Nanterre’de gece 29 Haziran Perşembe günü erken başladı: Salı günü bir polis tarafından öldürülen Nahel M.’nin anısına düzenlenen ve binlerce kişinin katıldığı yürüyüşte herkes üzerinde “Nahel için adalet” yazan beyaz tshirtler giymişti.
Yürüyüşe, üzerinde “Nahel için Adalet 27/06/23” sloganı yazılı beyaz bir tişört giyen ve aynı zamanda bir kalp şekli taşıyan üstü açık bir kamyondan kalabalığa el sallayan annesi Mounia öncülük etti.
Kalabalık “Adalet yoksa barış da yok!”, “Herkes polisten nefret ediyor!” sloganları attı. Meşaleler yakıldı. “Polis öldürüyor”, “Başka kaç Nahel filme alınmadı?” ve “Hayatlarımız tehlikede” gibi pankartlar taşındı.
Yürüyüş saat 16.30’da sona erdiğinde olayların dineceği umuluyordu.
Bir polis memuru beyaz bir yürüyüşün sonunda yanlarından geçen iki gencin kendilerine şöyle dediğini anlattı: “Bu gece göreceksiniz, her şey farklı olacak”.
Öyle de oldu. Üçüncü gece şiddet olayları daha da büyüdü.
Nanterre’deki öfkenin merkez üssü olan Pablo-Picasso bölgesinin kalbindeki sayısız araba yakıldı.
Kasabanın duvarlarında “Nahel için adalet”, “Nahel için isyan”, “Nahel için intikam” yazıları yazıldı.
Şiddet Nanterre dışındaki şehirlere yayıldı. Paris’in merkezinde, Nike mağazası ve Zara butiği yağmalandı. Süpermarketler soyuldu, Drancy’de bir alışveriş merkezine zorla girmek için bir kamyon kullanıldı, Pantin’de siyah giyimli ve havai fişek taşıyan yirmi kadar genç havaya ya da polise doğru ateş açtı. Otobüsler ateşe verildi.
Lille, Lyon ve Toulluse’da da göstericiler pek çok kamu binasını ateşe verdi, şehirde bütün gece yangınlar çıktı.
Fransa genelindeki olaylarda 40 bin polis ve jandarma görevlendirildi. Gecenin sonunda çoğu 14-18 yaş arası 421 gözaltı vardı.