Ana SayfaHaberler“Bir tane CİMER başvurusuyla çeteyi çökerttik. Gizli takip yaptık. Kimsenin gözünün yaşına...

“Bir tane CİMER başvurusuyla çeteyi çökerttik. Gizli takip yaptık. Kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz”

Yenidoğan Çetesi skandalı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü olduğu döneme denk geldiği için eleştirilen Sağlık Bakanı Memişoğlu: “Gizli takibi yapmasaydık bu delilleri elde etme şansımız yoktu. 1 tane CİMER başvurusuyla çeteyi çökerttik. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz, bakmayacağız.” Memişoğlu ve Adalet Bakanı Tunç, Dolmabahçe’de Erdoğan’la buluştu, skandalla ilgili bilgi verdi.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, canlı yayında “yenidoğan çetesi” hakkında açıklama yaptı.

Memişoğlu, şunları söyledi:

“Bir tane CİMER başvurusuyla çeteyi çökerttik. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz, bakmayacağız. 10 hastaneyi kapattık bugün. Eğer biz yakalarsak böyle canileri, içimizdeki çürük elmaları ayırmaya gücümüz yeter, bunu herkes gördü. Bu, devletimizin gücünü gösterir. Bu çeteyi İçişleri, Adalet, Sağlık Bakanlığı’nın mükemmel bir şekilde çalışmasıyla… Gerçekten inanılmaz bir başarı. Bu 6 ay evvel yapılmış bir operasyon. Artık adli ve idari süreci olan bir soruşturma. Bunun sonucunda da bu insanlar her türlü cezayı çekecek, göreceksiniz.

“44 kişinin tutuklandığı 5 buçuk ay önce gündem olmalıydı”

“Bugün neden gündeme geldi? X’teki video neticesinde gündem geldi. Biz zaten bu insanları tutuklamıştık ama gündem olmadı. Esasında o zaman gündem olması gerekiyordu. Bunun neden o zaman gündem olmadığını biz de anlamadık. 5 buçuk ay önce gündem olmalıydı. Bununla ilgili haberler, 44 kişinin tutuklandığı 5 buçuk ay önceki haberlerde, her yerde var. Savcıyı tehdit eden kişinin videosu şu anda gündemimizde esas. Ben neye üzülüyorum biliyor musunuz? Bu bebeklerin öldüğü değil, covid’de sabahlara kadar çalışan benim sağlık çalışanımın hakkını yedi bu caniler. O yüzden gizlice yaptık bu işi. Sağlık çalışanları morallerini bozmasınlar. Çürük elmaları yakalarız. Bunlar, bizim sağlık çalışanlarımızı temsil etmiyorlar.

“Hastaneleri kapatma kararı almıştık”

“Biz kendi yazımızla bunu polise bildirdik. Yenidoğanları denetlemeye çıkardık hemen hocalarımızı. Bir komisyonla bunu başlattık. 

“28 Eylül’de teftiş raporu çıktı. Bu rapor şöyledir, yazılır. Raportörlerimiz denetlerler. Zaten bu olay çıktığı zaman bunların kapatılmasına karar verilmişti. Rapor bitti, kapatma aşamasına geldik, o video çıkınca da kamuoyunda gündem oldu. Biz zaten hastaneleri kapatma kararı almıştık.

“Geçmişe dönük her türlü soruşturma yürütüldü. CİMER’den şikayette bulunurlarsa biz buna da bakarız.”

Erdoğan’dan Dolmabahçe’de Yenidoğan krizi zirvesi

Memişoğlu, Cumhurbaşkanlığı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesiyle ilgili de şunları söyledi:

“Sayın cumhurbaşkanımız şunu söyledi, ‘Ben sonuna kadar arkanızdayım, benim insanlarımın en küçük şeyine zarar veren her kimse gereğini yapın’ dedi. Biz, kötülerle mücadele eden iyileriz. Ne gerekiyorsa yapın dedi Sayın Cumhurbaşkanımız iki bakana da.”

Görüşmeyi İletişim Bakanı Fahrettin Altun, X hesabından duyurdu.

Fahrettin Altun: Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün İstanbul Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nu kabul etti. Görüşmede Sayın Cumhurbaşkanımız son günlerde kamuoyunun gündeminde olan ve kendisinin de yakından takip ettiği konularla ilgili Bakanlarımızdan detaylı bilgi aldı.

Yenidoğan Çetesi’nin aktif olduğu 19 hastaneden dokuzu kapatıldı

Bebek hastaların durumlarını olduğundan daha ağır göstererek, hastanede olması gerekenden daha uzun süre yatmalarına neden olarak SGK’dan yüksek ücret tahsil eden ve bebeklerin ölümüne neden olan, Dr. Fırat Sarı’nın elebaşı olduğu ve sağlık çalışanı örgüt üyeleri olan “Yenidoğan Çetesi” hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti

Bebek ölümleriyle ilgili adı geçen 19 hastaneden dokuzunun ruhsatı iptal edildi.

