Sahurla birlikte ormanlık alandan kilometrelerce yol yürüyerek iş makinelerinin bulunduğu noktaya en yakın yere ulaşmaya çalışıyorlar. Makinelerin 200 metre yarıçaplı dairesel menzili jandarma tarafından bariyerlerle kapatılmış ve jandarma bariyerler boyunca 24 saat nöbet tutuyor. Karadeniz’in sık ormanlarını bilmeyenler için anlatalım: Vadinin iki yakası, sık ormanlık ile orman altı örtüsünü barındıran eğimi çok yüksek yamaçlara sahiptir. Burada herhangi bir yol, patika vs. yok. Elleri ayakları yara bere içinde kalan kadınıyla erkeğiyle 50 Gürdereli, tamamen barışçıl bir direniş öyküsü yazıyor.
Onları motive eden unsur; haklı olmaları.
Yüzyıllardır yaşam alanları olan bu topraklar taş ocağı yapmak için ellerinden alınıyor. Binlerce kovan ile en leziz kestane balı bu vadide üretiliyor. Yine yüzlerce ton organik çay bu vadiden toplanıyor. Bu dere (Eskencidere) civar köylerin içme suyu ihtiyacını karşıladığı gibi alabalıkların yumurta bıraktığı, ürediği, neslini devam ettirdiği nadir derelerden.
Orman içinde onlarca endemik bitki ve hayvan türü yaşamını sürdürüyor. Bu insanlar, “canımız sıkıldı, şöyle biraz direnelim” diye direnmiyorlar, yaşamlarını korumak için direniyorlar. Sadece kendi yaşamlarını da değil, ağacı, kuşu, kurdu, böceği, orman güllerini, vaşağı, balığı, karıncayı, arıyı da yaşatmak için…
Bu haklı davada köylüler çok çeşitli yöntemlerle Cengiz’in kepçelerini durdurmaya, yavaşlatmaya çalışıyor. Kimi zaman tırmandığı ağaca kendini zincirleyen kadınlar, kimi zaman kovanlarından çıkan arılar makineye ‘dur’ diyor. 50 Gürdereli orman içinde jandarmayla adeta köşe kapmaca oynuyor.
Belediye Başkanı köylünün yanında; onları duyuyor, yanlarına geliyor. Muhalefet milletvekilleri onları duyuyor yanlarına geliyor. Çevre illerden, ilçelerden insanlar onları duyuyor, yanlarına geliyor. Türkiye’nin dört bir yanından gazeteciler, sanatçılar onları duyuyor, anlamaya çalışıyor, destek veriyor. Ne var ki, Rizeli Cumhurbaşkanı ile Rizeli müteahhit, bir de Oflu Ulaştırma Bakanı; bu toprağın insanları onları duymuyor, anlamıyor, kulak tıkıyor.
İşe başladıktan sonra bilgilendirme!
Mart ayında Cumhurbaşkanı kararıyla ‘acele kamulaştırma’ yapılan 97 hektar alanın içerisinde 2 adet taş ocağı ruhsatı verilerek işe başlandı. Şirket köylülerin direnci ile karşılaşılınca jandarma eşliğinde çalışmalara devam etmek istedi.
Bu da olmayınca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ile Osman Aşkın Bak İkizdere’ye gelip köylülere taş ocağının faydalarını anlatmaya çalıştı. Yazıcı’nın Rize Valisinden aldığı bilgiye göre; deniz dolgusuna uygun nitelikteki taş sadece bu vadide vardı ve bu yüzden taş ocağı burada yapılmak zorundaydı!İkizdere Dernekler Federasyonu Başkan Yardımcısı Musa Yılmaz ise “bölgede nereyi kazsanız aynı nitelikte taş bulursunuz. Halihazırda faaliyette olan birçok taş ocağından bu taş çıkarılmaktadır” diyor. Yine ikna olmayan köylülere ertesi gün orantısız güç uygulandı, biber gazı sıkıldı, gözaltına alınanlar, yaralananlar oldu.
Rizeli CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, neredeyse her gün alanda. Onunla birlikte her gün bir CHP Milletvekili İkizdere’ye geliyor. Bekaroğlu, burada her gün yaptığı gözlemleri raporlayarak suç duyurusunda bulundu. Ayrıca TBMM Başkanlığına Ulaştırma Bakanının cevaplaması istemiyle iki ayrı soru önergesi verdi.
Turizm bölgesi olan İkizdere’de yayla turizmi yapılmak üzere insanların kendilerini hazırladığını belirten Bekaroğlu, “Taş ocağı için yıllarca bu vadide binlerce dinamit patlatılacak. Orman yok olacak, dere kuruyacak. Böyle bir yere turist neden gelsin? Yöre insanına sormadan böyle bir işe girmek temel insan haklarına aykırıdır. Bir geceyarısı kararnamesiyle insanların geçimini sağladığı topraklara el koymak insani değildir” diyor.
Suyunu içtikleri derenin, kepçenin yuvarladığı taş, kaya ve ağaç kırıklarıyla tamamen kapandığını gören köylüler, gözyaşlarına hâkim olamıyor. Pandemi yasakları nedeniyle sayıları az olsa da 50 Gürdereli sonuna kadar direnmekte kararlı. Yasakların sona ermesiyle birlikte Eskencidere’deki taş ocağı direnişinin artan kalabalıklarla devam edeceği anlaşılıyor. İktidar çevrelerinin bu süreçte yanlış yaptıklarını anladığını ama ‘iktidar kibrinin’ geri adım attırmadığını ekleyelim.