Ana SayfaHaberlerÖZEL RÖPORTAJ | Göç Uzmanı Murat Erdoğan: Esad devrilir devrilmez 6 bin...

ÖZEL RÖPORTAJ | Göç Uzmanı Murat Erdoğan: Esad devrilir devrilmez 6 bin Suriyeli evine döndü

Göç uzmanı Murat Erdoğan, Suriyelilerin dönüşünde en büyük engel olan “Esad’ın varlığı” faktörünün ortadan kalktığına, Esad devrilir devrilmez 6 bin Suriyeli’nin evine döndüğünü açıkladı. Serbestiyet’in sorularını yanıtlayan Erdoğan, geri dönüşler açısından Türk hükümetinin önündeki en büyük riski “Türkiye’de toplumun yüzde 89’u Suriyelilerin gitmesini istiyor. Beklenti çok yüksek” sözleriyle açıkladı. İktidarın Suriye’nin güvenliğine odaklanması gerektiğini söyleyen Erdoğan, muhalefetin Suriyeliler konusunda politika üretemediğini dile getirdi, “Bugüne kadar mülteci dostu bir söylemleri olmadığından içinde bulundukları durum çok problemli” dedi.

Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte dikkatler Türkiye’deki yaklaşık 3 milyon Suriyeli mültecinin ülkesine geri dönüp dönmeyeceğine çevrildi.

Ankara, tıpkı Suriye’de iç savaşın başladığı 2010 başlarında olduğu gibi baş döndürücü bir diplomasi trafiğinin ortasında. Türkiye-Avrupa Birliği (AB) arasında yeniden bir mülteci sayfası açılıyor. Ancak bu kez konu; Suriyelilerin Türkiye’de kalması değil, geri dönüşler. AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen 17 Aralık Salı günü Ankara’ya geliyor. 

Suriyeli mültecilerin geri dönüşünün nasıl mümkün olabileceği, Türkiye’nin önceliklerinin ne olması gerektiği, Türkiyeyi bekleyen riskleri, hükümetin ve muhalefetin Suriye’deki gelişmeler karşısında aldığı pozisyonu hem akademideki hem de sahadaki çalışmalarıyla dikkat çeken göç uzmanı Murat Erdoğan’la konuştuk. 

“İlk aşamada kesin gidenler 6 bin”

-Esad’ın devrilmesiyle Türkiye’deki Suriyelilerin sınır kapılarına yönelmesini nasıl yorumladınız? Bunun adı tam olarak Suriye’ye geri dönüş mü

“Sadece Türkiye’deki değil başka ülkelerdeki Suriyeliler de -Esad Suriye’deyken biz ülkemize gitmeyiz- diyorlardı. Bir diktatörün gitmesinin yaşattığı müthiş bir sevinç var. Suriyelilerin kafasında -keşke evimize, ülkemize gitsek-düşüncesi de var. Bu heyecan gayet doğal. 

Sınır kapılarında gördüğümüz kalabalıklar; Türkiye’den izin alarak birkaç günlüğüne gidip gelmeye çalışanlar. Kısa süreliğine de olsa memleketlerinde olanı biteni görmek, geri de dönmek isteyenler. 

Ama bizimkiler buna izin vermiyor. Bizimkiler -gideceksen kesin gidiyorsun, bir daha geri gelemezsin- diyor. Bunu da kabul edenlerin sayısının 6 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Yani ilk aşamada kesin gidenler 6 bin. 

Dolayısıyla şu an böyle akın akın oraya gidiliyor görüntüsü başka bir algı çalışması. O algı çalışması da Türk toplumuna iyi geliyor. Ama bu ne kadar iyi gelecek ve ne kadar sürdürülecek ayrı bir konu. 

Suriyelilerin geri dönüşü için Esad faktörü ortadan kalktı ama ülkesinde güvenliğin sağlandığından emin olmayan Suriyelilerin dönüşü zaman meselesi.”

Von der Leyen Türkiye’ye yardım paketi önerebilir”

-Türkiye, Suriye’nin yeniden imarında aktif rol oynamaya hazırlanıyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen de 17 Aralık Salı günü Ankara’da. AB, Türkiye’yle nasıl bir işbirliği yürütebilir? 

“AB için bu işin maliyeti çok önemli bir maliyet. Suriyelilerin geri dönüşüne destek sağlamak, hava köprüsüyle oraya bir şeyler göndermek en ucuz iş.

Bir mültecinin Avrupa’ya yıllık maliyeti 15-25 bin Euro arası. Diyelim ki ortalamada 20 bin Euro. 

