Selahattin Demirtaş söyleşide, 2013-2015 yılları arasındaki “çözüm sürecine” dair “gizli, tartışmalı, spekülatif hiçbir vaat” olmadığını savundu.
7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) koalisyon teklifi yapıldığı iddialarının doğru olduğunu söyleyen Demirtaş ancak bunların ilk defa basına yansımadığını söyledi.
Demirtaş, “demokrasi ittifakı” önerisi konusunda ise “Sürecin giderek bu noktaya evrildiğini düşünüyorum” diye konuştu.
HDP ile İYİ Parti arasında “demokratik teamüller çerçevesinde eleştirel bir diyalog ve ilişki kurulmasını” öneren Demirtaş, “İYİ Partili bazı siyasetçilerin faşizan söylemlerinin diyalog ve çözüm zeminini tahrip ettiğini” söyledi.
HDP’nin eski lideri, parti kapatma tartışmalarıyla ilgili olaraksa “Herkes şundan emin olsun ki kapanan HDP olmaz” dedi.
HDP, 7 Haziran seçimleri sonrası AKP’ye koalisyon önerdi mi?
HDP’nin eski milletvekili ve sözcüsü Osman Baydemir, geçtiğimiz aylarda İngiltere’de, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında AKP’ye yaptıkları önerilere dair ayrıntılı açıklamalarda bulundu.
Baydemir, süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi için eski milletvekili Celal Doğan’ı görevlendirdiklerini ve bu görüşmede Erdoğan’a “çözüm sürecinin devam etmesi kaydıyla” üç teklif götürüldüğünü söyledi:
“CHP ile koalisyona destek, azınlık hükümetine destek ve AKP ile koalisyon yapmak.”
Demirtaş, Baydemir’in bu açıklamalarının doğru olup olmadığı ve Erdoğan’ın yanıtının ne olduğuna dair sorumuza şu yanıtı verdi:
“Osman Bey’in belirttiği noktalar doğru. Ancak bunlar, ilk defa basına yansımıyor. O tarihte de bunları açıklamıştık zaten. Erdoğan’ın ne cevap verdiğiyse yaşananlardan anlaşılıyor olsa gerek. Tüm çözüm ve diyalog seçeneklerini reddederek gerilimi ve çatışmayı seçti.”
‘Benim bildiğim gizli, tartışmalı, spekülatif hiçbir vaat yok’
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, geçtiğimiz günlerde iktidara seslenerek, “Çözüm sürecinde bize vaat ettiklerinizi yeri ve zamanı geldiğinde mutlaka açıklayacağız. Bize vaat edilenleri açıklamazsak namerdiz” dedi.
Demirtaş, kamuoyunun iddia edilen vaatlerle ilgili ne kadar bilgiye sahip olduğu ve kendisinin de bir gün bu “vaatlerle” ilgili konuşup konuşmayacağına dair sorumuzu cevaplarken bunların var olmadığını söyledi.
“Benim bildiğim gizli, tartışmalı, spekülatif hiçbir vaat yoktur. Vaat edilen ve edilmeyen her şey kamuoyunun bilgisi dahilindedir” diyen Demirtaş şunları ekledi:
“Asıl sorun, AKP’nin kamuoyuna açık vaatte bulunmaması ve adım atmamış olmasıdır. Çözüm süreci ne suça ne de suçlamaya konu olmayacak kadar ciddi, ahlaki ve meşrudur. Sayın Eş Başkanımız da eminim ki gizli bir şantaj unsurundan söz etmiyor. AKP’nin çözüm sürecini sahiplenmeyen, kriminal hale getiren tutumunu eleştiriyor ve bunu teşhir etmekten söz ediyor. Ama gerçekten kast ettiği şeyi, elbette kendisi izah edecektir.”
Demirtaş, sürecin tümüyle yasal zeminde gerçekleştiğini de savundu:
“Çözüm süreci tümüyle yasal ve ahlaki zeminde ilerlemiştir. Yöntemi eleştirilebilir ancak meşruiyeti, yasallığı ve ahlakiliği tartışma konusu bile yapılamaz. Çünkü biz, tümüyle iyi niyetle yaklaştık. Ölümleri durdurduk ve sorunun çözümünü çatışma zemini dışına taşımaya gayret ettik.”
