Ana SayfaHaberlerGündemBarış Vakfı'ndan 'Kürt Sorunu İçin Bütünlükçü Barış Yöntemi' raporu

Barış Vakfı’ndan ‘Kürt Sorunu İçin Bütünlükçü Barış Yöntemi’ raporu

Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik Barış Vakfı için "Kürt Sorunu İçin Bütünlükçü Barış Yöntemi" başlıklı rapor hazırladı. Raporda ‘Ne oluyor?’ ve ‘Ne yapmak gerekir?’ sorularına dair yol haritası çizildi.

1 Ekim’de TBMM’de yaşanan sürpriz tokalaşma sonrası yeni bir siyasi hava başladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin  DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekillerinin elini sıkması yeni bir çözüm süreci mi geliyor tartışmalarını başlattı.

Sabancı üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik Barış Vakfı için “Kürt Sorunu İçin Bütünlükçü Barış Yöntemi” başlıklı rapor hazırladı. Raporda dünyadan da örnekler verilerek çatışma süreçlerinin sonlandırılmasına dair öneriler sıralandı.

‘BARIŞ İSTEYENLER İÇİN YOL HARİTASI İŞLEVİ GÖREBİLECEK BİR ÇALIŞMA’

Raporun sunuşunu yazan Barış Vakfı Yönetimi Başkanı Hakan Tahmaz Türkiye’de yaşananların yanı sıra Ortadoğu’daki gelişmelere de dikkat çekerek, “İsrail’in ABD’ye sırtını yaslayarak Gazze’deki soykırımı ve farklı bölge ülkelere yönelik saldırılarının, suikastlarının etkisi altında. Bu koşullar altında barış isteyenler, çatışma çözümü çalışanlar, ‘Ne oluyor?’ ve ‘Ne yapmak gerekir?’ sorularına yanıt arıyorlar. Toplumda barış umutların filizlenmesi ve yeni bir yol açılması için temkinli iyimserlik içinde çaba gösteriyorlar” dedi.

Tahmaz çalışmaya dair ise, “Barış isteyenler, barış için mücadele edenler ve çatışma çözümü çalışanlar için yol haritası işlevi görebilecek bir çalışma” ifadelerini kullandı.

‘FARKLI BARIŞ YAPMA YÖNTEMLERİ DEVREYE SOKULMALI’

Çalışmasında, Türkiye’nin yakıcı meselesi Kürt sorununun birçok boyutta çözülmesi gereken farklı sorunları olduğunu ifade eden   Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, “40 yıllık çatışmanın yarattığı farklı sosyo-ekonomik, siyasi, güvenlik ve ilişkisel birçok boyutu vardır. Ayrıca bu sorunlar devlet-Kürt vatandaşları, devlet-silahlı örgüt, silahlı örgüt-Kürt vatandaşları, köylü-korucu ve farklı toplumsal kesimler arasında ilişkilerde bozulmalar yaratmıştır. Bu ilişkilerin olumlu yönde değiştirilmesi için birçok barışçıl mekanizmanın devreye sokulması gerekmektedir” dedi.

Çelik, uzun süreli çatışmalarda zamanla kutuplaşan tarafların barış algılarının da farklılaştığına vurgu yaparak, “Bugün Türkler ve Kürtlerin barış istekleri farklı olabilir. Kürt sorunu ülke gündeminde zaman zaman aşağı sıralara kayabilir fakat demokratikleşme, hukuk, dış politika gibi birçok sorunun temelinde yatmakta ya da o sorunları etkilemektedir. Yani hem bir kesim için bir sorun bitmemiştir, hem de tüm ülke için bu sorun birçok sorunun temelindedir ve onları olumsuz yönde etkilemektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere sorunun farklı boyutlarının barışçıl dönüşümü için farklı barış yapma yöntemleri devreye sokulmalıdır” ifadelerini kullandı.

‘LİDERLERİN KONUŞMASI BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN YETERLİ DEĞİL’

Barış süreçlerinde müzakerenin önemine vurgu yapılan ve müzakere aşamalarının da anlatıldığı çalışmada, müzakerenin barış yapmanın yöntemlerinden sadece biri olduğu da hatırlatılarak şunlar deniyor: “Sadece liderlerin konuşması barışın sağlanması ve kalıcı kılınması için yeterli değildir. Yukarıda da belirtildiği üzere Kürt sorununun birçok seviyede, farklı aktörleri etkileyen birçok sorunu vardır. Liderlerin konuşması negatif barışın oluşmasını yani şiddetin durdurulmasını sağlamada gerekli bir barışçıl yöntemdir.

Fakat diğer sorunların çözümü için aynı anda ve liderler diyalogu ile uyumlu diğer barışçıl müdahaleler de tasarlanmalıdır. Örneğin, Kürtlerin anayasal haklarının tanınması için tasarlanan süreçte muhatap meclis yani yasa yapıcılar olarak tanımlanabilir ya da kolaylaştırıcı ulusal diyalog modeli uygulanabilir. Bütünlükçü barış modeli, farklı seviyelerde birkaç yöntemi bir arada ilerletmekle oluşturulabilir. Meclis’te yasal düzenlemeler yapmak, bütün aktörleri kapsayan bir sürece girmek, liderler müzakeresi sağlamak ve toplumsallaştırma çalışmaları yapmak bu bütüncül yaklaşımın farklı ayakları olabilir. Liderler seviyesinde ve toplumsal seviyede birçok mekanizmayı aynı anda ve birbirleriyle uyumlu bir şekilde yönetmek daha sağlıklı bir süreç ve daha kalıcı bir barış getirir.”

‘BU YOLDA İNİŞLER, DURAKLAMALAR DOĞALDIR’

Raporun sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: Barış, ulaşılmak istenilen bir yer olsa da aslında

aynı zamanda o yolda yürünen süreçtir de. Bu yolda inişler, duraklamalar doğaldır. Barışın gelmesi, liderler için süreç içerisinde duraksamalarda ve inişlerde bile teması kesmemek ve değişen dengelerin yeniden tahlili sonucunda ortaya çıkarken, barış aktivistleri için yıllarca verilen mücadelenin meyvesidir. Eğer bir gün Türkiye barışa ulaşırsa, bu sadece liderler istediği için değil, yıllarca bunun için çalışan birçok barış aktivistinin de emeği sonucunda olacaktır. Kamunun haberdar bile olmadığı zamanlarda yani ‘inişli’ zamanlarda bile barış için yapılan çalışmalar ve farklı zamanların getirdiği dinamikler sonucu gelen barış, aslında aniden gelmemiştir. Barış topyekûn bir plan olmalıdır. Müzakere sürecinde taraflar birden çok kere masayı terk edebilirler. Ama toplumlar barış sürecini sahiplenirler ve liderlere baskı yaparlarsa masaya dönmek her zaman tekrar mümkündür. O yüzden inancı ayakta tutmak ve barış mücadelesini değişik seviyelerde sürdürmek gerekir.”

- Advertisment -