Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın son basın toplantısında bir muhabirin kendisine sorduğu soruyu duyar duymaz zihnime kadife eldiven içindeki demir yumruk imajı geldi. Zarifçe sorulmuştu ama hakikaten çok sertti: “Sayın Bakan, siz aşılama kampanyasının başlangıcında Türkiye’nin sağlık sisteminin günde 1,5 milyon kişiyi aşılayabilecek potansiyele sahip olduğunu söylemiştiniz. Oysa fiili aşılama sayısı hızla düştü ve en son 11 bine kadar geriledi. Bunun nedenini açıklayabilir misiniz?”
Aslında muhabir de Bakan Koca da sorunun cevabını biliyordu, fakat biri sorarken öbürü cevaplarken tecâhül-i ârifâneden gelmeyi tercih etmişti.
Cevap şuydu: İstesek aşılayabiliriz fakat iste(ye)miyoruz, çünkü elde yeterince aşı yok. ‘Potansiyel’i kullansak eldeki aşılar birkaç gün içinde bitecek, açıklanan o aşı programları ilan edilemeyecek, “bugün 70 yarın 65 yaş” açıklamaları yapılamayacak.
Bakan Koca, sanki muhabir onun, Türkiye’nin sağlık sisteminin günde 1,5 milyon kişiyi aşılayabilecek bir kapasiteye sahip olduğu yolundaki sözlerini sorguluyormuş gibi yapıp cevabını öyle kurguladı: Türkiye’de şu kadar aile hekimi, hastanelerde de şu kadar aşı odası vardı. Gelin birlikte çarpıp bölelimdi; her aile hekimi ve her oda günde 10 kişiyi aşılasa sayı şu, 20 kişiyi aşılasa sayı bu oluyordu, eh, 40 kişiyi aşılasa (ki rahatça aşılayabilirdi) sayı 2 milyona çıkıyordu.
Bakan böylece başlangıçta 1,5 milyon diyerek mütevazı davrandığını imâ etmiş, cevabını bitirdiğinde yüzüne, kendinden memnuniyetini gösteren geniş bir gülümseme yayılmıştı.
TTB: “İsteyelim o zaman”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Kurulu, dün (11 Şubat) 11 aylık koronavirüs sürecini kapsayan değerlendirme raporunu kamuoyuyla paylaştı.
Raporun sunumunu yapanlardan biri olan İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın son açıklamalarına dikkat çekerek, şöyle dedi: “Ben dün gece sayın bakanın ‘İstersek günde 1,5-2 milyon aşılama yapabiliriz’ sözlerini dinleyince neden istemediğimizi merak ettim, çünkü biz buna muhtacız.”
Gördüğünüz gibi yalnız muhabir ve bakan değil doktor da tecâhül-i ârifâneden geliyordu.
Evet, istiyoruz ama yapamıyoruz, çünkü elde yeteri kadar aşı yok.
TTB’den çok önemli değerlendirmeler
Dünkü toplantıda, aşı ve aşı sorunları dışında çok önemli bilgiler de verildi TTB raporunu sunanlar tarafından. Bunlardan özellikle aşı adaleti ile eğitim konusunda dile getirilenler çok önemliydi.
Yalnız pandemide değil aşılamada da adaletsizlik var
“Pandemide nasıl bir eşitsizlik varsa, aşılamada da benzer bir eşitsizlik söz konusu. Özellikle coğrafi inceleme sonucunda büyükşehirlerde yüzde 70-90 arasında seyreden 75 yaş üstü aşılama oranları doğu illerinde yüzde 30’un altında.”
Eğitim – Okullar açılabilir, açılmalı
Toplantının değerlendirme raporunu sunan TTB İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ‘eğitim’ başlığında dokuz aydır yürütülen çalışmalardan çıkan sonuçları şöyle sıraladı:
- Okulların kapanması Covid-19 yayılımını azaltmadı.
- Okulların açılması Covid-19 olgularını artırmadı.
- Okullar bu salgında hastalığın ana yayılma merkezi olmadı.
- Okullarda görülen olgular toplumdaki yayılmanın bir yansımasından ibaret oldu.
Yüz yüze eğitime ara verilmesinin öğrenci, veli ve öğretmenler üzerindeki olumlu-olumsuz etkilerini kıyaslayan Ökten, okulların önlemler alınmak koşuluyla açılması gerektiğini dile getirdi.
Türkiye’nin aşılama potansiyelinin akla getirdiği bir fantezi
Türkiye, salgın hastalıklarla mücadele pratiği içinde gerçekten de çok etkili bir aşılama sistemine sahip bir ülke olageldi. Bakanın ifade ettiği rakamlar da hayal değil. Elde yeteri kadar aşı olsa Türkiye bugün gerçekten de en yaygın aşılama yapan ülkelerin ilk sıralarında yer alabilirdi.
Bloomberg’in düzenli olarak yayımladığı “Küresel Aşı Günlüğü” rakamlarına göre Türkiye’nin yeri hiç fena değil; bugün (12 Şubat) itibariyle küresel çapta durum şöyle: “76 ülkede 159 milyondan fazla doz aşı uygulandı. Aşılamada ileri gelen ülkeler arasında, 48 milyon doz aşı uygulamasıyla ABD, 40,5 milyon dozla Çin ve 19,4 milyon dozla Avrupa Birliği ülkeleri yer aldı.”
Türkiye, 3 milyon 70 bin aşıyla Almanya’dan sonra onuncu sırada. Ve hiç kuşku yok ki, elde yeteri kadar aşı olsaydı belki de AB’deki toplam aşılama sayısı kadar bir skora ulaşabilecekti.
Yani Avrupa ile Türkiye’nin sorunları farklı. Orada aşı bol, aşılama kapasitesi problemli; burada aşılama kapasitesi yüksek, aşı miktarı yetersiz.
Bu da insanın aklına şöyle bir fantezi getiriyor: Buraya gelsinler aşı olmak için, fakat her bir aşı tatbiki için bir aşıyı da yanlarında getirip bize bağışlasınlar!