Ana SayfaHaberlerErdoğan’dan yeni ekonomi tezleri: Bizdeki teknik anlamda enflasyon değil, hayat pahallılığı

Erdoğan’dan yeni ekonomi tezleri: Bizdeki teknik anlamda enflasyon değil, hayat pahallılığı

Kabine toplantısından sonra konuşan Cumhurbaşkanı ekonomik tezlerini savundu: Bizim ülkemizde teknik anlamda enflasyon değil, fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır...Bu iktidar faizi artırmayacaktır, tam aksine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki buçuk saat süren kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“Bizim ekonomideki programınızın esasını, Millî Mücadelemizi de zafere ulaştıran ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır’ stratejisi oluşturmaktadır. Enflasyon bir sorun mudur? Evet bir sorundur ama Türkiye’nin sorunlarının asıl sebebi ve çözüm yolu tek başına bu başlık mıdır? Kesinlikle değildir. Eğer öyle olsaydı geçmişte sayısız defa uygulanan, bir kısmı da başarıya ulaşan enflasyonla mücadele merkezli ekonomi programları sayesinde ülkemiz tüm sorunlarını çözmüş olurdu.”

“Teşhis yanlış olunca tedavi de istenilen neticeyi vermez”


“Teşhis yanlış olunca tedavi de istenilen neticeyi vermez. Gerçi ülkemizde bizim programımıza kadar bu teşhisin kasıtlı olarak yanlış konduğu ve yine kasıtlı olarak yanlış tedavilerin uygulandığı da bir gerçektir. Türkiye ekonomisini belli bir çizginin üzerine çıkartmayarak yüksek faizle soyulacak kadar diri, üretimle ayağa kalkamayacak kadar halsiz bırakacak programlarla yıllarımız heba edilmiştir. Aslında bu kısır döngünün ilk adımı enflasyonun tanımıyla başlıyor.”

“Burada kazanan kim? Yüksek faizle cebi dolan içerideki bir avuç tuzu kuru kesim”


“Batı’nın ekonomi mecralarına göbek bağı ile tabi olanlara göre enflasyon insanların ve kamunun aşırı tüketiminden kaynaklanıyor. Bu sorunun çözümünün de faizleri artırarak parayı tasarruf araçlarına yönlendirmek suretiyle tüketimi azaltmak ve böylece fiyatları düşürmek olarak sunuluyor. Peki burada kazanan kim? Yüksek faizle cebi dolan içerideki bir avuç tuzu kuru kesim. Onlarla birlikte yükselen faizlere ve değerlenen liraya heveslenerek dışarıdan gelen sıcak para sahibi fonlar. Elbette ucuzlayan döviz sebebiyle, ülkeyi yabancı tüketim ürünlerinin pazarı haline getiren ithalatçıları da bu arada unutmamak lazım.”

“Tercihimizi geçimini sürdürmesini sağladığımız milyonlardan yana kullandık”


“Peki kaybeden kim? Üretimin düşmesi sebebiyle işsiz ve aşsız kalan, umutları törpülenen, gelecekleri kararan milyonlar. Biz tercihimizi faizleri yükselt baskısıyla bir kez daha ülkeyi soymak için ellerini ovuşturanlardan değil, istihdamı koruyarak işini, aşını, geçimini sürdürmesini sağladığımız milyonlardan yana kullandık. Hele ki dünyanın içinden geçtiği şu ekonomik buhranda tercihi üretimden ve istihdamdan değil de finansal illüzyonlardan yana kullanmak, kesinlikle ülkeyi emperyalist mandacılara peşkeş çekmek demektir. Bunu da yutmayacağız. Bunlar hadi bizi dinlemiyorlar, hadi bize inanmıyorlar, hiç değilse kendi putlarına, kendi ideolojik efendilerine kulak versinler.”

“Uluslararası kuruluş başkanları bile açıkça enflasyonla ve faizle ilgili ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor”


“Uluslararası kuruluş başkanları bile açıkça enflasyonla ve faizle ilgili ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor. Dünya genelinde halihazırda 136 ülkenin merkez bankasının enflasyon oranlarının altında faiz politikası uyguluyor. Buna rağmen Türkiye için eskinin köhne enflasyon-faiz denkleminde ısrar etmek gafletten kaynaklanmıyorsa alenen ihanet teşebbüsü demektir.”

