Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, çevrim içi olarak düzenlenen ‘İnternet Medyası ve Haberciliği Çalıştayı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Altun konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Birçok alanda her geçen gün kamuoyu tarafından daha fazla kullanılan internet teknolojileri hiç kuşkusuz haberciliğin de ayrılmaz bir parçası halini aldı. Ülkemizde güçlenen demokrasi sayesinde ve teknik anlamda yayıncılığın gelişmesi ile medyada bir yandan çok seslilik artı, bir yandan hızlı ve kolay erişim imkânı ile internet haberciliği geniş kesimler tarafından daha fazla kabul görmeye başladı. Medya sektöründeki dönüşüme işaret eden bu tablo habere erişim ve ifade özgürlüğü bakımından da elbette olumlu bir gelişme.”
“Toplumun ülke ve dünyadaki gelişmeler hakkında gerçek, doğru ve güvenilir haberlere ulaşması sağlıklı bir demokrasi için vazgeçilmez bir unsurdur. Dolayısıyla hakikate dayalı habercilik demokrasiyi güçlendirirken, çarpıtma ve yalan üzerine kurulu tahrif haberciliği demokrasiye büyük zararlar vermektedir. Bu noktada hakikat temsilcisi olan gazeteciler önemli bir sorumluluğu da yüklenmiş durumdadır. Bireylerin ve toplumun sağlıklı eksiksiz ve gerçekliğe dayalı şekilde bilgilendirilmesi ve haber alma hakkının korunması noktasında medya mensuplarının kritik bir fonksiyon icra ettiklerine inanıyorum. Elbette ülkemize karşı ulusal ve uluslararası boyutta dezenformasyon girişimlerinde mücadelede medya mensuplarımıza da önemli görevler düşüyor.”
“Ne yazık ki bu noktada internet medyası da ideolojik tahkimat aracı olarak kullanılabiliyor. Bu insanın bilme açlığını tahrif edilmiş haberlerle dedikodularla suistimal etmekten başka bir şey değildir. Hakikatin çarptırılmasının son örneğini geçtiğimiz birkaç günde ‘Katarlılara Türkiye’de sınavsız tıp eğitimi’ ve ‘Kız öğrenci yurdundan çıkan silahlar’ başlıklı yalan haberlerde gördük. İlk olarak bir internet sitesinde yayınlanan ve tamamen yalan olan ‘Katarlı öğrencilere sözde sınavsız tıp eğitimi’ başlıklı haberin kamuoyunu yanlış yönlendirme ve üniversite sınavına girecek gençleri hükümetimize karşı kışkırtma amacı taşıdığı çok açıktır. İnternetin doğası gereği bu yalan hızla yayıldı. Başka birçok internet sitesi bu provokatif içeriği olduğu gibi kopyalayıp kullandı. Ana muhalefetin genel başkanı da bu yalanın peşine takıldı hatta bayraktarlığını yaptı. Haberin kesinlikle gerçek olmadığını hemen ortaya koyduk. Bunu ortaya koymamıza rağmen haberi yapan internet sitesi ancak 27 saat sonra döndü ve ‘Biz yanlış yapmışız, özür dileriz’ dedi. Dahası ‘Bizim haberimizi referans alarak açıklama yapanlardan da özür dileriz’ dedi fakat 27 saat geçmişti ve zaten algı operasyonu tamamlanmıştı; ama bu yalanın parçası hatta merkezi olan muhalefet mensupları hakikat ortaya çıkmasına rağmen hiçbir şekilde özür dilemeyerek, kafalarını kuma gömmeyi sürdürdü.”
“İnternet gazeteciliği bağlamında bugün yeni hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyuyoruz”
“Yalan habere dayanan bu kara düzen toplumsal huzurumuzu açıkça tehdit ettiği gibi bir ulusal güvenlik sorunu olarak görülmelidir. Basit bir hata olarak göremeyiz. Sistematik yalanlarla kamuoyunu yanlış yönlendirmeye ve vatandaşlarımızı kışkırtmaya çalışanlar elbette işledikleri cürümler dolayısıyla hukuki olarak bedel ödeyeceklerdir. Adalet sistemimiz bu cürümlerin hesabını elbette soracaktır.”
“İnternet gazeteciliği bağlamında bugün yeni hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu da hepimiz biliyoruz. İlk olarak internet gazetecilerinin yasal statüsünün ne olması gerektiğinden başlayarak, internet gazeteciliğinin mesleki standartlarının belirlenmesi, uygun çalışma ortamının sağlanması ve mutlak surette çalışanların haklarının korunmasına yönelik çerçevenin çizilmesi son derece önemlidir. Dolayısıyla internet yayıncılığında yanlış uygulamaların ve eksiklerin giderilmesi çözüm yolları için önerilerde bulunulması ve niteliğinin artırılması elzemdir.”
Akıllara gazetecileri fişleme raporunu getirdi
Fahrettin Altun konuşmasının bir bölümünde Türkiye’deki yabancı basını hedef aldı, şöyle dedi:
“Bazı uluslararası medya platformlarının ve onların içerideki uzantılarının, kötücül ajandaların aparatı olarak ülkemize yönelik kara propaganda çabalarına da yine maalesef tanıklık ediyoruz. Bu durum, demokrasimiz için olduğu kadar sektöre yönelik algı ve mesleki nitelik itibarıyla da önemli bir soruna işaret etmektedir.”
Konuşmanın bu bölümü, akıllara gazetecileri fişleme raporunu getirdi.
Fahrettin Altun’a yakınlığı ile bilinen İsmail Çağlar’ın imzasıyla SETA bünyesinde hazırlanan “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı rapor toplumun farklı kesimlerinin tepkisini çekmişti. Gazeteci örgütleri raporun “fişleme” amacı taşıdığı eleştirisinde bulunmuştu.
“Türkiye’nin global alanda nasıl resmedildiğini anlamak ve uluslararası medya organlarının Türkiye algısının nasıl bir siyasi konjonktüre göre şekillendiğini tespit etmek maksadıyla kaleme alındığı” belirtilen söz konusu raporda, aralarında Deutsche Welle Türkçe, BBC Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkiye, CRI Türk ve Independent Türkçe’nin bulunduğu haber sitelerinin “Türkiye için önemli kırılma noktası olduğu düşünülen çeşitli siyasi ve ekonomik olaylara verdikleri tepkiler” ve bu kurumlarda çıkan haberlerin derlemesi yer almıştı.
Raporda söz konusu medya organlarının “15 Temmuz Darbe Girişimi”, “Terörle Mücadele /PKK-Hendek Terörü ve HDP’li Vekillerin Tutuklanması”, “Türkiye’nin Suriye Politikası (Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları)”, “Mega Projelere Verilen Tepkiler (Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı’nın Açılışı)”, “Ekonomik Dalgalanma” gibi “kritik” olarak nitelendirilen olaylardaki “tavırları” incelenmiş ve kurumların bu olayları nasıl haberleştirdiklerine ilişkin örneklere de yer verilmişti.