Bakanlar Komitesi’nin açıklaması şöyle:
Bakanlar Komitesi, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin (“Sözleşme”) 46. maddesinin 2. paragrafı uyarınca, Komite’nin Avrupa İnsan Mahkemesi’nin nihai kararlarının infazını denetlemesini sağlar.
Mahkeme’nin mevcut davada, başvuranın tutuklanmasının ve tutuklanmasının, bir suç işlediğine dair makul şüpheyi destekleyecek delil yokluğunda gerçekleştiğine (Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. paragrafının ihlali) ve bir suç işlediğine dair bulgularını hatırlatarak; gizli amaç, yani onu susturmak ve diğer insan hakları savunucularını caydırmak (5. maddenin 1. paragrafı ile bağlantılı olarak 18. maddenin ihlali); ve Anayasa Mahkemesi tarafından şikayetini incelemek için geçen bir yıl ve yaklaşık beş ayın, kişisel özgürlüğünün tehlikede olduğu göz önüne alındığında yeterince “hızlı” olmadığına (5. maddenin 4. paragrafının ihlali);
Davalı Devletin Sözleşme’nin 46. maddesinin 1. fıkrası uyarınca taraf olduğu davalarda verilen tüm nihai kararlara uyma yükümlülüğünü ve bu yükümlülüğün, Mahkeme tarafından hükmedilen adil tazmin ödemesine ek olarak gerektirdiğini hatırlatarak; , mümkün olduğu kadar integrum integrum sağlamak amacıyla, tespit edilen ihlalleri sona erdirmek ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için, gerektiğinde, davalı Devlet makamları tarafından münferit tedbirlerin alınması;
Ayrıca, Mahkeme’nin mevcut davada, Sözleşme’nin 46. maddesi uyarınca, başvuranın tutukluluk halinin devam etmesinin, 5. maddenin 1. paragrafının ve 18. maddenin ihlalinin yanı sıra, davalı Devletlerin AİHS’nin 46. maddesinin 1. paragrafı uyarınca Mahkeme kararına uyma yükümlülükleri ve sonuç olarak Türkiye’nin başvuranın tutukluluğuna son vermek ve derhal serbest bırakılmasını sağlamak için gerekli tüm önlemleri alması gerektiği;
Komite’nin sekiz kararını ve yetkilileri bir yandan başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya ve diğer yandan Avrupa Mahkemesi’nin bulgularına dayanarak ve aleyhindeki cezai takibatın gecikmeksizin sonuçlandırılmasını sağlamaya şiddetle çağıran sekiz kararını ve ara kararını hatırlatarak; Avrupa Mahkemesi tarafından eleştirilen veya bu Mahkeme tarafından tutukluluğunu haklı çıkarmak için yetersiz bulunan kanıtlara dayanan;
Türkiye’nin başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlamayarak, mevcut davada Mahkeme’nin nihai kararına uymayı reddettiğini değerlendirir;
Bu nedenle, 2 Şubat 2022’deki 1423. toplantısında, Türkiye’nin yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği konusunda Sözleşme’nin 46. maddesinin 4. paragrafı uyarınca Mahkemeye başvurma niyetini Türkiye’ye resmi olarak bildirir. Mahkeme’nin 46. Madde kapsamındaki beyanı ve gereken münferit tedbirler başta olmak üzere, Sözleşme’nin 46. maddesinin 1. paragrafı uyarınca ve Türkiye’yi en geç 19 Ocak 2022’ye kadar bu soruna ilişkin görüşünü özlü bir biçimde sunmaya davet eder.