‘İç dinamikler’ açıklaması ne anlama geliyor?
Demirtaş, geçtiğimiz günlerde bir yazısında, “Türkiye, barışı iç dinamikleriyle sağlayabilecek yeterliliktedir” ifadesini kullandı.
Kamuoyunda “Oslo süreci” olarak anılan süreçte bazı yabancı aktörlerin de olduğu düşünülüyor.
“Çözüm sürecinin” ise tamamen yerel aktörler üzerinden ilerlediği yorumu yapılıyor.
“Yani gelecekteki olası bir çözüm arayışının bu ikincisi gibi ‘yerli’ olması gerektiğini mi söylüyorsunuz?” sorumuza Demirtaş, “Benim görüşüm bu şekilde. Türkiye’nin tüm sorunlarını, kendi iç dinamiklerine yaslanarak çözebileceğini düşünüyorum. Doğrusunun da bu olduğuna inanıyorum” cevabını verdi.
Yeni parti iddiaları: ‘Gündemimde değil’
Son dönemde medyada, yeni bir Kürt partisi kurulabileceğine dair iddialar ortaya atılıyor.
Bu konuda da eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in bazı açıklamaları, yeni parti sinyali verdiği yönünde yorumlanıyor.
Demirtaş, bu konuyla ilgili, “Parti kurmak usul ve esasları yasalarda belirtilmiştir. İsteyen herkes, bu çerçevede dilekçesini hazırlayıp partisini kurabilir. Biz HDP’liyiz ve HDP’yi büyütmeye gayret ediyoruz. Diğer tartışmalar benim gündemimde değil” diye konuştu.
Demirtaş, geçtiğimiz günlerde Gara’da yaşananlar ardından hazırladığı bir yazısında barış yanlılarını aktif tutum almaya çağırmıştı.
Demirtaş, bununla tam olarak de demek istediğini şöyle yorumladı:
“Barış yanlıları, barış istediklerine dair niyet beyanının ötesine geçmeli ve somut çözüm programlarıyla, net çağrılarla seslerini yükselterek barış için kamuoyu oluşturmalı, şiddetin son bulması için herkese demokratik bir basınç uygulamalıdır. Yoksa, ‘barış barış’ demekle maalesef ki barış gelmiyor. Silahların susması için tüm muhalefet ve demokrasi güçleri ortak bir çözüm deklarasyonu hazırlayabilir ve buna dayanarak da çağrılar ve hatta bazı görüşmeler bile yapılabilir.”
Tutuklu siyasetçi, yaz aylarında bir ittifak modeli önerisini kamuoyu ile paylaşmıştı.
Burada, güçlendirilmiş parlamenter sistemin temel ilke olması gerektiğini söyledi.
Burada ifade ettiği ilkelerin büyük bir bölümü çeşitli sağ muhalefet partileri tarafından da savunuluyor olsa da, Cumhur İttifakı’nın muhalefeti sık sık HDP’ye yaklaşım üzerinden eleştirdiği, bu partilerin de HDP ile aralarına mesafe koymaya devam ettiği bir ortamda, bu partiler ve HDP’nin bu tür ortak noktalar üzerinden buluşmalarının zor olduğu yorumları yapılıyor.
Bu şartlarda bu buluşmanın ne kadar mümkün olduğuna dair sorumuza Demirtaş, “Ortak nokta, demokrasinin ilkeleridir. Buluşma da ancak bu ilkelerde olabilir. Gördüğüm kadarıyla HDP zaten bundan kaçmıyor. Hatta demokrasi ittifakını en çok HDP öneriyor. Tüm partiler ortak ilkeleri belirlerse bunun etrafında birleşebilirler. Sürecin, giderek bu noktaya evrildiğini düşünüyorum” cevabını verdi.
Akşener’in açıklamaları ve HDP-İYİ Parti ilişkileri
Demirtaş, geçtiğimiz haftalarda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’le ilgili bir “kahvaltı” açıklaması yapmıştı.
Akşener ise buna karşı, “Güneydoğu’nun bir özelliği şudur. Kanlın olsa kan davalı birisi olsa kapısı çalındığı zaman o kapıdan içeri alınır” cevabını verdi.
