ABD Başkanı Trump’ın George Floyd protestolarını durdurmak için gerekirse orduyu da devreye sokabileceğine dair açıklaması, onu destekleyenlerin bir bölümünde de rahatsızlık yarattı. Bunda, Amerikalıların polisle ordu arasında geleneksel olarak yaptığı ayrımın büyük rolü var. Amerikalılar polisin devlete, ordunun ise ulusa ait olduğunu, toplumsal hareketlere karşı devletin kendini koruyabilmesi için polisi kullanmasının anlaşılır bir şey olduğunu, fakat orduya baş vurmasının kabul edilemez olduğunu düşünüyorlar.
Bu bakış açısı en son ABD Kongresi’ndeki Türkiye Dostluk Grubu’nun eski başkanlarından Demokrat Robert Wexler’in Trump’a yönelttiği eleştirilerde somutlaştı.
Amerika’nın Sesi’nin haberine göre (4 Haziran) Robert Wexler, Trump’a en yakın isimlerin bile, son dönemdeki gelişmelerden rahatsız olduğunu ve haber döngüsünün değişmesini istediklerini belirtti.
Wexler bu eleştirisini dile getirirken Trump’ın iki çıkışını hatırlattı. Bunlardan birincisi, Beyaz Saray’dan barışçı protestoculara yapılan müdahaleyle boşaltılan Lafayette Parkı’ndan geçerek St. Johns Kilisesi’ne yürümesi ve elinde İncil’le poz vermesiydi.
Wexler’e göre Trump’ın ikinci büyük hatası ise orduyla ilgili sözleriydi. Amerika’nın Sesi’nin haberine göre Wexler burada da bir tür “kutsala saygısızlık” görüyordu:
“Birçok Cumhuriyetçi’nin, Trump’ın böyle bir adım atarak ‘çok ileri gittiğini’ düşündüğünü ifade eden Demokrat Partili eski Kongre üyesi Wexler, ABD’de orduyla sivil polis arasında ayrımın ‘kutsal’ olduğunu ve bu ayrımın ihlal edilmemesi gerektiği ilkesinin toplumda geniş kabul gördüğünü vurguladı.”