CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı başkanlığındaki bir heyet, çeşitli temaslarda bulunmak üzere 5 Eylül’de Erbil’e gitti.
Heyette Salıcı’nın yanı sıra, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dış Politika Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Parti Meclisi Üyesi Nevaf Bilek, Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken ile Enver Ömür Polat yer alıyor.
Heyet ilk olarak 5 Eylül’de Başkan Mesud Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani ile ayrı ayrı görüştü.
Görüşmelerin ardından gazetecilere açıklamada bulunan heyet başkanı Oğuz Kaan Salıcı, “Çok sıcak karşılandık. Bu kadar sıcak karşılanmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Bu bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilk ziyaretimiz ama emin olun ki son ziyaretimiz olmayacak” dedi.
Heyet dün de (6 Eylül) Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Goran Hareketi temsilcileri ve Ezidi inanç önderleri ile görüştükten sonra Kerkük’e geçip Irak Türkmen Cephesi’ni ziyaret etti.
Ziyarete ilişkin olarak CHP’den yapılan açıklamada partinin Ortadoğu barışı ile Türkiye’nin bölgesel hak ve menfaatlerini önceleyen bir siyaset anlayışını benimsediğinin altı çizilerek şu ifadelere yer verildi:
“Kuzey Irak’ta yapılacak görüşmelerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin bölge barışına katkı sunmak için Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kurulmasının önemine değinilecektir. Cumhuriyet Halk Partisi, komşularla diyalog kanallarımızın açık tutulmasının önemine inanarak, Ortadoğu’da suların durulması için Ana Muhalefet Partisi olarak büyük bir hassasiyet ve sorumlulukla üzerine düşen her türlü yapıcı katkıyı sunmaya devam edecektir.”
Peki bu ziyaret Türkiye siyaseti açısından geleceğe dair neler söylüyor? Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya ile Rawest Araştırma Müdürü Roj Girasun Serbestiyet’e değerlendirdi.
Roj Girasun: Bu ziyaret CHP için de Kürdistan yönetimi için de bir fırsat
“CHP’nin bölgedeki varlığını siyaseten anlamlı ve kalıcı hale getirecek olan şey, tek başına yeniden örgütlenme ve sahada bulunmak olmayacaktır. Bunu tamamlayacak olan şey hatta bu varlığı kalıcı hale getirecek olan şey, cesur söylemlerdir.
“İçinde bulunduğumuz koşullarda, Kürtlerin yaşadığı temel hak ve özgürlükler konusundaki sorunlardan, bunlara yönelik çözüm önerilerinden söz etmeden bölgede var olmak, oy almak için yeterli olmayabilir.
“Kürt meselesine yalnızca oy endeksli bakmak da iktidar alternatifi olmak isteyen bir parti için yetersiz. Çünkü Kürt meselesi aynı zamanda Türkiye’nin komşuları ile ilişkilerinin de en önemli belirleyicilerinden biri.
“Kürt meselesi konusunda son dönemlerde yurtiçinde Doğu Masası kurarak görünür hale gelen, birçok siyasal aktörle temas kurmayı başaran CHP şimdi bu mesajı dış Kürtlere de taşıma çabasında görünüyor.
“Özellikle çözüm sürecini şeytanlaştıran söylemlerin muhalefet cephesindeki sembolü olan Barzani’nin Erdoğan ile Diyarbakır ziyaretine atfen yapılan “Megri Megri” iğnelemelerini de rafa kaldırmasını sağlayacaktır bu ziyaret.
“Bu aynı zamanda CHP’nin Kürt meselesi konusunda içeride atacağı adımların da daha güven verici olmasının önünü açacaktır.
“Yine bu ziyaret CHP’nin, Kürt meselesinin Türkiye’yi içeren ama aşan bölgesel bir sorun olduğunu kavradığının ve bölgesel dış politikada proaktif bir tutuma geçtiğinin göstergesi olabilir.
“Bu ziyaret Rojava ile ilgili de CHP’nin daha cesur bir söylem oluşturabileceği hissiyatını güçlendirecektir.
“Ziyaret Kürdistan yönetimi için de Türkiye ile ilişkilerinin “Erdoğan – Barzani dostluğu” ya da “gerilimi” üzerinden değil daha kurumsal ilişkiler üzerinden yürüyebileceğini göstermesi açısından önemli bir fırsat.”
DTO Başkanı Mehmet Kaya: “Ziyaret yetmez, politikanın değiştiği de görülmeli”
“Doğrusu bana göre her ne kadar gecikmiş olsa bile önemli bir ziyaret olarak değerlendiriyorum bu ziyareti.
“Tabii son dönemlerde anketlerde CHP’nin oy oranının yükselip AK Parti’nin oy oranlarının düşüşe geçmesinin CHP’nin kendini iktidara yakın hissetmesine sebep olan bir süreç olduğunu düşünüyorum.