“Fırat Sarı, ambulansta kaybedebiliriz dedi, sapasağlam bebeğimin canına kıydılar”

Kapatılan Reyap İstanbul Hastanesi’nde bebeğini kaybeden Cemil Imrak şunları söyledi:

“İlk bir ya da ikinci günde durumu iyi dediler. Üçüncü günde hastaneye geldik, ‘Her şeye hazırlıklı olun’ dedi. ‘Bebeği kaybedebiliriz, hayatta da tutabiliriz, daha önce böyle bir iki bebek kurtardık. Kurtarma şansımız var’ dedi. ‘Biz kalpten anlamıyoruz kalp doktoru getireceğiz’ diyerek 5 bin TL para istediler. Parayı da elden istediler, verdik. Üçüncü gün doktor gelip bakmış, geldi mi gelmedi mi onu da bilmiyorum. Fırat Sarı bana kalp durumunun iyi olduğunu, damarlarının tıkalı olduğunu söyledi. Ben ne gerekiyorsa yapın, gerekirse bebeğimi alıp başka hastaneye götüreyim dedim. ‘Sen götürürsen bebeği yolda ambulansta kaybedebiliriz, öyle bir şansımız da var çünkü bebeğin durumu kritik’ dedi. Bizim içimize korku verdikleri için bebeği burada tuttular. Beşinci gün arayıp ‘Başınız sağ olsun bebeği kaybettik’ dediler. Sapasağlam bebeğimi burada kaybettiler işte. Canına kıydılar. Bebek anne karnında da iyiydi, doğduğunda da iyiydi. ‘Bir iki gün küvezde kalıp taburcu edeceğiz’ dediler ama burası bebeğimin ölümüne neden oldu. Peşini bırakmayacağım hakkımı sonuna kadar savunacağım.”

Etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen hemşire: “Fırat Sarı, doktor yerine beni bırakıyordu”

Şüphelilerden hemşire Hakan Doğukan Taşcı, etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini beyan etti. Taşcı, ifadesinde şunları söyledi:

 “Fırat Sarı isimli kişiyi Reyap Hastanesi’nde çalıştığım dönemden tanırım. Hastanenin çocuk doktorudur. Beni usulsüz işlerin içine sokan kişi Fırat Sarı’dır. Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyor.

“Ambulans şoförü, bebek tüccarlığı yapıyor”

“Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahısla birkaç kez telefonda ve yüz yüze konuşmak zorunda kaldım. Ben bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim bebek tüccarlığı yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil’de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yeni doğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yeni doğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor.

“Doktor yerine epikriz yazdım. Curusorf ilacının satışını usulsüz yaptım”

“Ben Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemlerde Şeyhmus Çelik isimli doktorun yerine epikriz yazdım. Düzenlemeler yaptım. Bu işlemleri yaptığımdan Şeyhmus Çelik isimli doktorun ve Fırat Sarı’nın haberi vardır. Bu raporları yazmamı bana Fırat Sarı söyledi. Geceleri nöbetçi hekim olması gerekirken bulunmuyor. Bu sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Hasan Basri ile birlikte Curusorf isimli ilacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik. Ben yaptığım tüm işlemlerden ötürü pişmanım. Bu sebeple etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum.”

“Fırat Sarı’nın talimatıyla epikriz raporlarını düzenledik”

Bir diğer şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini beyan ederek şunları söyledi:

“Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynanarak ve SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Fırat Sarı kan gazı parametrelerini excel üzerinde yazdığı program ile değiştirerek istediği şekilde yazdırıp SGK’ya fatura ediyordu. Epikriz raporlarının Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda ben ve diğer çalışanlar tarafından değiştirilerek tekrar düzenlendiği doğrudur. Ben yapmış olduğum tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım.

“Kalp anomalisi yaşayan bebeği olumsuz koşullardaki hastaneye sevk etti”

“Bir bebek hastaneye geldi. Geldiğinde durumu kötü değildi fakat yatışının 2 ya da 3’üncü gününde durumu kötüleşmeye, kalp anomalisi sıkıntısı yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı ile ilgili herhangi bir tedavi yapılamayacak, olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesi’ne sevk ettiği için bebeğe hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı.

“Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu”

“Hastanede bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hatta bebeğin ailesi ile görüşen Doğukan, kendisini doktor olarak tanıtmış ve bebeğe doktor sıfatı ile müdahale ediyordu. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç bir kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu. Bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladı ama Hakan Doğukan Taşcı verdiği ilaçlar ile bebeği yaklaşık olarak 1,5 ay kadar tuttu.

