Ana SayfaHaberlerDünyaHamas yeni siyaset belgesini açıkladı

Hamas yeni siyaset belgesini açıkladı

 

Filistin İslâmi Direniş Örgütü Hamas yeni siyaset belgesini Katar'ın başkenti Doha'da bir basın toplantısıyla açıkladı. Siyaset belgesinin hazırlanmasının 4 yıl öncesine dayandığını ve 2 yıl yoğun bir çalışma yürütüldüğünü belirten Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, belgenin Hamas'ın tüm liderlerinin, içerideki ve dışarıdaki kurumlarının ortak görüşünü yansıttığını ifade etti. Hamas lideri Meşal, bu belgenin Hamas'ın düşüncesini ve siyasetini anlamak isteyenlerin başvuru kitabı olacağına dikkat çekti. 42 maddeden oluşan belgenin dayandığı temel düşünceye açıklık getiren Meşal, belgenin Hamas hareketinin "yeniliklere açık olduğunun kanıtı olduğunu" aktardı.

 

Meşal'in açıkladığı siyaset belgesinin en önemli maddelerini, Hamas'ın kendisine getirdiği yeni tanım, 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulması, Yahudilere ve dini aşırılıklara bakışı konuları oluşturuyor.

 

Siyaset belgesinin birinci maddesinde Hamas kendisini, "İslâmi Direniş Hareketi Hamas, hedefi Filistin'in kurtuluşu ve siyonist projeyle mücadele olan, çıkış noktaları, hedefleri ve araçları itibariyle İslâm'ı referans alan Filistin İslâmi ulusal özgürlük ve direniş hareketidir" şeklinde tanımlıyor.

 

Meşal bu yeni tanımla ilgili, "Hamas fikri açıdan İhvan ekolünün bir parçasıdır ancak biz bağımsız bir Filistin örgütüyüz" açıklamasını yaptı.

 

Bu tanım, açık bir şekilde hareketin Müslüman Kardeşler Teşkilâtı'nın (İhvan) bir kanadı olduğunu belirttiği önceki sözleşmesiyle farklılık gösteriyor.

 

Bu arada Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan Müslüman Kardeşler'i terör örgütü olarak kabul ediyor.

 

1967 sınırları içinde Filistin devletinin kabulü

 

Belgede yer alan önemli bir madde de Hamas'ın 4 Haziran 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulmasını ilk defa kabul ettiğinden bahsedilmesi. Filistin toprağının hiçbir parçasından ödün verilemeyeceğine işaret edilen belgede, "Bununla birlikte Hamas, 4 Haziran 1967 sınırları içinde başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını- mültecilerin ve sığınmacıların çıkarıldıkları evlerine dönmeleriyle birlikte- ortak ulusal uzlaşı formülü olarak görmektedir. Bu durum kesinlikle siyonist oluşumun tanınması ve Filistin haklarından ödün verilmesi anlamına gelmemektedir" ifadelerine yer verildi.

 

Başta Balfour deklerasyonu olmak üzere Filistin'in bölünmesi ve İsrail'in kurulması yönündeki kararların geçersiz olduğuna vurgu yapılan belgede, 1993'te imzalanan Oslo anlaşmalarının Filistin halkının çıkarlarına zarar veren yükümlülüklerinin kabul edilemez olduğu bildirildi.

 

Filistin kimliğine vurgu

 

Filistin'in kimliği, bir Arap ve İslâm toprağı olduğu ve parçalanamaz bütünlüğü vurgulanan belgede, "Filistin halkının sınır dışı edilerek topraklarından sürülmesi ve bu bölgelere siyonist oluşumların inşâ edilmesi, Filistin halkının bu topraklardaki hakkına bir halel getirmediği gibi gaspçı siyonist oluşuma da buralarda bir hak iddia etme hakkını vermez" görüşüne yer verildi.

 

Filistinlilerin dönüş hakkı

 

Tüm Filistinli mültecilerin ve sığınmacıların çıkarıldıkları topraklarına dönme hakkının doğal bir hak olduğunun vurgulandığı belgede, "Hamas Filistinli mülteciler meselesini tasfiye etmeyi hedefleyen her türlü girişim ve projeyi reddetmektedir. Bunların içerisinde, Filistinlilerin vatanları haricinde yerleştirme, alternatif vatan projeleri yer almaktadır. Filistinli sığınmacı ve mültecilerin, evlerinden ve vatanlarından zorla çıkarılmasından kaynaklı zararlarının tazmin edilmesi, dönüş haklarından ayrı değildir. Bu hak ne ilgâ edilir ne de eksiltilir" denildi.