“Aslında bugün bizim ülkemizde teknik anlamda enflasyon değil, fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır.”


“Aslında bugün bizim ülkemizde teknik anlamda enflasyon değil, fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır. Şöyle ki yaşananlara enflasyon diyebilmemiz için kamunun harcama disiplininin kaybolması, bütçenin çok yüksek açıklarla yönetilebilir olmaktan çıkması gerekir.”

“19 yıldır üzerinde en çok hassasiyet gösterdiğimiz konu bütçe disiplinidir”


“Bizim 19 yıldır üzerinde en çok hassasiyet gösterdiğimiz konu bütçe disiplinidir.
Vatandaşlarımız da kendi bütçelerini çok iyi yönettiler. Bireysel emeklilik sistemimizde 300 milyar liralık birikim oluştu. Bireysel döviz hesaplarının tutarı 110 milyar dolara çıktı.”

“Bizim dönemimizde hem evi hem arabası olan kişi sayısı yaklaşık 3 kat arttı”


“Değeri 650 milyar doları bulan konut yatırımlarıyla 170 milyar doları bulan ithal araba filosuyla insanlarımız refah seviyelerini yükseltti. Bizim dönemimizde hem evi hem arabası olan kişi sayısı yaklaşık 3 kat arttı.”

“Merkez Bankamızın kasasındaki ve vatandaşlarımızın yastık altındaki altın varlığımız 150 milyar doları buldu”


“Merkez Bankamizin kasasındaki ve vatandaşlarımızın yastık altındaki altın varlığımiz 150 milyar doları buldu. Yani vatandaşlarımızın tasarruf tarafında da sorun yok. Tasarruflar böyle de borç tarafında bir felaketle mi karşı karşıyayız? Hayır, hamdolsun orada da gayet iyi durumdayız.”

“Vatandaşlarımızın borçları da özel sektörümüzün borçları da milli gelirle oranlanarak diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük seviyelerde”


“Tıpkı kamu borçları gibi vatandaşlarımızın borçları da özel sektörümüzün borçları da milli gelirle oranlanarak diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük seviyelerde. Bizdeki konut, araç ve altın gibi gerçek varlıklara dayalı borçlanmalar gelişmiş ülkelerdeki türev piyasa şişkinliği içermediği için hiçbir zaman kriz sebebi olmaz. Biz işte bu tabloyu yaşayarak gördüğümüz için teşhisi ve ona dayalı tedaviyi, yani ekonomi programı stratejimizi kökten değiştirdik.”

“Faizi artırarak zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapacak emperyalist finans kurumlarının dayatması ekonomi reçetelerini bir kenara bıraktık”


“Faizi artırarak zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapacak emperyalist finans kurumlarının dayatması ekonomi reçetelerini bir kenara bıraktık. Bunun yerine ülkemizin asıl ihtiyacı olan yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme esaslı kendi Türkiye Ekonomi Programımızı uygulamaya başladık.”

“Üretim tarafında üstesinden gelinemeyecek herhangi bir sıkıntı ile karşı karşıya değiliz”


“Şimdi gelelim en kritik soruya. Bu programla insanlarımızın canını yakan, hayatını zorlaştıran, refah seviyesini düşüren fiyat artışlarını nasıl engelleyeceğiz? Fiyat artışları normal şartlarda ya üretim azlığı ya da talep fazlalığı sebebiyle ortaya çıkar. Bizde enflasyonun sebebi olarak gösterilen bütçe açığı da tasarruf eksiği de borçlanma seviyesi de olmadığına göre talep kaynaklı bir fiyat artışından söz edilemez. Üretim tarafında da hamdolsun üstesinden gelinemeyecek herhangi bir sıkıntı ile karşı karşıya değiliz.”

