Ana SayfaHaberlerDünyaTrump’ın en kötü haftasının dört nedeni

Trump’ın en kötü haftasının dört nedeni

Bazısı beklenmedik, bazısı ise kendi eseri olan krizlerin birinden diğerine sıçrayan bir yönetim için bile bu son hafta sıradışıydı.

BBC Kuzey Amerika muhabiri Anthony Zurcher’e göre, geçtiğimiz ayın kitle gösterileri ve şiddetli çatışmaları geride kalırken yeni sıkıntılar ortaya çıkıyor, eski sorunlar da daha şiddetli bir şekilde geri geliyor. Bazısı beklenmedik, bazısı ise kendi eseri olan krizlerin birinden diğerine sıçrayan bir yönetim için bile bu son hafta sıradışıydı.

Covid-19 vakaları hızla arttı

Donald Trump, Çarşamba günü, koronavirüsün “sönmekte” olduğunu söyledi; bu, yılın başlarında, ABD’deki ölümler 100 bini geçmeden önce, pandeminin giderek mucizevî bir şekilde yok olacağı yolundaki açıklamalarının devamı niteliğindeydi. Kanıtlar ise virüsün ABD’de halk sağlığı tehdidi oluşturmaya devam etmekle kalmayıp yayılma hızının yeniden arttığını gösteriyor.

Bu hafta 10 eyalette vaka sayısı rekor düzeylere çıkarken 23 başka eyalette de artış görüldü. Bu eyaletlerin, aralarında Texas, Arizona ve Florida’nın da bulunduğu birçoğu, işyeri kapatma gibi kısıtlamaların kaldırılmasında başı çekenler. Bu da halk sağlığı görevlilerinin kısıtlamaların erken kaldırıldığı yolundaki kaygılarını dile getirmelerine neden oldu. Bu eyaletlerin yaklaşan seçimlerde çekişme alanları oluşturuyor olması da Başkan’ın işini zorlaştırıyor.

Başkan Yardımcısı ve Beyaz Saray koronavirüsle mücadele ekibinin başkanı Mike Pence, Wall Street Journal’da Salı günü yayımlanan görüş yazısında salgın konusundaki kaygıların, medyanın felaket tellallığıyla beslenen gereksiz bir panik yarattığını öne sürdü. Ancak, bazı eyalet yöneticileri ve yerel yönetimler, Amerikan sağlık sistemi baş edemez hale gelmeden salgını hafifletme önlemlerinin yeniden uygulanması çağrısında bulunuyorlar.  

Belirsizlik Amerikan ekonomisini yeniden etkilemeye başlıyor. Bu hafta borsa büyük artışlar ve keskin düşüşler yaşadı, haftalık yeni işsizlik sayıları da 1 milyonun üstünde seyretmeye devam ediyor.

Yeni açılımlar için baskı yapan ve sosyal mesafenin neredeyse hiç olmadığı kalabalık spor merkezlerinde politik mitinglerini başlatmaya hazırlanan Trump’ın pek duymak isteyeceği haberler değil bunlar.

Yüksek Mahkeme kararları

Trump’ın 2016 seçim kampanyasındaki kritik vaadleri arasında federal mahkemelere muhafazakârların atanması vardı. Geçen üç buçuk yılda bu sözünü tutarak yaklaşık 200 yeni yargıç atadı. Bunların arasında toplam dokuz yargıçtan oluşan Yüksek Mahkeme’ye atadığı iki yargıç da var.

Dolayısıyla, bu hafta Yüksek Mahkeme’nin iki önemli davada yönetim aleyhine karar vermesi, sık sık yeni muhafazakâr yargısıyla övünen Başkan için epeyce üzücü olmalı.

Yüksek Mahkeme önce, Trump yönetiminin, 1964’te çıkarılan eşit haklar yasasının eşcinsel ve trans çalışanları işyerinde ayrımcılığa karşı korumadığı iddiasını geçersiz buldu.  

Ardından da, Beyaz Saray’ın ABD’ye çocukken gelen yasadışı göçmenlere geçici olarak göçmen statüsü veren Obama dönemi programını iptal etme girişiminin yasalara uygun olmadığına karar verdi.

Başkan’ın bu kararları hoş karşılamadığını söylemeye gerek yok. Perşembe günü attığı bir dizi tweet ile bu kararları Cumhuriyetçilerin ve muhafazakârların yüzüne sıkılmış mermi olarak niteledi. Hatta konuyu kişiselleştirdi ve Yüksek Mahkeme’nin kendisinden hoşlanmadığını yazdı.