 

"Kudüs Filistin'in başkentidir"

 

Hamas'ın, Kudüs ve Mescid-i Aksâ'ya da değinilen siyaset belgesinde şu ifadeler yer aldı:

 

"Kudüs Filistin'in başkentidir. Arap, İslâm ve insanlık tarihinde dini, tarihi ve medeniyet açısından önemli bir yere sahiptir. O Filistin halkının yanı sıra Arap ve İslâm ümmetinin hakkıdır. Kudüs'ten ve herhangi bir parçasından feragat edilemez. İşgâlin (İsrail) Kudüs'ü Yahudileştirme ve Yahudi yerleşim birimleri faaliyetleri, gerçeklerin üzerini örtme ve Kudüs'ün tarihi dokusunu bozması yok hükmündedir. Mübarek Mescid-i Aksâ halkımızın ve ümmetimizin hakkıdır. İşgâlin bu hususta hiçbir hakkı yoktur. Aksâ'yı Yahudileştirme ve bölmeye yönelik plan ve girişimleri geçersizdir ve hiçbir meşruiyeti yoktur."

 

"FKÖ Filistin halkının koruması gerekli ulusal çerçevesidir"

 

Filistin topraklarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasının alternatifinin olmadığına dikkat çekilen vizyon belgesinde, Hamas'ın Filistin saflarının birleştirilmesi, çoğulculuk, demokratik tercih ve diyalog temelinde ilişkilerin yürütülmesi inancına yer verildi.

 

Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) tüm kesimlerin katılımını sağlayacak demokratik temeller üzerine inşâ edilmesine vurgu yapılan belgede, "Filistin Kurtuluş Örgütü içerideki ve dışarıdaki Filistin halkının koruması gerekli ulusal çerçevesidir. Bu örgütün geliştirilmesine, Filistin halkının tüm oluşumları ve güçlerinin katılımını garanti edecek demokratik temeller üzerine yeniden inşâ edilmesine çalışılması kaçınılmazdır" ifadeleri kullanıldı.

 

Filistin yönetiminin rolüne de işaret edilen belgede, alınacak kararların bağımsız olmasına ve dış çevrelere dayanmamasına vurgu yapıldı.

 

Hamas lideri Meşal, direnişlerinin merkezinde silahlı direniş olduğuna da dikkat çekti.

 

"Çatışma Yahudilerle değil, siyonist projeyle"

 

Hamas, Filistin'de Yahudilerin hakkı olduğuna inanmıyor ve Filistin'den Yahudileri kovmaya çalışıyordu. 1967 sınırları çerçevesindeki bir ateşkes yolunda bu hakkı kabul etmekte isteksiz değildi ancak dışarıdan gelen Yahudilerin Tarihi Filistin'deki haklarını tanımıyordu. İsrail işgâliyle çekişmesini "sınır çekişmesi değil, varoluş çekişmesi" olarak görüyordu. İsrail’e, Filistinlileri kendi diyarlarından tehcir etmeyi ve Arap dünyasının birliğini parçalamayı hedefleyen "Batılı Siyonist emperyalizm" projesinin bir parçası olarak bakıyordu. Farklı türleri ve şekilleriyle cihadın Filistin toprağının kurtuluşunun yolu olduğunu düşünüyor, İsraillilerle barış müzakerelerini zaman kaybı ve haklardan ödün verme aracı olarak görüyordu.

 

Son açıklamasında Hamas lideri Meşal, Yahudilere karşı bir din savaşı yürütmediklerini, Filistin topraklarını İsrail kuşatmasından kurtarmak için savaştıklarını söyledi. Hamas, siyaset belgesinde çatışmanın Yahudilik ve Yahudilerle değil siyonist projeyle olduğunu vurgulayarak, "işgâl yönetiminin Yahudiliğin söylemlerini çatışmada kullandığını" şöyle aktardı:

 

"Hamas, çatışmanın dinleri sebebiyle Yahudilerle değil, siyonist projeyle olduğunu vurgular ve Hamas Yahudi oldukları için onlarla bir çatışma yürütmemektedir. Saldırgan işgâlci siyonistlerle mücadele etmektedir. Hâl böyleyken işgâlin liderleri çatışmada Yahudilerin ve Yahudiliğin söylemlerini kullanmaktadır."