Sadece Almanya’da bulunan Suriyelilerin sayısı 700.000 civarında. Eğer 20.000 Euro’dan hesaplarsanız, ülkedeki mültecilerin maliyeti 140 milyarı buluyor. 

Bu yüzden Avrupalıların gelip -biz bu destek olalım- demeleri çok mantıklı. Türkiye mültecileri geri göndermek konusunda bir kararlılık ortaya koyarsa Suriyeliler Avrupa’ya doğru akmaya çalışacak. Avrupa’nın endişesi bu. Şu an Avrupa için en ideal olan; Türkiye’nin yine desteğini alarak Suriyelilerin mümkünse evlerine gitmesi, gitmeseler bile Avrupa’ya doğru ilerlemelerini engellemek. 

Von der Leyen muhtemelen öyle bir yardım paketiyle gelecek Türkiye’ye ve “Türkiye’den gidecek Suriyelilere mali destek verelim” diyecek. “

“AB; Suriyelilerin Avrupa’ya yönelmesinden endişeli” 

“Dünya Bankası’nın hesabına göre Suriye’nin imarı için en az 200 milyar dolara ihtiyaç var. Bu rakamın 400 milyar dolara çıkabileceği öngörülüyor. Bu kadar kaynağı verecek bir ülke yok, birlik yok, hiçbir şey yok. 

Dolayısıyla AB, Suriye’de bir takım iyileştirme çalışmalarına katkı verecek; okul, hastane yapmaya çalışacak. 

Ama AB’nin Türkiye’den temel beklentisinin Türkiye’nin daha aktif olması diye düşünüyorum. 

Türkiye’nin önünde, hükümetin önünde yeni bir süreç açılıyor 12 yıldan sonra. AB de endişeli hesaplar yapıyor. 

Türkiye’nin mülteciler üzerinde baskı uygulaması lazım. Geçici korumayı kaldırması lazım. Geri dönüşleri için mültecileri zorlaması lazım. Hastane yardımlarını, okula kayıtları kesmesi lazım.Türkiye bunları yapar da, Suriyeliler Avrupa’ya yönelir diye düşünen bir AB var bunu unutmamak gerekir. “

“Geri dönüşün riski: Bölgedeki çatışma ihtimali”

1

-Peki Türkiye geri dönüş sürecini nasıl yönetmeli? Nedir bu işin ideali? 

“Önümüzdeki dönem için birazcık taşların yerine oturması gerekiyor. Suriye hükümetinin bir bütün olarak ortaya çıkması gerekiyor. Bütün selefi örgütlerin temel hedefi İsrail’i ortadan kaldırmak. İsrail de Suriye’nin bir bölümünü işgal etti, işgali sürdürüyor. Eninde sonunda selefilerin kendi içinde başka türlü bir parçalanmaya doğru gideceklerini düşünüyorum. Yani bu iş gerçekten başka bir çatışma yaratabilir. O çatışmada yine HTŞ lideri Colani ve etrafındakiler daha güçlü çıkabilir. Bu bir risk. 

Ama daha büyük risklerden birisi de PKK’nın, YPG’nin oradaki varlığı. Bölgede şu an İsrail’i koruyacak, gerekirse askeri olarak destekleyebilecek tek güç YPG.  Bu da bölgenin gerilimli olması demek. Bütün bunlar varken, insanların böyle -hadi ben eve dönüyorum- demesini ben beklemiyorum.”

“Türkiye’nin yol haritası: Güvenlik, yatırım, geri dönüşe davet” 

“1-Türkiye’nin bir an önce Suriye’nin güvenliğe kavuşmasını sağlanması gerekiyor. Güvenlik sağlanmalı ve herkese adil bir biçimde güvenlik sağlayacak bir mekanizma devreye girmeli. 

2- Suriye’de temel ihtiyaçlara ulaşım, özellikle gıda, hastane ve okul. Bunlarla ilgili çok hızlı hareket etmek lazım. Çünkü burada çocuğunu okuldan alan insanların, çocuklarını götürecekleri okulların olması lazım. Burada işten ayrılıp oraya giden insanların çalışabilecek yerlerinin olması lazım. Yani Suriye’ye yatırım yapmak lazım ve bu konuda dünya kamuoyuna harekete geçirmek lazım. 

