Bugün sırasıyla New York Times ile BBC ve CNN web sitelerinden devşirdiğimiz, hepsi 10 Mart tarihli üç yazı, Trump’ın Perşembe günü dünya siyaset sahnesine bomba gibi düşen, Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un ile doğrudan buluşma ve yüzyüze görüşme kararını konu alıyor.
Hatırlanacağı üzere, Kuzey Kore’nin 2017 sonbaharında peşpeşe gelen nükleer bomba ve uzun menzilli füze denemeleri bütün dünyanın büyük tepkisini çektiği gibi, özellikle Washington ile Pyongyang arasında görülmedik sertlikte söz düellolarına yol açmış; Trump son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasında Kuzey Kore’yi yokolmakla tehdit ederken, Kuzey Kore buna yaşlı bir bunağın sayıklamaları gibi çok ağır deyimlerle karşılık vermişti. Reel planda ise Kuzey Kore’ye uygulanan ekonomik yaptırımların adım adım tırmandırılmasına Çin de katılmış; buna karşılık Kim Jong-Un ABD’nin her köşesini vurabilecek bir nükleer kapasiteye ulaşma hedefinden asla vazgeçmeyeceklerini, zira Amerika’nın başka türlü caydırılamıyacağını gördüklerini vurgulamıştı.
Derken Güney Kore’de yapılan Kış Olimpiyatları Kuzey Kore’nin ânî bir dönüşü ve barış taarruzuna vesile oldu. Kuzey ve Güney, kadınlar buz hokeyi gibi bazı alanlarda ortak takım çıkarabildi; kalabalık bir Kuzey Kore “kadın amigolar” (cheerleaders) grubu tribünlerde yerini aldı; hattâ resmî Kuzey delegasyonunun başını fiilen Kim Jong-Un’un kız kardeşi çekti ve Güney Kore devlet başkanı Moon ile el sıkışıp görüşmesi manşetlere konu oldu. Karşılıklı restleşmede açılan bu gedik, Kuzey ile Güney arasında süregelen temaslarla genişlemeye devam etti ve sonunda Güney Kore yönetimi kritik bir adım attı. Kim Jong-Un’un kendileri aracılığıyla yaptığı, nükleer silâh ve füze programından vazgeçme teklifiyle birlikte iki liderin karşılıklı görüşmesi dâvetinin, devlet başkanının ulusal güvenlik danışmanı Çung Öy-yong (Chung Eui-yong) tarafından Beyaz Saray’a iletilmesine karar verdi.
Ve sürpriz: Kendinden önceki bütün ABD başkanlarının — Clinton’ın, George W. Bush’un ve Barack Obama’nın — kesin sonuç ufukta gözükmedikçe Kuzey Kore’ye bir meşruiyet kozu vermemeye yönelik endişe ve tereddütlerinin aksine, Donald Trump dâveti ânında, hemen oracıkta, biraz düşüneyim dahi demedem ve en önemli danışmanlarıyla hiç konuşmadan kabul ediverdi. Sadece kabul etmekle kalmadı; Beyaz Saray’ın önüne çıkıp haberi bütün dünyaya duyurmasını Çung Öy-Yong’dan istedi. Yer yerinden oynadı tabii; şimdi herkes, Trump’ın tuzağa mı düştüğü veya düşeceğini, ya da çizgi dışı yaklaşımının olumlu sonuç mu getireceğini tartışıyor.
Belki de nihaî ironi, bu gelişmenin tam da Trump’ın çelik ithalâtına yüzde 25 ve alüminyum ithalâtına yüzde 10 vergi getirmek gibi, en çok Çin’e ve Güney Kore’ye zarar vermesi beklenen neo-merkantilist kararlarıyla aynı güne denk düşmesiydi. Gerisini “From the World Press”ten okuyabilirsiniz. — Serbestiyet Yayın Kurulu.