Ana SayfaHaberlerÇEVİRİ | Biden’ın İsrail politikası yüzünden ABD Dışişleri’nden istifa eden Josh Paul’un...

ÇEVİRİ | Biden’ın İsrail politikası yüzünden ABD Dışişleri’nden istifa eden Josh Paul’un mektubu: Neden istifa ettim?

İsrail'e gönderdiğimiz ölümcül yardım politikalarımızla ilgili anlaşmazlık sebebiyle meslektaşlarıma ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa ettiğimi bildirdim. Bunu yapma gerekçemi daha iyi açıklamak için aşağıdaki mektubu kaleme aldım.

Amerika Birleşik Devletleri Siyasi ve Askeri İşler Bürosu’nda 11 yılı aşkın bir süredir çalışıyorum. Bu işi ilgi çekici ve çoğu zaman hem entelektüel hem de ahlaki açıdan son derece zorlayıcı olan görev ve hedeflere sahip büyüleyici bir iş olarak gördüm.

Hizmet sürem boyunca Afgan mültecilerin savunuculuğunu yapmaktan, insan haklarını ihlal eden ülkelere ölümcül silahların transfer edilmesine yönelik bekleyen Hükümet kararlarını (etkili sonuçlarla) geri püskürtmeye, insan haklarını ilerleten politika ve uygulamaları şekillendirmeye, iyi ve adil olan politika ve kararları ileri taşımak için yorulmadan çalışmaya kadar; küresel insani mayın temizleme çabalarımızdan, kanlı Rus saldırganlığına karşı Ukrayna savunmasına verdiğimiz desteğe kadar hem görünürde hem de perde arkasında pek çok fark yaratmış olmaktan her daim gurur duydum.

ABD Hükümeti’nin ortaklarına ve müttefiklerine silah tedariki ve transferinden en fazla sorumlu olan Siyasi ve Askeri İşler Büro’sunda çalışmaya başladığımda, buradaki işlerin ahlaki karmaşıklık ve ahlaki tavizlerle yüklü işler olduğunun gayet farkındaydım. Böylece kendi kendime, yapabileceğim iyiliklerin verebileceğim zararlardan daha ağır bastığını hissettiğim sürece burada kalacağıma dair bir söz verdim. 11 yıl boyunca hatırlayabildiğimden çok daha fazla ahlaki ödün verdiğimi söylemeliyim. Her biri ağır ancak kendime verdiğim sözü aklımda tutarak ve bozulmadan verdiğim ödünlerdi. Bugün bu Büro’dan ayrılıyorum çünkü İsrail’e ölümcül silahların sağlanmasına devam edilmesi, hatta bunun genişletilmesi ve hızlandırılması, konusundaki mevcut gidişatımızda, artık kendimle yaptığım pazarlığın sonuna geldiğime inanıyorum…

Bana kalırsa Amerikan Siyasi ve Askeri İşler Bürosu hala dünyaya miktarda iyilik yapabilir. Ne yazık ki hala Amerikan güvenlik yardımına büyük bir ihtiyaç var. Demokrasinin kendisini, demokratik rejimleri ve doğrudan insanlığı karşı karşıya kaldıkları çoklu askeri tehlikeye karşı savunmak için Amerikan silahlarına ve savunma işbirliğine ihtiyaç var. Fakat Amerika olarak aynı anda hem işgale karşı hem de işgalden yana olamayız. Hem özgürlükten yana hem de özgürlüğe karşı olamayız. Daha da önemlisi bariz şekilde daha kötü bir dünyaya katkıda bulunurken daha iyi bir dünya için çalışamayız.

Açık konuşayım: Hamas’ın İsrail’e saldırısı sadece bir canavarlık değil, canavarlıkların da canavarlığıydı! Ayrıca Hizbullah gibi İran bağlantılı grupların ya da bizzat İran’ın gerginlik yaratıcı olası politikalarının mevcut trajediden faydalanarak daha çok istismar edeceğine inanıyorum. Dahası İsrail’in verdiği tepkinin, bununla birlikte Amerika’nın hem bu tepkiye hem de işgalin statükosuna verdiği desteğin, hem İsrail hem de Filistin halkı için sadece daha fazla ve daha derin acılara yol açacağına ve ne yazık ki uzun vadede Amerika’nın çıkarlarına hizmet etmeyeceğine yürekten inanmaktayım. Biden Yönetimi’nin ve Kongre’nin büyük bir kısmının verdiği tepki, doğrulama yanlılığı (confirmation bias) ile yüklü, siyasi kolaylık, entelektüel iflas ve bürokratik atalet üzerine inşa edilmiş fevri bir tepkidir. Ne yazık ki bu son derece hayal kırıcı ve hiç de şaşırtıcı değil. On yıllardır aynı yaklaşımın uygulanması, yani barış için güvenliğin saplanmaya çalışılması sonuçta ne güvenliğe ne de barışa yol açtığını artık göstermiştir. Gerçek şu ki, bir tarafı körü körüne desteklemek uzun vadede her iki taraftaki insanların çıkarlarına zarar verecektir. Korkarım ki geçtiğimiz on yıllarda yaptığımız hataları hala tekrarlıyoruz. Ve ben artık bunun bir parçası olmayı reddediyorum.