Trump’ın federal yargı sistemine yaptığı etki son derece gerçek ve gelecek kuşak boyunca hissedilecek, fakat Başkan, seçim günü yaklaşırken coşkulu desteklerini isteyeceği muhafazakâr destekçilerine bu değişimlerin elle tutulur kanıtını sunmayı tercih ederdi.

Skandal kitaplar

Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’un anıları, aylardır homurtularla yaklaşmakta olan belayı fırtınaya dönüştürdü. Bu hafta kitabın en ilgi çekici bölümleri açıklandı ve yıldırım etkisi yaptı. Bolton, kitabında aktardığı çeşitli anekdotlarda Başkan’ın yönetime ilişkin ayrıntılarla ilgilenmediğini; dış politikanın temel meseleleri konusunda bilgisiz olduğunu; Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’e, Amerikan tarım ürünleri satın alarak yeniden seçilmesine yardımcı olması için baskı yaptığını ve Çin’in Müslüman Uygur azınlığı için çalışma kampları kurma planına onay verdiğini anlatıyor.

Bolton, Trump’ın, Demokrat Başkan adayı Joe Biden aleyhine bilgi vermeye zorlamak amacıyla Ukrayna’ya askerî yardımı kesmek istediği iddialarını da doğruluyor.

Elbette bunların hiçbiri yeni değil. Trump ve yönetimi hakkında benzer iddialar birçok imzasız medya haberinde yer aldı. Ama Bolton, bunu kayıtlara geçecek şekilde yapan en kıdemli eski görevli ve seçimlere beş aydan az bir zaman kaldığını düşünürsek, zamanlama Başkan için çok harika değil.

Daha kötüsü de gelebilir. Bu hafta, yeğeni Mary L Trump’ın Başkan ve aile hayatı hakkında yazmakta olduğu kitabın Ağustos ayında piyasaya çıkacağı haberi de açıklandı. Yayıncısına göre kitap, yazarın Trump ailesinin mensubu olarak tanık olduğu “travmalar, yıkıcı ilişkiler ve ihmal ile tacizin trajik bileşiminden oluşan kâbus”u anlatıyor.

Kamuoyu yoklamaları

Trump’ın seçim kampanyası görevlileri geçtiğimiz hafta CNN’in Başkan’ın Demokrat Parti aday adayı Joe Biden’ın 14 puan gerisinde (yüzde 41 – yüzde 55) olduğunu gösteren bir kamuoyu yoklamasını geri çekmesini ve özür dilemesini istedi. Başka iddiaların yanısıra, anketin yanlı olduğu ve kötü uygulandığı öne sürüldü.

Daha sonra başkaları tarafından yapılan ve Biden’ı benzer oranlarla önde gösteren çeşitli anketler yayımlandı. Başkan bunların hepsine savaş açmak istiyorsa, avukatlarının çok işi olacak. Başkan bu anketlerdeki eğilimi kaygı verici bulmalı. Bir RealClearPolitics ortalamasına göre, Mayıs sonunda Biden’ın yüzde 5,3 gerisindeyken bu hafta bu oran yüzde 8,5’e çıktı. Net beğenilmeme oranı ise Mayıs ortasındaki yüzde 5,1’den yüzde 12,2’ye çıktı. Şu anda Amerikalıların yüzde 67’si de ülkenin “yanlış yolda” olduğu kanısında. Bu, Trump’ın Beyaz Saray’a gelişinden bu yana görülen en yüksek oran.

Bunlar, beş aydan kısa bir sürede yeniden seçilmeye hazırlanan bir Başkan için güven verici sayılar değil. Koronavirüs pandemisi, ardından George Floyd’un ölümünü izleyen gösteriler ve yönetimin bunlara reaksiyonu, Trump’ın politik hayatı üzerinde etkisini gösteriyor.

Bu zaafın Kongre mücadelesini de etkilemekte olduğunu, Cumhuriyetçilerin Senato’daki üç koltukluk çoğunluklarının tehlikede olduğu kaygılarının arttığını ve Temsilciler Meclisi çoğunluğunu Demokratlardan geri alma umutlarının sönmekte olduğunu gösteren kanıtlar da var.

Elbette, Trump’ın toparlanmak için hâlâ çok zamanı var ve bu farklar seçimlerdeki kilit çekişme alanlarını oluşturan eyaletlerde çok daha az. Fakat en azından şu anda Başkan ve partisi yanlış yönde ilerliyor.

- Advertisment -