28 Şubat davası kapsamında hüküm giyen 14 eski generalin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı tedbir başvurusuna olumsuz yanıt geldi.
Bireysel başvuruların ön değerlendirmesini yapan iki üyeli komisyon “yaşamlarına yönelik ciddi tehlike yok” gerekçesiyle talebin reddine karar verdi. Komisyon, ikisi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan İrfan Fidan ve Recai Akyel’den oluşuyor.
Komisyon kararı sonrasında 28 Şubat hükümlülerinin tahliyesi için iki yol kaldı. Adli Tıp Kurumu’ndan avukatların beklediği yönde bir rapor çıkması ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın infaz erteleme kararı vermesi veya Cumhurbaşkanı’nın af yetkisini kullanması.
Hükümlü avukatları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sağlık gerekçesiyle infazın ertelenmesi için dilekçe verdi. İnfaz savcılığı, 28 Şubat davasına ilişkin Adli Tıp sürecini başlattı.
Cumhurbaşkanı’nın 28 Şubat hükümlülerini affı kamuoyunda bir süredir tartışma konusu. Yaşları seksenin üzerinde ve sağlık problemleri olan hükümlülerin cezaevine gönderilmemesi yönünde talepler var.
“Vatandaşlarımız 15 Temmuz’da nasıl darbeye direndiyse, bu af iddialarına da direnmelidir”
Af tartışmasına ilişkin çarpıcı bir ifade, dün (26 Ağustos) Akit gazetesinin manşetinde yer aldı.
İnsan Hakları Savunucuları Derneği Genel Başkanı Ali Akbaş’ın “Darbeciyi affedeni millet affetmez” sözlerini manşete çeken gazetenin tutumunun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik üstü kapalı bir uyarı olduğunu öne süren yorumlar yapıldı.
Af tartışmasında hedefin Erdoğan’ı kendi seçmeninden uzaklaştırmak olduğunu öne süren Akbaş, 28 Şubat hükümlülerinin idam edilmedikleri için şükretmeleri gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“İsterse 100 yaşında olsun, bunlar hak ettiği cezayı hukuk çerçevesinde sonuna kadar çekmelidir. Bu tahliye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı töhmet altında bırakır. İktidarı boyunca darbeciyle, statükocuyla, din-iman-millet düşmanlarıyla çarpışan Tayyip Erdoğan’ı ‘darbeciyi affetti’ denilerek milletin gözünden düşürmek istiyorlar. Cumhurbaşkanımız bu milletin göz bebeğidir. Darbeciyi affedeni ise millet affetmez. Müslümanların iktidar sürecini azaltmaya çalışan bu şer odaklarının tezgahlarına gelinmemelidir.”
Akit’in manşet haberine demeç veren Av. Hamza Uçar, sağlık gerekçesiyle af için ciddi dayanaklar olması gerektiğini hatırlatarak, “Darbecilikten hüküm giyenlerin cezaevine girişine ilişkin görüntülerle net bir şekilde söyleyebiliriz ki bu beyefendiler sapasağlam. Bir hukukçu olarak af yetkisinin 28 Şubatçılar için mümkün olmadığını düşünüyorum. Vatandaşlarımız 15 Temmuz’da nasıl darbeye direndiyse, bu af iddialarına da direnmelidir” dedi.
“İşlenmemiş bir suçun affı olmaz”
Cumhuriyet’in 28 Şubat’a af tartışmasına ilişkin haberine demeç veren, ulusalcı görüşleriyle bilinen isimler arasındaki genel görüş ise; 28 Şubat hükümlülerine yönelik çıkacak bir afla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne siyasi puan aldırılmaya çalışıldığı yönünde.
Ortada işlenmiş bir suç olmadığını söyleyen Av. Celal Ülgen, “Af işlenmiş suça karşı işleme konur, işlenmemiş bir suçun affı olmaz. Benim tanıdığım komutanlar kesinlikle bu affı istemezler. Affetmesinler, özür dilesinler” diye konuştu.
