Karar gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, köşesinde CHP’nin bugün başlayan 37. Olağan Kurultayı’nı değerlendirdi. Bayramoğlu “CHP’nin bugün ve yarın sürecek 37. Olağan Kurultayı, parti içinden daha çok ülke siyaseti bakımından önemli. CHP’nin yeni rotasını, kültür savaşlarının dışında durma ve toplumsal merkeze yerleşme olarak tanımlamak yanlış olmaz. Partinin hedefi, görüldüğü kadarıyla, AK Parti’nin boşaltmaya başladığı merkez alana girip, orada kimlikler üstü siyaset yapmak ve ortalama bir söylem üretmek” dedi.
Ali Bayramoğlu’nun değerlendirmeleri şöyle:
CHP’nin bugün ve yarın sürecek 37. Olağan Kurultayı, bu siyasi partinin iç dengeleri kadar, hatta bundan daha çok ülke siyasetiyle bakımından önemli görünüyor. Cihaner’in genel başkanlığa aday olmasıyla, şüphe yok ki, kurultayda parti içi kimi tartışmalar, genel başkanın siyasetine yönelik kimi eleştiriler öne çıkacak. Ancak asıl belirleyici husus, Kılıçdaoğlu’nun kurultay sonrası muhalefet tarzını ne kadar ileriye taşıyacağı sorusuna kurultayda vereceği yanıtlar ya da buna dair ipuçları olacak.
CHP iç dengeleri ana hatlarıyla belli. Kılıçdaroğlu’nun partisine, kurallara ve delege yapısına hakim olduğu bilenen bir durum. Partideki ulusalcı eğilim kurullar düzeyinde eski gücüne ve örgütlü yapısına sahip değil, Daha sol-sınıfsal bir eğilimi temsil ettiğini iddia eden Cihaner’in öne çıkma imkanı ise oldukça sınırlı. Son yerel yönetimler seçimlerinin CHP’nin yıllar sonra taşıyıcı siyasi rolü olacağını göstermesi, anketlerde artan oy oranları, Kılıçdaroğlu lehine bir diğer girdi.
Birkaç gün önce, bu köşede şunları yazdık, bugün itibariyle tekrarda fayda var:
“Son 20-25 yılda kendisini iyiden iyiye laik cephenin temsilci olmaya hasreden, Erdoğan’a itiraz etme siyasetinin ötesine geçmeyen, CHP, bu bakımdan bir değişim geçiriyor. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, “Erdoğan’a karşı Gül” formülünü desteklemesi, 2019 yerel seçimlerinde ise bir yanına İYİ Parti’yi bir yanına HDP’yi alabilmesi yaşanan bu değişikliğinin göstergelerindendi. CHP’nin yeni rotasını, kültür savaşlarının dışında durma ve toplumsal merkeze yerleşme olarak tanımlamak yanlış olmaz. Partinin hedefi, görüldüğü kadarıyla, AK Parti’nin boşaltmaya başladığı merkez alana girip, orada kimlikler üstü siyaset yapmak ve ortalama bir söylem üretmek. Bu değişimde, arslan payı, Kılıçdaroğlu’nun iradesine ve tercihlerine ait. Elbette konjontürün getirdiği şu yeni girdileri de gözardı etmemek gerekir. Muhafazakar kesimin duyarlılıklarına saygılı yaklaşımın demokrat bir gereklilik olarak kabulü, siyasi ittifak ihtiyacı, hukuk devleti ilkelerinde Kürt meselesine endeksli geri gidişlere verilen refleksif “sol” tepki bunlar arasında yer alıyor…”
Dengeler ve gidişat böyle…
CHP’ye yönelik beklentiler iki noktada toplanıyor.
Muhalif siyasi alanı derlenip toparlaması, taşıyıcılığını yapması, HDP’yi sisteme katacak bir çerçevede ittifak imkanı ve siyaset üretmesi…
Kürt meselesinde daha ileri, daha net ve daha kurucu bir role doğru adım atması. Bu çerçevede, örneğin, CHP’nin 2015’te hazırladığı, o dönem çözüm sürecine itirazı simgeleyen Kürt politikası tutum belgesinin yenilenmesi.
Kılıçdaroğlu’nun “ileri adım”ın simgeleyen Kürt meselesinde bir çok kapıyı açtığı, İstanbul seçimlerinde yerel teşkilatına Kürtlerle ilişkiler bakımından yol verdiği biliniyor. Nitekim partili bir grup, bu çerçevede, kurultay sonrası açıklanması beklenen üzere bir Kürt raporu çalışması içinde.
Bunların devamı gelecek mi? Daha cesur adımlar gerektiren iki beklenti konusunda yol alınacak mı? Yoksa Kılıçdaroğlu temkinli ve dengeci tarzıyla mı devam edecek?
Soru budur.
Kurultay ve sonrasını özellikle bu açıdan önemsemek gerekir.
Yazının girişinde söylediğimiz gibi, CHP’nin 37. Olağan kurultayı ülke, özellikle muhalif alan siyaseti bakımında önemli.”