Ana SayfaHaberlerÇevirilerÇEVİRİ | Şi Cinping'in statüsündeki yükseliş Çin dış politikası için ne anlama...

ÇEVİRİ | Şi Cinping’in statüsündeki yükseliş Çin dış politikası için ne anlama geliyor?

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen ÇKP Genel Kurulu’nun onayladığı “tarihi karar”, Başkan Şi Cinping'in, önümüzdeki yıl yapılacak ÇKP Büyük Kongresi’nde daha önce benzeri görülmemiş biçimde üçüncü dönem için yeniden seçileceğini gösteriyor. Ian Johnson, Council on Foreign Relations’da (CFR) yayımlanan yazısında, bu dönemde ABD’yle eşit bir ekonomik güce kavuşacağı varsayılan Çin’in dış politikasının nasıl şekilleneceğini ele alıyor.

Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) bu yılki (geçtiğimiz günlerde tamamlanan) genel kurulu neden önemli?

Genel kurul, ÇKP’nin yıllık olarak düzenlediği geniş çaplı toplantılara verilen addır. Bu toplantılarda, bir sonraki yılın gündemi ve politikaları belirlenir. Ancak bu yılki genel kurul önceliklerden ayrı bir önem taşıyor, zira her beş yılda bir gerçekleşen parti kongresi gelecek yıl yapılacak. Çin devlet yetkilileri, kongrede Başkan Şi Cinping’in daha önce benzeri görülmemiş biçimde üçüncü dönem için yeniden seçileceğinden neredeyse eminler. (Geçtiğimiz on yıllar boyunca Çin’in üst düzey liderleri yalnızca iki dönem boyunca görevde kalmışlardı. Bu geleneğe göre Şi’nin görev süresi gelecek yıl doluyor.)

Genel kurul Şi’nin yükselişini nasıl etkiledi?

Bu yılki genel kurulda, Şi’nin bir dönem daha görevde kalmasını meşrulaştıran ve tarihi meselelere değinilen bir karar onaylandı. Devlete bağlı Şinhua haber ajansının yayımladığı bildiriye göre bu kararın gerekçesi, Çin’in “tarih boyunca dünyanın hiçbir yerinde bir yüzyıl içinde yaşanmamış ölçekte değişimlerle” karşı karşıya olması ve bu değişimin beraberinde getirdiği ihtiyaçlara cevap verebilecek güçlü bir lidere ihtiyaç duyulması olarak açıklanıyor. Ayrıca bildiride artık Şi’den resmen Komünist Çin tarihinin üçüncü döneminin kurucusu olarak bahsediliyor.

Bu dönemlerden ilki, ülkenin 1949’da kurulmasından 1976’da Mao’nun ölümüne kadar süren Mao Zedong dönemiydi. İkincisi ise kabaca 1978’den 2012’ye uzanacak şekilde Deng Şiaoping’in ve onun ardıllarının başını çektiği reform dönemiydi. Şimdi ise Çin’in çok daha güçlü olduğu, hatta bir süper güç halini aldığı yepyeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Genel kurul öncesinde devlet tarafından basına servis edilen bir mesaja göre, Marksizm, “her toplumsal çağın kendi ‘büyük adamlarına’ ihtiyaç duyduğuna ve böyle adamlar mevcut değilse onları bir şekilde yarattığına” hükmeder. İşte günümüzün o büyük adamı, Şi Cinping’in ta kendisi.

Genel kurulda ABD-Çin ilişkileri hakkında ne tür mesajlar verildi?

Bu durum, Şi’nin yakın gelecekte ülkenin lideri olarak konumunu sağlamlaştırmasıyla Çin’in uluslararası alanda kendine daha güvenli biçimde hareket edeceği anlamına geliyor. Burada asıl soru, Şi’nin yaşadığımız dönemde iz bırakmak için hangi adımları atmak istediğidir. Çünkü Şi zaten iktidara geldiğinden bu yana Çin dış politikasında çok çetin hamleler yapmıştı. Şi liderliğinde Çin, ekonomik alandaki etkisini dünyanın farklı bölgelerine yaymak için Bir Kuşak ve Bir Yol girişimini daha da geliştirdi. Ayrıca, Güney Çin Denizi’ndeki kumlukların ve resiflerin Çin toprağı olduğunu iddia ederek bunları birer ada haline getirdi ve bu sayede bölgedeki hâkimiyet alanını iyice genişletti.

Ancak Şi, Amerika Birleşik Devletleri de dâhil olmak üzere çeşitli yabancı ülkeleri etkileyecek olan iki hedef daha belirliyor. Bunlardan ilki, ÇKP’nin 2035 yılına kadar Çin’i müreffeh bir toplum haline getirme hedefi. Bu da Çin’in dünyanın en büyük ekonomisine ve kişi başı yaklaşık 25 bin dolarlık gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) sahip olması anlamına geliyor. Bu hedefin gerçekleşmesi, Amerika Birleşik Devletleri için çeşitli sonuçlar doğuracaktır: Böylece Çin, iş dünyasına daha geniş fırsatlar sunan bir ülke olduğu kadar Amerika’yla ekonomik olarak gerçek anlamda rekabet eden bir ülke halini alacak.

Bu hedeflerden ikincisi Çin’le Tayvan’ı yeniden birleştirmek olabilir, ancak bu yalnızca bir ihtimalden ibaret. Çin uzun zamandır Tayvan’ı kendi topraklarının vazgeçilmez bir parçası olarak görüyor. Her ne kadar Pekin, Tayvan’a karşı tam ölçekli bir işgal başlatmak için gereken araçlara sahip olmasa da, ekonomik alandaki gücü arttıkça Taipei’yi etkili bir biçimde tehdit etme kabiliyetine de erişmiş oldu. Şi, Çin’le Tayvan’ı birleştirme konusunda başarısız olsa bile, bu konuda ilerleme kaydetmek veya en azından bunu gerçekleştirebilecek güçte bir orduya sahip olmak için gereken adımları atmak isteyecektir. Pekin’in Tayvan üzerindeki gitgide artan baskısı, ABD’nin ve diğer ülkelerin adaya olan desteğini artırmasına sebep olabilir, bu da Çin ile aralarındaki gerilimi artıracaktır.

Parti kongresinden önce neler yaşanması bekleniyor?

Tıpkı ABD’de bütün gözlerin gelecek yıl yapılacak olan ara seçimlere çevrildiği gibi Çin’in siyasi takvimi de parti kongresine odaklanmış durumda. Bu nedenle Pekin, Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşlarının Şi’nin ve Çin tarihinde girilen bu yeni çağın önemini anlamalarını sağlamak için geniş çaplı bir propaganda kampanyası başlatacaktır.

Çeviren: Deniz Karakullukcu

Makalenin orijinali:

https://www.cfr.org/in-brief/what-xi-jinpings-elevated-status-signals-chinese-foreign-policy

- Advertisment -