3-Türkiye bütün bunlar olduktan sonra -Geçici korumanın koşulları ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla ben Türkiye’de bulunan Suriyelilerin geçici korumasını kaldırıyorum ve onları terke davet ediyorum- diyebilir. Terke davet etmek için bir süre verirler. Bir hafta da olur, bir ay da olur, üç ay da olur, bir yıl da olur. Buna hükümet karar verecek ama diyecek ki -Sevgili mülteci Suriye’deki koşullar değişti. Türkiye’de kalmanın yasal zemini, uluslararası hukuka dayalı yasal zemini ortadan kalktı. Dolayısıyla ülkene geri döneceksin.-“

Geri dönüşte kriz ihtimali: Ya dönmezlerse 

“Tamam bunu verdiniz, bunu yaptınız. Peki insanlar buna uyacak mı? Uyumazlarsa ne yapacaksınız? Yani adama sen 6 ay süre verdin, gitmedi adam. Bursa’da çalışıyor, çocuğu okuda gitmedi. İşte o zaman asıl kriz süreci başlayacak. O zaman da insanların zorla gönderilmesi gerekecek. Ama o da yani 3 milyon civarındaki insanın evlerinden teker teker sökülüp gönderilmesi gibi bir süreç hem Türkiye’nin siyasi ve diplomatik imajına çok ciddi zarar verecek, hem de öyle gerçekleştirebilecek bir şey değil yani. Bunu insanlar çok küçümsüyor da. Bu öyle çok gerçekleştirecek bir şey değil.

“Erdoğan kriz olasılığını gördü, tedbir aldı”

“Bu olası krizi Cumhurbaşkanı Erdoğan da görmüş olacak ki, “Kalmak isteyenin başımızın üstünde yeri var” dedi. Belli ki kafasında ciddi plan var. Ne yapacak Erdoğan? 

İki tane kanal açacak. Bu kanallardan birisi; Türkiye’de çalışan, çocukları okula giden ya da burada doğmuş çocukları olanlara -istiyorsanız ikamete başvurun, bir onu değerlendirelim, size ikamet müsaadesi verelim- denilebilir. İkamet müsaadesi verilen Suriyelilerin de 5 sene sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmesi gibi bir şey söz konusu olur. Yani bu da öyle gayet doğal bir süreç yani bütün yabancılar için böyledir. İkamet yolu açılabilir. 

İkinci yol, -uluslararası korumaya başvurabilirsiniz- denilebilir. Şu ana kadar Suriyeliler uluslararası korumaya başvuramıyorlar. O kapı açılabilir. Bir grup da oradan yararlanıp Türkiye’de kalmaya devam edebilir. Ama yine de ciddi bir bölüm Türkiye’den ayrılmaya orlanır. Bezdirilir, yardımlar kesilir gibi.” 

“Hükümetin dikkat etmesi gereken şey: Toplumdaki mülteci öfkesi”

Türk toplumunun %89’u bunlar gitsin diyor. Bütün partilerin uzlaştığı belki de tek konu. Şimdi böyleyken Bir de Esad gitmişken insanlar gayet rahatlıkla diyorlar ki -kardeşim Esad gitti hadi evinize gidin.- Şimdi bu beklenti o kadar yükseldi ki, bunun gerçekleşmemesi Türk toplumunda başka bir öfke yaratacak diye endişeliyim ben ve bu öfkenin hem siyaseti etkileyeceğini hem de hükümeti etkileyeceğini düşünüyorum. Hatta bunun başka türlü olumsuz etkileri olabilir diye açıkçası endişeliyim. Bu sürecin yönetilmesi çok kritik.

-Türkiye’de muhalefet Suriye’nin yeniden imarında, bölgeyi yakından izlemekte aktif rol oynayabilir mi? 

“Muhalefet mülteciler konusunda politika üretmekte her zaman iktidara göre daha arkadan geliyor ve her zaman sıkıntılar yaşıyor. 

Türkiye Belediyeler Birliği de gidip orada bir takım çalışmalar yapabilir ama para lazım. Bu para nereden gelecek? Bu para olmadığı müddetçe siz tabii ki hazır olabilirsiniz. 

Türkiye’den kaynak çıkaramayacağımıza göre dışarıdan kaynak bulmamız gerektiği dikkate alınmalı. Bunu iktidar için de söylüyorum. Son 5-6 senedir sürekli -güvenli bölgede 100 bin briket ev yapacağız Suriyeliler oraya dönecek- diyorduk. Evleri yapamadık çünkü ona kaynak bulunamadı. Şimdi hele ihtiyaç daha da büyük. Türkiye bu konuya hazırlıklı olmalı.”