“Gebert onu”

Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen “gebert onu” içerikli konuşma hakkında ise şunları söyledi:

“Ben bebeğin kötü durumda olduğunu bildiğim için Hakan Doğukan’a bebeğin fazla yaşamayacağını, sürekli bebeğe ilaç vererek zorla yaşatmasının bir anlam ifade etmeyeceğini, bebeğin bu hastane koşullarında vefat edeceğini söylemiştim. Kurduğum cümleler için çok pişmanım fakat kurduğum bu cümleler hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir. Kasti olarak bir cümle kurmadım.”

“Hasta basamakları ile oynadım”

“Fırat Sarı’nın talimatları ile epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım. Bunları değiştirerek usulsüzlük yaptım. Fakat bunlar haricinde herhangi bir bebeğin vefat etmesinde ihmali ya da kasti bir durum içerisinde kesinlikle olmadım. Hakan Doğukan Taşcı isimli şahıs ile birlikte Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartarak sattık ve bunun parasını da Fırat Sarı’ya verdik. Ben 2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim.”

“Hastaların taburcu olma süresinden çok fazla süre hastanede yatış gösteriliyordu”

Bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan Sema U.’nun ifadesinde de şunlar yer aldı:

“Ben Bağcılar TRG Hospitalist Hastanesi’nde yoğun bakım bölümü sorumlu hemşiresi olarak çalışmaktaydım. Hastanenin o dönemki Müdürü Murat Mantuş’tu. Murat Mantuş’un müdür olarak çalıştığı dönem içerisinde Dr. Fırat Sarı ve ekibi hastanede bulunmaktaydı ancak resmi olarak hastanede sorumluluğu olup olmadığını bilmiyorum. Bu dönemde yaklaşık 2 hafta bu hastanede yoğun bakım servisinde çalıştım. Çalıştığım sürede hastaların taburcu olma süresinden çok fazla sürede hastanede yatış gösterildiği için bu durumdan rahatsız olarak kendim istifamı sundum. Bu dönem içerisinde Fırat Sarı bana yoğun bakım sorumlularına fazladan ücret vereceğini söyledi ve bana da bu teklifi iletti ancak ben kabul etmeyerek istifamı sundum.”

Şüphelilerden Çağla Durmuş ise bir telefon görüşmesinde sarf ettiği “Bu da bir 80, 82 oluyor sonra 98 oluyor artık ben bıraktım ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın ya” sözlerinin sorulması üzerine “O andaki gerginlikte söyledim. Hastaya yapılması gereken her şeyi yaptık. Yapılacak ve yapılmayacak olan işlemlere doktorlar karar verir hemşireler uygulamasını yapar” dedi.

Şüpheli Hakan Doğukan Taşcı ise lise mezunu hemşire olduğunu söyleyerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediği belirtti.

Taşcı, “Fırat Sarı isimli kişiyi Reyap Hastanesi’nde çalıştığım dönemden tanırım. Hastanenin çocuk doktorudur. Beni usulsüz işlerin içine sokan kişi Fırat Sarı’dır. Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyor. Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahısla birkaç kez telefonda ve yüz yüze konuşmak zorunda kaldım. Ben bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim bebek tüccarlığı yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil’de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yeni doğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yeni doğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor. Ben Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemlerde Şeyhmus Çelik isimli doktorun yerine epikriz yazdım. Düzenlemeler yaptım. Bu işlemleri yaptığımdan Şeyhmus Çelik isimli doktorun ve Fırat Sarı’nın haberi vardır. Bu raporları yazmamı bana Fırat Sarı söyledi. Geceleri nöbetçi hekim olması gerekirken bulunmuyor. Bu sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Hasan Basri ile birlikte Curusorf isimli ilacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik. Ben yaptığım tüm işlemlerden ötürü pişmanım. Bu sebeple etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum” dedi.

“Tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım”

Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyleyerek yaşanılan skandallar zincirini anlattı.

Gök, “Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynanarak ve SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Fırat Sarı kan gazı parametrelerini excel üzerinde yazdığı program ile değiştirerek istediği şekilde yazdırıp SGK’ya fatura ediyordu. Epikriz raporlarının Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda ben ve diğer çalışanlar tarafından değiştirilerek tekrar düzenlendiği doğrudur. Ben yapmış olduğum tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım” dedi.