“Sorunun bir tarafında vatandaşlarımızın bir kısmının tasarruflarını hala döviz cinsinden yapmaktaki ısrarı vardır”


“Öyleyse sorun nereden kaynaklanıyor? Sorunun bir tarafında vatandaşlarımızın bir kısmının tasarruflarını hala döviz cinsinden yapmaktaki ısrarı vardır. Sorunun diğer tarafında ise büyüyen üretimimizin gerektirdiği ithal girdilere ve şirketlerimizin genişleyen küresel ağlarının ortaya çıkardığı ihtiyaca bağlı döviz talebi vardır. İşte bunun için vatandaşlarımıza kur korumalı mevduat gibi kur ve altın hesabına dayalı konut kredisi gibi tasarruflarını kendi paramıza dayalı enstrümanlara kaydırmalarını sağlayacak alternatifler sunuyoruz.”

“Ülkemizde döviz girişini hızlandıracak yeni yöntemler geliştiriyoruz”


“İhracatı teşvik ederek, turizmi destekleyerek uluslararası yatırımların gelişini kolaylaştıracak, ülkemizde döviz girişini hızlandıracak yeni yöntemler geliştiriyoruz. İhracatçılarımız hemen her ay rekorlar kırarak yıllık 242,6 milyar dolarlık rakama ulaşarak sağ olsunlar kendilerine olan güvenimizi boşa çıkarmıyorlar. Enerji fiyatlarındaki fahiş artışların ithalatımızda yol açtığı bozulmayı bir kenara bıraktığımızda fiilen cari fazlaya geçtiğimizi söyleyebiliriz. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gaz ile yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarımızın çıktıları sisteme eklendikçe, bu tablo lehimize düzelmeye başlayacaktır.”

“Bu iktidar faizi artırmayacaktır, tam aksine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz”


“Gelişmiş ülkelerin tamamında ödemeler dengesinde çok ağır sancılar yaşanırken, biz hepsinden daha iyi durumdayız. Bu ülkelerin merkez bankası bilançoları neredeyse milli gelirlerinin yüzde 40’ına dayandı. Banka aktifleri milli gelirlerini katbekat aşan bu ülkelerin bize sürekli dayatılan faiz artışlarından köşe bucak kaçmalarının sebebi resesyona, yani durgunluğa girme korkularıdır. Kimse bizden şunu beklemesin, bu iktidar faizi artırmayacaktır, tam aksine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz. Gelişmiş ülkelerin hiçbiri bu aşamada faizleri enflasyona göre olması gereken seviyelere yükselterek cari açık verme, dolayısıyla devasa işsizlik sorunlarıyla karşı karşıya gelme riskine girmez, giremez.”

“Benim derdim bu ülkede yatırımcı birinci derecede kamu bankalarıyla, özel sektör bankalarıyla da düşük faizle sağladığı kredi ile yatırıma girsin”


“’Sayın Başkan niçin faizi düşürmekten bahsediyorsun?’ Benim derdim şu, bu ülkede yatırımcı birinci derecede kamu bankalarıyla, buna eğer özel sektör bankaları da dahil olursa özel sektör bankalarıyla da düşük faizle sağladığı kredi ile ne yapsın, yatırıma girsin. Mevcut yatırımlarını daha da geliştirsin ve genişletsin, bununla istihdam sağlayalım, bununla üretimi artıralım, bununla ihracatı daha da artıralım ve bununla büyümeyi sağlayalım. Bizim derdimiz bu. Bu oldukça işte işsizlik de ne yapacaktır, bugün olduğu gibi daha da azalacaktır.”

“Türkiye ise fiyatlardaki fahiş artışların yol açtığı sıkıntılara rağmen kendi programı ile hedeflerine doğru ilerlemeyi sürdürüyor”


“Dünya milli gelirinin yüzde 70’ini oluşturan bu ülkelerin yaşadığı sancılar tabii olarak herkesi etkiliyor. Çin ve Japonya’nın parasal genişlemeye ve faiz indirimine gitmelerinin, paralarına bilinçli olarak değer kaybettirmelerin sebebi bu fırtınadan kaçma çabasıdır. Gerisindeki 20 yıllık bir fiziki ve beşerî hazırlıkla bu sürece giren Türkiye ise fiyatlardaki fahiş artışların yol açtığı sıkıntılara rağmen kendi programı ile hedeflerine doğru ilerlemeyi sürdürüyor.”

- Advertisment -