Ana SayfaHaberlerBabacan: Doğu’dan gelen postal seslerine alkış tutanlara sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın, biraz...

Babacan: Doğu’dan gelen postal seslerine alkış tutanlara sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın, biraz tarih okuyun

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline alkış tutanlara seslenen Babacan, “Avrupa Birliği istikametini başkası için değil, kendimiz için istiyoruz. Türkiye’nin insan haklarına dayalı gerçek bir hukuk devleti olması ve vatandaşlarımızın refah seviyesinin yükselmesi bizim için AB kriterleri falan değil, düpedüz Türkiye kriterleridir.” dedi.

DEVA Partisi lideri Babacan, Bursa Nilüfer İlçe Kongresinde gündemi değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı ile görüşmesine tepki gösteren Babacan, “Davos’ta one minute diyen Erdoğan şimdi İsrail’in Cumhurbaşkanı ile görüşüyor. One minute olayından sonra ne değişti?” ifadelerini kullandı.

Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Bursa Nilüfer İlçe Kongresi’nde bir konuşma yaptı. Rusya’nın başlattığı Ukrayna savaşına değinen Babacan, “Bombalar, sirenler ve postal sesleriyle güne uyanan Ukrayna halkının amasız ve fakatsız yanındayız” dedi.

Babacan’ın açıklamalarından satır başları:

Bizi diğer siyasi partilerden ayrıştıran en önemli nokta şu: Biz, ‘Zamanı gelince bakarız’ demiyoruz. Seçimden sonraki ilk 90 ve 360 günde neler yapacağımızı eylem planlarımızla ortaya koyarak, siyasi tarihimizde bir ilke imza atıyoruz.

Sayın Erdoğan ‘Muhalefet partilerinin projesi yok’ diyor. Tavsiyem, sadece TRT, A Haber izlemesin. Proje istiyorsa; DEVA Partisi’nin internet sitesine, sosyal medya hesaplarına baksın. Kendisine ‘stalkerlık’ yapmasını tavsiye ediyorum.

Bombalar, sirenler ve postal sesleriyle güne uyanan Ukrayna halkının amasız ve fakatsız yanındayız.

İktidara soruyorum: Ticari hatlar açıkken, ulaşım çok kolayken, bütün ülkeler kendi vatandaşlarını tahliye ederken niye etkin bir biçimde vatandaşlarımızı Ukrayna’dan ayrılmaya teşvik etmediniz?

Ünlülerin maske takıp kolbastı söylediği yarışmalarla uğraştıkları zamanı Türkiye’nin dış politikası için harcamayan bir yönetimle karşı karşıyayız. Yokuş aşağı yuvarlanan, kemer takmayan, hatta arabada kemer olmadığını fark etmeyen yönetimle karşı karşıyayız.

Cumhurbaşkanı, Ukrayna’yla ilgili net ve keskin tavrı ortaya koyamadı. ‘NATO bir şeyler yapmalı’ diyor. Öyle sunuyor ki sanki Türkiye NATO’da değil. Kenara çekiliyor ‘NATO bir şey yapsın, Avrupa bir şey yapmıyor’… Sen ne yapıyorsun arkadaş? Onu söyle.

Ukrayna işgal ediliyor. Rusya uluslararası hukuku tanımayan, insanlık dışı adımlar atıyor. İktidar, pasif birkaç açıklama ile süreci izlemekle yetiniyor. Türkiye çözüm için, çözümden yana taraf olmalı; çatışmalı sürecin sona erdirilmesi için çalışmalıdır.

Davos’ta one minute diyen Erdoğan şimdi İsrail’in Cumhurbaşkanı ile görüşüyor. One minute olayından sonra ne değişti?

Hükûmete tekrar sesleniyorum: Sakın ha yalpa yapmayın. Uluslararası hukuku defalarca deldiniz, deliyorsunuz ama Montrö konusundaki hata ülkemizin kendi istikrarına da Karadeniz’in etrafındaki diğer ülkelerin istikrarına da zarar verir.

Birileri postal sesleri Doğu’dan gelince heyecana kapılıyor, çoktan tarihe gömülmesi gereken emperyal hayallerle yatıp kalkıyor, ülkemizin tarihi ittifaklarını temelinden sarsmak istiyor. Biz kurşunu kimin sıktığına bakmayız. Bizim için aslolan ilkelerdir.

Biraz tarih okuyun

Doğu’dan gelen postal seslerine alkış tutanlara sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın. Biraz tarih okuyun.

Avrupa Birliği istikametini başkası için değil, kendimiz için istiyoruz. Türkiye’nin insan haklarına dayalı gerçek bir hukuk devleti olması ve vatandaşlarımızın refah seviyesinin yükselmesi bizim için AB kriterleri falan değil, düpedüz Türkiye kriterleridir.

21. yüzyılın Türkiye’sinde vatandaşlarımızın vize kuyruklarında beklemesinden ben hicap duyuyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese kapıların açılacağı, vatandaşlarımızın Avrupa’da serbestçe dolaşabileceği bir dönemi hedefliyoruz.

Beştepe’deki ithalat lobisinin Türkiye’ye vurduğu zincirleri birer birer kıracağız.

Tarım arazileri üzerine inşaat yapılmasına artık müsaade etmeyeceğiz. Eğer çocuklarımızın, torunlarımızın bu ülkede yaşamasını istiyorsak, bunları yapmak zorundayız. Çünkü beton üstüne beton dikmeden yaşayabilirsiniz ama gıda ve su olmadan yaşayamazsınız.

- Advertisment -