Bir bebeğin ölümü ile ilgili bildiklerini anlatan Gök, “Bir bebek hastaneye geldi. Geldiğinde durumu kötü değildi fakat yatışının 2 ya da 3. gününde durumu kötüleşmeye, kalp anomalisi sıkıntısı yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı ile ilgili herhangi bir tedavi yapılamayacak, olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesine sevk ettiği için bebeğe hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı. Hastanede bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hatta bebeğin ailesi ile görüşen Doğukan, kendisini doktor olarak tanıtmış ve bebeğe doktor sıfatı ile müdahale ediyordu. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç bir kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu. Bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladı ama Hakan Doğukan Taşcı verdiği ilaçlar ile bebeği yaklaşık olarak 1.5 ay kadar tuttu” dedi.

Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen “gebert onu” içerikli konuşma hakkında ise, “Ben bebeğin kötü durumda olduğunu bildiğim için Hakan Doğukan’a bebeğin fazla yaşamayacağını, sürekli bebeğe ilaç vererek zorla yaşatmasının bir anlam ifade etmeyeceğini, bebeğin bu hastane koşullarında vefat edeceğini söylemiştim. Kurduğum cümleler için çok pişmanım fakat kurduğum bu cümleler hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir. Kasti olarak bir cümle kurmadım” şeklinde ifade verdi.

“Hasta basamakları ile oynadım”

Hasan Basri Gök ifadesinin devamında şunları söyledi:

“Fırat Sarı’nın talimatları ile epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım. Bunları değiştirerek usulsüzlük yaptım. Fakat bunlar haricinde herhangi bir bebeğin vefat etmesinde ihmali ya da kasti bir durum içerisinde kesinlikle olmadım. Hakan Doğukan Taşcı isimli şahıs ile birlikte Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartarak sattık ve bunun parasını da Fırat Sarı’ya verdik. Ben 2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim.”

Tunç: “Soruşturma, Büyükçekmece Başsavcılığınca 21.05.2023’te başlatıldı”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şu açıklamayı yaptı:

“İstanbul’da bazı özel hastanelerin yeni doğan bakım ünitelerinin kiralanarak insani ve uygun olmayan koşullar nedeniyle bebek ölümlerinin meydana geldiğine yönelik CİMER’e yapılan başvurular ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün ihbarı üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.05.2023 tarihinde soruşturma başlatılmış, bu kapsamda bugüne kadar gözaltına alınan 47 şüpheliden 22’si tutuklanmıştır.

47 şüpheli hakkında 16.10.2024 tarihinde iddianame hazırlanmış ve 22’si tutuklu bulunan bu şüphelilerle ilgili yargılama süreci devam etmektedir.

Diğer yandan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nda görevli Cumhuriyet Savcısının tehdit edilmesi hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmış, gözaltına alınan 8 şüphelinin 5’i tutuklanmış ve 3’ü hakkında adli kontrol kararı verilmiştir.”

Memişoğlu: “Biz gereğini yapan tarafız”

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Gerçekgündem’den Seyhan Avşar’ın sorularına yanıt verdi.

Avşar’ın soruları ile Memişoğlu’nun yanıtları şöyle:

Sayın Bakan bu olay siz İstanbul İl Sağlık Müdürü olduğunuz dönem yaşandı. CİMER’e yapılan şikâyet anına kadar bunu fark etmediniz ya da fark edemediniz. Bu soruşturmanın iznini veren eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ekibi dahi İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Özel Hastaneler Birimi’nin bu süreci tespit etmesi gerektiğini ancak etmediğini söylüyor. Eksik ya da yetersiz mi kaldınız? Konu CİMER’e yazılana kadar nasıl fark etmediniz?

Sizlerden objektif olmanızı rica ediyorum. Üstümüze düşen neyse yaptık. Soruşturma 2023 yılında başladı. 22 kişi tutuklu. Sizler tutuklu sayılarını biliyorsunuz. Peki o isimlerin nasıl operasyon yapıldığını biliyor musunuz? Onun görüntülerini de sizlerle paylaşacağım. Denilenler doğru değil. Üzerimize düşenin fazlasını yaptık. Bunu diyenlere aldanmayın. Biz gereğini yapan tarafız. Bir basın açıklaması yaptık Seyhan Hanım. Onu ben size de atayım okuyun. Daha fazla konuşmak istemiyorum. Biz gereğini yapmazsak söylersiniz.

-Sayın Bakan ‘gereğini yapan taraf olduğunuzu söylüyorsunuz’, SGK’yı dolandırmak için bebekler öldürülmüş. Bir soruşturma var. Bu hastaneler SGK’ya neden bildirilmedi?

Siz SGK’ya bildirim yapılmadığını nereden çıkarıyorsunuz. SGK’ya bildirim yaptık. Savcılığa bildirim yapıldı.

-SGK’ya bildirim yapılmasına rağmen bu hastaneler ‘hizmet’ vermeye devam mı etti?

Artık konuşmak istemiyorum. İyi geceler…

- Advertisment -