Balyoz davası sanıklarından Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Cumhurbaşkanı tarafından affın gündeme getirilmesinin siyasi bir hamle olduğunu öne sürerek “Belli ki bir algıya çalışı(lı)yor. Bu çok aşağılayıcı bir şey. Affedilen insanların affedilmeyi ya da edilmemeyi kabul haklarının olması lazım ama 104. madde bu hakkı onlara vermiyor. Bence çirkin bir oyun oynanıyor. Bunların vicdanla, merhametle falan alakası yok” dedi.
İlk çağrıyı Nagehan Alçı yapmıştı
Af tartışmaları Habertürk yazarı Nagehan Alçı’nın 19 Ağustos tarihli “28 Şubat generallerinin hapse atılmasını doğru bulmuyorum” başlıklı yazısıyla başladı.
Alçı yazısında ileri yaşlardaki ve sağlık problemleri yaşayan kişilerin cezaevine gönderilmesinin Türkiye’ye bir fayda sağlamayacağını söyleyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şu çağrıda bulundu:
“80 yaşını geçmiş ve hepsi de büyük sağlık problemleriyle uğraşan 14 ismi yetkinizi kullanarak affediniz. Bu hapis kararlarını başka bir şekle çevirmek sizin elinizde… Anayasanın 104. Maddesi size ‘Sürekli hastalık, sakatlık ve yaşlılık’ durumunda af yetkisi tanıyor.
“Bu insanların evlerinden alınıp yeniden hapse götürülmelerinin ve orada ölüme terk edilmelerinin ülkemize faydası olmayacak.
“Şayet af yetkinizi kullanırsanız bu, Türkiye’de her geçen gün artmakta olan nefret ortamına karşı da panzehir olacak, vicdanlı ve merhametli bir duruş olarak tarihe geçecek.”
Perinçek: “28 Şubat’ı sürdüren Tayyip Erdoğan hükümeti”
Alçı’nın yazısının yayımlandığı gün Habertürk TV’de “Nedir ne değildir” programına katılan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, stüdyoda bulunan Alçı’ya destek vererek 28 Şubat hükümlülerinin Cumhurbaşkanı tarafından affını savundu.
Perinçek, programda 28 Şubat konusu tartışılırken, “28 Şubat FETÖ’ye karşıydı ve bugün 28 Şubat’ı sürdüren de Tayyip Erdoğan hükümeti. Aynı 28 Şubat’ta olduğu gibi FETÖ’cüleri hapse attı” dedi. Perinçek, programın moderatörü Mehmet Akif Ersoy’un “Bin yıl sürecek meselesini sürdüren Erdoğan hükümeti mi şu anda” sorusu üzerine, “Erdoğan hükümeti FETÖ’yü içeri atarak 28 Şubat’ı sürdürüyor” dedi.
“28 Şubat’a en ağır ceza Erdoğan tarafından affedilmeleri olacak”
Alçı’ya benzer bir görüşü, 23 Ağustos tarihli “Hesap görülmüştür” başlıklı yazısıyla Sabah yazarı Şebnem Bursalı seslendirdi. 28 Şubat sürecindeki insan hakları ihlalleri ve anti-demokratik uygulamaları hatırlatan Bursalı yazısının sonunda 28 Şubat darbe teşebbüsü hükümlülerine en anlamlı cezanın 28 Şubat’ın mağduru olmuş Erdoğan tarafından affedilmeleri olacağını vurgulayarak şöyle yazdı:
“Ben en ağır cezanın asıl şimdi verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yıllar önce millet vicdanında en ağır cezayı alanlara, yargı da cezalarını verdi. 90 yaşına merdiven dayamış bu cuntacıların hapiste ölmelerini beklemek yerine, devlet merhametini, şahsının yüksek merhametiyle temsil eden Başkan Erdoğan’ın af yetkisini kullanması en büyük ceza olacaktır. Yalanla dolanla hapse attırdıkları, milletvekili bile seçtirmedikleri Erdoğan tarafından affedilmek asıl onların ömür boyu vicdanlarına hapsedilmeleri olacaktır…”