“Çünkü CHP bugüne kadar sürekli bazı konularda açıklamalar yapıyordu. Gerek Kürt sorununun çözümü ile ilgili net açıklamaları vardı, gerek de ekonominin yeniden düzelmesi ile ilgili de açıklamaları vardı. Ama belki de iktidara yakın olmadığından dolayı bunu nasıl yapacağı, hangi yöntemle yapacağı ile ilgili somut açıklamalar, somut adımlar atmıyordu. Bundan çekiniyordu. Özellikle Kürt sorunu gibi ‘sıkıntılı’ konularda.
“Şimdi bugün, yerel seçimlerde Kürtlerle yaptığı ittifak sonucunda bu destek sayesinde birçok ilde belediyeleri almayı başardı CHP. Şimdi artık yalnızca bu ittifakı oluşturmanın tek başına yeterli olmadığı, Kürt sorununda çözüm ile ilgili bazı somut adımları atmasının zorunlu olduğunu görüyor. Bu adımlar çözüme yönelik adımlar olmak zorunda. Sadece Türkiye’de Kürt sorununun çözümünün de, Türkiye’deki Kürtlerle ilgili demokratikleşme adımlarının da tek başına yeterli olmadığının farkında CHP. Bununla ilgili üretilecek politikanın tek başına bir karşılığı yok.
“Sizin, Kürtlere Türkiye’de demokrasi ve özgürlük vaat ederken, gerek Irak’taki Kürtlerin bağımsızlık mücadelesine veya özerklik mücadelesine gerek Suriye’deki Kürtlerin mücadelelerine sessiz kalarak veya Irak veya Suriye’nin merkezi hükümetlerinin aldığı kararların yanında durarak Türkiye’deki Kürt oylarını alma şansınız yok. CHP bunun da farkına vardı. Bir şekilde geliştireceği Kürt politikasının aynı zamanda Ortadoğu’daki Kürtlerle ilgili bir boyutunun olduğunu da gördü. Ben bu ziyareti tam olarak bu çerçevede görüyorum. Tabii sonuca varır mı, varmaz mı, bundan bağımsız konuşuyorum.
“Heyetin yaptığı açıklamaları okudum. Açıklamalarında bu ziyaretin ilk olduğunu ama son olmayacağını söyleyerek bu görüşmelerin devam edeceğini belirtiyorlar. Bu gerçekten önemli.
“CHP’nin bugüne kadar izlediği politikalara baktığımızda eğer Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkinin bir sürekliliği olacaksa bu konu CHP içinde tartışılacağı kadar Kürtler arasında da olumlu bir bakış açısıyla tartışılacak.
“Sonuçta Kürtler çözümün yöntemi ile ilgili genel anlamda biraz evvel izah ettiğim Suriye ve Irak’taki Kürtlerin partilerinin görüşünü de önemsiyor.
“AK Parti’nin Kürtlerle kopuşunu hızlandıran iki olaya bakalım: Biri Kobane Süreci. Suriye’deki Kürtlere yönelik DAEŞ’in yaptığı operasyona AK Parti’nin uzun süre sessiz kalması, ki en büyük kırılma orada yaşandı, diğer bir olay ise AK Parti’nin Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumuna yönelik dünyadaki belki de en sert tavrı alması oldu. Bu iki olay, AK Parti’nin Kürtlerle bağının hızla kopmasına ve Kürt bölgesi dediğimiz Kürt illerinde neredeyse üçüncü parti durumuna düşmesine sebep oldu.
“Bunlara baktığımız zaman bence şu aşamada CHP bu adımla bu işin farkında olduğunu ve bununla ilgili adımlar atacağı mesajını vermiş oldu.
“Tek başına yeterli mi? Evet yeterli değil. Bunu kendi içinde tartıştıracak. Çünkü Kürt meselesi sadece 3 diplomatın gidip görüşüp gelip yorumlayacağı ya da kararlar alacağı bir durum değil. CHP’nin bunu içselleştirmesi, detaylı bir şekilde tartıştırması gerekecek. Bunu içselleştirmediği sürece ikinci bir ziyaret aralığı oldukça uzun olacaktır ve bu da yapılan ziyareti boşa çıkartacaktır.
“Kısaca CHP; Doğu Masası kurduktan sonra dönem dönem bölgeye ziyaretlerde bulunmasına rağmen geri dönünce aynı politikaları devam ettirmesinin Kürt oylarını almasını sağlamadığını nasıl gördüyse, aynı şekilde Irak’a da yılda bir iki kez gidip bu tür ilişkiler kurmanın hem Kürtlerle ilişkisinin gelişmesine bir faydası olmayacağını hem de iktidar hesapları yapan bir partiye Kürt oylarını taşımayacağını görmesi gerektiğini düşünüyorum.”