“Muhalefetin içinde bulunduğu durum problemli bir durum” 

“Muhalefet, doğası gereği bir taraftan hükümetin Suriye’deki gelişmeleri bir başarı olarak göstermesini engellemeye çalışıyor. Dolayısıyla söylem olarak hataları söylemeye çalışıyorlar. Ama bir taraftan da çok fazla bir alternatif de üretemiyorlar. Hani böyle mülteci dostu bir politikaları olsa, bir çizgileri olsa daha farklı bir şey söylerler. Ama değil. Muhalefette çok güçlü bir damar var Suriyelilerin geri gönderilmesiyle ilgili. Dolayısıyla şu an en fazla desteği hükümetin bu geri gönderme politikalarına verecekler. Ama paradoksal olarak hükümetin geri gönderme politikaları muhalefete yaramayacak, hükümete yarayacak bir kez daha. Dolayısıyla gerçekten muhalefetin şu an içinde bulunduğu durum problemli bir durum.” 

240 bin Suriyeliye vatandaşlık verildi 

-Suriyeliler ve geçici koruma statüsü. Durum nedir, nüfus nedir? 

“Türkiye’deki Suriyelilere geçici koruma statüsü verildi. Yani teker teker mültecilik statüsüyle ilgili bir işlem yapmıyorsun, geldiği ülkedeki savaş durumundan hareketle diyorsun ki -hepinize ben bu koruma statüsünü veriyorum.-  Bunu mesela şu an Avrupalılar Ukraynalılara veriyor, 90’lı yıllarda yine Avrupalılar Boşnaklara, Balkan Savaşı’ndan kaçanlara veriyorlardı. Şimdi biz geçici koruma veriyoruz. 

Türkiye’de geçici koruma altındakilerin sayısı 2021’de en yüksek sayıya ulaştı. 3 milyon 700 bindi. Sonra sayılar düşmeye başladı. 

Şimdi sayıların düşebilmesi için birkaç tane şey olması lazım. Bir, Suriyelilerin geri gitmesi lazım. Bizim sahadaki gözlemimiz, Suriyelilerin o kadar çok yoğun bir biçimde gitmediklerini gösteriyor. Çünkü bir anda böyle 800 bin insan kayboldu. 

İki, Avrupa’ya gitmeleri lazım. Avrupa’ya gidenler var ama bu sayılarda değil. Üçüncüsü, -yanlış saydık şimdi tekrar sayıyoruz, sayıları düzeltiyoruz.- Dördüncüsü, bu çok söyleniyor hükümet tarafından da. -Biz bunları vatandaşlığa aldık-

Şimdi vatandaşlık konusu Türkiye’de paranoyak hale gelen bir konu haklı olarak. Çünkü şeffaflıktan uzak yürütüldü. Devletin bize açıkladığı  en son rakam, 240 bin Suriyeli vatandaşlık verdik. Ama gerçekten sayı bu mudur? Bunu şu andan bilebilme şansımız yok. Ama netice itibariyle şu an Türkiye’de devletin verdiği rakama göre geçici koruma altında olan, geçici koruma kaydı olanların sayısı 2 milyon 950 bi civarında. 

Yaklaşık 70 bin Suriyeli Türkiye’de ikametle kalıyor. Ve benim sahadan gördüğüm en azından kayıdı olmayan ama buna rağmen Türkiye’de bulunan Suriyeliler de var. Hatta bununla ilgili mücadele de devam ediyor. Göç İdaresi Başkanlığı kayıt dışı olan Suriyelileri de bir biçimde düzensiz göçmen olarak niteleyip onları da yakalıyor. Benim tahminim şu an Türkiye’de 3,5 milyon civarında Suriyeli var.”

Türkiyede son 12 yılda 950 bin Suriyeli bebek doğdu 

“Türkiye’deki son 12 yılda 950 bin Suriyeli bebek doğdu. 811 bin Suriyeli çocuk devlet okullarına gidiyor. Bu çok büyük bir sayı çünkü Türkiye’de yaklaşık 500 bin hane var ve her hanede neredeyse en az bir çocuk var okula giden. Bu, onların Türkiye’yle bağlarını çok güçlendiren bir şey. 

Yaklaşık olarak 1 milyon 200 bin Suriyeli Türkiye’de aktif çalışıyor. Genel sayılar bunlar. Yaklaşık 60 bin civarında Suriyeli üniversite öğrencisi var Türkiye’de. 

Tablo böyleyken ve sayılar çok çok büyükken bunlarda böyle çok kısa zamanda radikal dönüşümler beklemek biraz hayal olabilir. Onun için daha soğukkanlı bir biçimde bölgenin istikrarına bir an önce kavuşabilmesi için çaba gösterilmesi gerekiyor.”

- Advertisment -