Akşener aynı günlerdeki bir açıklamasında, “Selahattin Demirtaş’ın terörle iç içe olduğu bir gerçek. Bunu kendisi de reddetmiyor zaten” dedi.
Bu açıklamayı sorduğumuz Demirtaş, Akşener’e cevap vermeyeceğini söyledi:
“Sayın Akşener’e doğrudan cevap vermem yakışık almaz. Her ne kadar haksız yere hapisteysem ve kendisi iktidarın diliyle konuşup beni suçlamış olsa da hapisten kendisine cevap vermeyeceğim. Sadece, tüm muhalefete şunu hatırlatmak isterim; yargının, adalet kurumunun tümden çöktüğünü haklı olarak sürekli vurguluyorlar. Peki, çökmüş olan bu yargı sıra bize gelince mi, ‘bağımsız Türk yargısı’ oluveriyor? Yargının en çok bize adaletsizlik yaptığını görmüyorlar mı ki, bu adaletsizliklere onay verecek bir dil kullanıyorlar?
“Bugüne kadar hakkımda kesinleşmiş iki mahkeme kararı var: Anayasa Mahkemesi kararı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı. Her iki karara göre de bana yönelik ağır hak ihlalleri yapılmıştır. Bu kararları görmeyip iktidarın diline teslim olmak, iktidara muhalif pozisyonda olmakla da demokrat olmakla da bağdaşmaz.”
Peki Demirtaş’a göre HDP ve İYİ Parti arasında nasıl bir ilişki olmalı.
Demirtaş sözlerine “HDP ve İYİ Parti, birbirlerinin görüşlerini ve siyasetini kabul etmek zorunda değildirler” diye başlıyor ve ekliyor:
“Demokratik teamüller çerçevesinde eleştirel bir diyalog ve ilişki kurulması gerektiğine inanıyorum. Fakat İYİ Partili bazı ırkçı siyasetçilerin faşizan söylemleri, her türlü diyalog ve çözüm zeminini maalesef tahrip ediyor. HDP’ye hakaret etmek, ayar vermeye kalkmak başka bir partinin temsilcilerinin haddi değildir, buna güçleri de yetmez. İsim vermeye gerek görmüyorum ama belli birkaç kişinin bana ve partimize karşı kullandıkları dilin Cumhur İttifakı’nın ötekileştirici, zehirli dilinden farkı yok.”
‘Kapanan HDP olmaz’
Demirtaş, Akşener ile yaptığı kahvaltı açıklamasının benzerini, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan dahil diğer liderlerle de yapıp yapmayacağına dair ise şöyle konuştu:
“Fikirlerimi paylaşmak, ülkenin sorunlarının çözümüne dair düşüncelerimi sunmak ve onları da dinlemek için tüm siyasi liderlerle ön koşulsuz görüşürüm elbette. Ben siyasette diyalogdan ve konuşmadan yanayım. Konuşmak eşittir ittifak değildir. Önce birbirini dinlemek, anlamak rakip olunacaksa da mücadele edilecekse de iyice anladıktan sonra bunları yapmak daha doğrudur.
“Türkiye’de, siyasetçilerin görüşmesi olağan üstü bir şeymiş gibi kabul ediliyor. Buna yol açan da maalesef ki Erdoğan’ın üsttenci tavrıdır. ABD Başkanı ile Kuzey Kore Devlet Başkanı bile görüşüyor ama Türkiye’de siyasi liderlerin görüşmesi mucize gibi karşılanıyor. Oysa bu yanlış algıyı kırmak ve diyaloğu normalleştirmek gerekir.”
Demirtaş, son olarak, HDP’nin kapatılmasına dair tartışmalarla ilgili ise “Son derece yanlış ve faydasız olarak görüyorum” yorumunu yaptı ve “Oy artırmak ya da seçim kazanmak amacıyla bir partinin bir başka partiyi kapattırmaya çalışması acizliktir, utançtır. İsteyen deneyebilir ama herkes şundan emin olsun ki kapanan HDP olmaz. Biz yine de bunun olmasını istemiyoruz. Umarım parti kapatma tartışmaları bir daha gündeme gelmemek üzere kapanır. Çünkü bu tartışmanın kendisi bile toplumsal dokuya büyük bir zarar veriyor” diye konuştu.