Levent Kırca ve Oya Başar imzalı 90’ların efsane televizyon programı Olacak O Kadar’ın şarkısını hatırlayanlar başlığı anlamıştır:
“Arada bir zülfüyâre dokunduk, tam yerine rast geldi manzara koyduk”.
Şarkıdaki “Manzara resmi koymak”, 80’ler TRT’sinde yayında teknik bir arıza çıktığında ya da herhangi bir sebeple yayının kesilmesi gerektiğinde ekrana klasik bir müzik parçası eşliğinde verilen manzara görüntülerine atıf yapıyordu.
Sık sık teknik arızalar yüzünden ekrana görüntüleri verilen Abant Gölü’nün kıyısındaki o göl evi nasıl unutulabilir.
Biraz daha eski zamanları hatırlayanlar, TRT ekranlarında teknik sorun veya sansür anlarında ekrana verilen meşhur necefli maşrapayı da hatırlayacaktır.
“Enerji nakil hatlarındaki bir arızadan dolayı yayınımıza kısa bir süre ara verdik, özür dileriz” anonsuyla birlikte ekranda necefli maşrapa görüldüğünde anlaşılırdı ki bir mesele var.
O mesele ya sahiden teknik bir sorundu ya da o anda televizyonda istenmeyen bir şey olmuştu.
Mesela Eurovision Şarkı Yarışması’nda sahneye Kıbrıs Rum Kesimi temsilcisi çıkmıştı.
(Bu arada necef, maşrapanın üzerindeki kristal kuvars taşlarının adı. O taş Irak’ın Necef şehrinde çıktığı için o adla anılıyor.)
Bütün bunları hatırlatan şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayasofya önündeki ekonomi konulu basın toplantısı oldu.
Bu, Cumhurbaşkanının bir cuma namazı çıkışı ayak üstü yaptığı açıklamalardan daha fazla bir şeydi.
Caminin önüne mikrofonların olduğu bir kürsü kurulmuş, arkasına en iyi kadrajla Ayasofya alınmış, bu konuşma için buzdolabı, çamaşır makinesi vb. satış rakamlarına dair ön hazırlık yapılmıştı.
Doların, Avronun, altının zirve yaptığı günün ertesinde bütün gözler iktidarın üzerindeydi. Eleştirilere hedef olan ve istifaya çağrılan Hazine Bakanı Berat Albayrak’a destek için AK Partili bakanlar, milletvekilleri, yakın gazeteciler gece yarısı tweet’ler atmıştı.
Ama henüz ne Hazine Bakanı ne de Cumhurbaşkanı konuşmuştu.
Ama ekonomiye ve bakana yönelik eleştirilere cevap vermek için cumhurbaşkanı bizzat basının karşısına çıktı.
Konuşmasında ekonomide yaşanan sorunları terörle mücadelede artan masraflarla, Libya’da süren operasyonla, hatta pandemi için yabancı ülkelere yapılan yardımlarla açıklamaya çalıştı. Bunlar hepsi masraf, kolay değil dedi.
Bundan 40 yıl önce her eve girmiş buzdolabı satış rakamları üzerinden ekonomide işlerin iyi olduğunu anlatmaya çalıştı.
“Benim Hazine ve Maliye Bakanımla ilgili sosyal medyada yaptıkları karalamalar… bunlar yetişemedikleri üzüme koruk diyor” dedi.
Kullandığı gerekçeler, buzdolabı örneği, hatta “yetişemediği üzüme koruk diyorlar” tabiri bile hamasi ve çok eskiydi.
Ama esas mesaj sanki söylediklerinde değil, basın toplantısının arka fonundaydı.
Cumhurbaşkanının, zor durumda olduğu çıplak gözle görülebilen ekonomideki sorunlara cevap vermek için basının karşısına bir Cuma namazı sonrası Ayasofya Camii’nin önünde çıkması, kendi başına anlamlı bir hareketti.
Yani tam yerine rast geldi ve Ayasofya manzarası konuldu.
Tıpkı teknik arızalarda TRT ekranlarında görünen Abant manzarası ya da necefli maşrapa gibi.
Bazı sorunlar çıkmış olabilir ama siz o sırada Ayasofya’ya bakın demiş oldu.
Bundan sonra yaşanan her sorunda daha çok Ayasofya manzarası görebiliriz.