 

Belgede ayrıca Yahudi karşıtlığının esasında Arapların ve Müslümanların tarihiyle ilgili değil Avrupa tarihiyle ilişkili olduğu savunularak, "Batılı güçlerin gözetiminde Filistin'i işgâl eden siyonist hareket, yerleşimci işgâlin en tehlikeli örneğidir" değerlendirmesi yapıldı.

"İslâm barış ve hoşgörü dinidir"

 

Belgede, "Hamas'ın hayatın tüm alanlarını kapsayan, yetkilerinin tüm zaman ve mekâna yayıldığı ılımlı bir ruhu olan bir İslâm anlayışına sahip olduğuna" dikkat çekilerek şöyle denildi:

 

"Hamas İslâm'ın, diğer din ve şeriat müntesiplerinin gölgesinde güvenli bir şekilde yaşadığı barış ve hoşgörü dini olduğuna inanır, Filistin'in de halkaların hoşgörü içerisinde yaşadığı ve yaşayacağı bir model olarak görür. Hamas, İslam'ın hak, özgürlük, onur ve adalet getirdiğini, her şekilde zulmü reddettiğini ve dini, dili, ırkı ve kimliği ne olursa olsun zalimi cezalandıracağını bilir. Aşırılığın her şekline, dini, ırki ve mezhepsel taassuba karşı olan İslâm, müntesiplerini düşmana karşı durmaya ve mazluma destek olmaya ve kendi onurunu, toprağını, halklarını ve kutsal değerlerini korumaya çağırır."

 

Filistin kadınının rolü

 

Belgede ayrıca Filistin kadınının rolüne ilişkin, "Filistin kadınının rolü bugünün ve geleceğin inşâsında esastır. Ayrıca bu rol Filistin tarihinin oluşturulmasında hep vardı. Bu rol direniş, kurtuluş ve siyasi sistemin inşâsı projesinde eksen bir roldür" görüşü kaydedildi.

 

2007'den bu yana Gazze Şeridi'nde yönetimde olan Hamas'ın yeni siyaset belgesi, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın Washington'ı 3 Mayıs'ta ziyaret etmesinin ve ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin yeni bir İsrail-Filistin barış süreci için hazırlanmasının öncesinde duyuruldu.

 

İsrail, 1967'de Mısır, Ürdün ve Suriye ile yaptığı savaşın sonucunda Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs'ü ele geçirmişti. İsrail Gazze'den 2005 yılında çekilmişti.

 

Hamas'ın siyasi rakibi El Fetih'in lideri Mahmud Abbas, gelecekte kurulacak bir Filistin Devleti'nin Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü kapsaması gerektiğini savunuyordu.

 

Filistin yönetimi bu çerçevede İsrail'le barış görüşmeleri yürütmüş ancak ABD'nin arabuluculuğundaki son müzakereler üç yıl önce çökmüştü.

 

1967 Savaşı

 

İsrail ve Arap komşuları arasında artan gerginlik, 5 Haziran 1967'de başlayan 6 Gün Savaşları'na yol açmıştı. Ortadoğu anlaşmazlığının çehresi bu altı günde değişti. İsrail, Mısır'dan Gazze ve Sina Yarımadası'nı, Suriye'den de Golan Tepeleri'ni aldı. Ürdün güçlerini de Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ten çıkardı. Mısır'ın güçlü hava kuvvetleri, savaşın ilk günü saf dışı bırakıldı. İsrail uçakları, daha başlangıçta Mısır hava kuvvetlerini havalanamadan yerle bir etti. Toprak kazanımları İsrail'in kontrolündeki alanı iki katına çıkardı. Zafer, İsrail ve destekçileri için yeni bir güven ve iyimserlik havası yaratıyordu. BM Güvenlik Konseyi, 242 sayılı kararı aldı. Kararda, savaşla toprak kazanımı reddediliyor, son çarpışmalarda ele geçirdiği yerlerden İsrail'in çekilmesi isteniyordu. BM'ye göre, bu savaşta 500 bin Filistinli daha mülteci hâline geldi; Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye'ye göç etti.

 

Kaynak: Reuters, AA, Al Jazeera

- Advertisment -