Orta Doğu’daki durum söz konusu olduğunda cahil sayılmam. İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili tartışmaların içinde büyüdüm; yüksek lisans tezim İsrail’in terörle mücadelesi ve sivil haklar üzerineydi, tezimi araştırırken o zamandan beri hayatımın kahramanları arasında yer alan iki kişiyle tanıştım: Bunlardan biri Uri Avnery’dir, diğeri kişi ise burada ismini vermeyeceğim İsrailli bir Filistin savunucusudur. ABD Güvenlik Koordinatörü olarak görev yaptım, bizzat Ramallah’ta yaşadım, meşru Filistin Yönetimi için güvenlik sektörü yönetişim süreçlerini geliştirdim ve Israil Savunma Kuvvetleri ile irtibatlar kurdum. Çatışmanın her iki tarafıyla da derin kişisel bağlarım var. Beni iyi tanıyanlar fikirlerimin ne olduğunu ve bunların güçlü fikirler olduğunu gayet iyi bilirler. Bunların özünde yatan şey şudur: Bu dünyanın her yerinde bulunabilecek bir güzellik vardır. Ve bu güzellik(ler) hem korunmayı hem de gelişmeyi, serpilip büyümeyi hak eder… Filistinliler ve İsrailliler için en çok arzu ettiğim şey de tam da budur.

İster bir partide dans ederken teröristler tarafından öldürülmüş olsunlar, ister zeytinliklerinde çalışırken teröristler tarafından öldürülsünler, sivillerin öldürülmesi bu arzunun düşmanıdır. İster kibbutzlarından silah zoruyla alınmış olsunlar, ister köylerinden silah zoruyla alınmış olsunlar, çocukların kaçırılması bu arzunun düşmanıdır Toplu cezalandırma da bu arzunun düşmanıdır; ister bir evi, ister bin evi yıkmayı içersin; etnik temizlik de bu arzunun düşmanıdır; işgal de; apartheid da!

Bu tür çatışmalarda, üçüncü taraf olan bizler için seçmemiz gereken taraf savaşanlardan birinin tarafı değil, ortada kalan insanların, masum sivillerin ve gelecek nesillerin tarafı olduğuna inanıyorum. Savaşan tarafların daha iyi bir dünya inşa etmelerine yardımcı olmak bizim sorumluluğumuzdur. İnsan haklarını merkeze almak istiyorsak, ekonomik büyüme programları ya da diplomatik manevralarla insan haklarını bir kenara itmemeli ya da görmezden gelmemeliyiz. Tüm bunlar gerçekleştiğinde, kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, ağır insan hakları ihlallerinin adını koyabilmeli ve failleri sorumlu tutabilmeliyiz. Bunu yapmak eylemlerin failleri hasım olduklarında kolaydır, ancak zor olan bunları suçun tarafları birlikte hareket ettiğinde yapabilmektir.

Gazze’ye yardım malzemeleri, elektrik ve su sağlanması ve güvenli geçişin savunulması da dâhil olmak üzere, Biden Yönetimi’nin İsrail’in tepkisini yumuşatmak için sarf ettiği çabaların farkındayım ve bu çabalar beni her zaman yüreklendirmiştir. Fakat Amerikan Siyasi ve Askeri İşler Bürosu’ndaki görevim itibariyle sorumluluklarım silah transferi alanında özellikle yoğunlaşmakta.

İşte bu yüzden ABD Hükümeti’nden ve Bürom’dan istifa ettim. Çünkü güvenlik yardımı alanında daha iyi politikalar oluşturmayı şekillendirmek için çalışabilecekken ve zaten hali hazırda şimdiye kadar bu amaç doğrultusunda çalışmışken, çatışmanın bir tarafına daha fazla silah gönderilmesi gibi bir dizi politika kararını desteklemek amacıyla çalışamam mümkün değil.

Bu politikaların dar görüşlü, yıkıcı, adaletsiz ve resmi olarak kamuya açık biçimde benimsediğimiz tüm kalbimle desteklediğim değerlerle çelişkili ve uzlaşmaz olduğuna inanıyorum. Bu değerler kurallara, ilkelere dayalı bir düzen etrafında inşa edilmiş, hem eşitliği hem de hakkaniyetin gelişmesini amaçlayan ve tarihi herkes için özgürlük ve adalet vaadine yönlendiren bir dünyayı savunurken, Siyasi ve Askeri İşler Bürosu’ndaki görevime devam edemezdim.

Bitirirken, mevcut çatışmanın çok ötesindeki rekabetlerle ilgili olarak şu endişemi belirtmek isterim ki, değerlerimiz olarak algıladığımız şeylerle şekillenen bir dünya arzu ediyorsak, bunu ancak ve ancak stratejik zorunlulukları ahlaki zorunluluklarla koşullandırarak ve destekleyerek, ortaklarımızı ama her şeyden önce kendimizi bu değerlere bağlı tutarak görebileceğimizi düşünüyorum.

Bürokrasinin kendi oto kontrol mekanizmaları olduğunu, insan müdahalesinden etkilenmeden de işleyebileceğini ve öğrendiğim üzere fiziksel cesaretin ahlaki cesaretten daha kolay olduğunu belirterek sözlerime son vermek istiyorum. Gerçekten düşünceli, empati sahibi, cesur ve iyi çok sayıda kamu görevlisiyle çalışma ayrıcalığına sahip oldum ve bunların birçoğu Siyasi ve Askeri İşler Bürosu’nda, giriş seviyesinden en üst seviyeye kadar çeşitli kademelerde çalışan insanlar. Bu insanlar, daha iyi olmanın doğru olmaktan daha kolay olduğu bir alanda ulusun ve dünyamızın çıkarlarını bir adım öteye taşımaya devam ederken, tereddüt etmeden söyleyebilirim ki, bu insanlar tanıdığın en iyi insanlar. Başarılarının, güçlerinin ve cesaretlerinin devamını diliyorum. Ve diğer her şeyden daha fazla, hepimiz için barış diliyorum.

Josh Paul, 18 Ekim 2023.

Kaynak: https://www.linkedin.com/posts/josh-paul-655a25263_explaining-my-resignation-activity-7120512510645952512-APhR/

Çeviri: Hasan Ayer.

- Advertisment -