada, “Başvuruyu yaparken bir gazetecinin durumunun iki akademisyenden ayrı olabileceğini planlamıştık, sonuç da öyle çıktı. Bununla birlikte, görüşümüz bir yayın yasağı kararında gazeteci ile insan hakları savunucusu arasında fark olamayacağıydı. AİHM, Akdeniz ve Diğerleri başvurusunda Banu Güven’in ulaşamadığı yolsuzluk komisyonu haberleri nedeniyle mağdur ve fakat bizim olmadığımızı saptarken aradaki farkı nasıl belirlediğini açıklayamıyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Gazete Duvar