Ana SayfaHaberlerGündemBass: Darbede parmağımız yok

Bass: Darbede parmağımız yok

 

Bass, darbe girişimiyle ilgili ülkesinin önceden haberdar olduğu iddiasını yalanladı ve, böyle bir durum olsaydı Türk Hükümeti'ni önceden uyaracaklarını söyledi. Büyükelçi, bu suçlamalardan 'derinden incindiğini' söylüyor: 

 

"En ufak bir kanıt olmadan bu yasa dışı darbe girişiminde ABD’nin parmağı olduğunu ya da bu girişimden haberdar olduğunu öne süren yorum ve suçlamalar nedeniyle derinden inciniyorum. ABD yönetimi 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece yaşanan yasadışı aktivitelerin hiçbirini planlamadı, yönetmedi, desteklemedi ya da bunlarla ilgili önceden bilgi sahibi değildi. Nokta! Eğer önceden haberimiz olsaydı derhal Türk hükümetine söylerdik… Bu sürtüşme ve yanlış anlaşılmalara rağmen biz iki temel önceliğe odaklanıyoruz. Birincisi, Türk hükümetinin bu yasadışı darbe girişiminin sorumlularını adalet önüne çıkartmasına destek olmak. Bu çalışmanın büyük bölümü yasal kanallar üzerinden devam ediyor ve şu noktada yasal süreçleri olumsuz etkileyecek herhangi bir şey söylemek istemiyorum."

 

‘Fuller'den haberim yok"

 

Darbe gecesine dair doğrulanmamış haberler arasında eski Amerikalı istihbaratçı Graham Fuller'den o gece Türkiye'de bulunduğuna dairdi.

 

Graham Fuller, Türkiye'de CIA'in İstasyon Şefi olarak çalışmış bir isim. Aynı zamanda Fethullah Gülen’in yeşil kart başvurusu sırasında referans mektuplarından birini vermişti.  ABD Büyükelçisine  Graham Fuller'in o  gece İstanbul'da olup olmadığı soruldu, cevabı şöyle oldu : 

 

"O gece Sayın Fuller’in Türkiye’de olduğundan haberim yok. Doğrusunu söylemek gerekirse burada olsaydı da bizim pozisyonumuzu değiştirmezdi. Şu an ABD hükümeti ile hiçbir alakası yok, kendisi eski bir hükümet yetkilisidir. Sayın Fuller ya da başka isimlerin darbe girişimi gerçekleşirken Türkiye’de olup olmadığından da bağımsız olarak ABD’nin bu işten çıkar sağlayacağına yönelik çok fena yorumlar bazı kişiler tarafından bazı Amerikan medya kuruluşlarında dillendirildi. Bunların hiçbiri ABD yönetiminin görüşlerini yansıtmıyor."

 

"İncirlik'i biz kontrol etmiyoruz"

 

Elçi, darbe girişiminde yer alan bazı F-16’lara, İncirlik üssünden kalkan TSK’ya ait tanker uçaklardan yakın ikmâli yapılmasına ve bu sebeple de ABD'nin girişime müdahil olduğu iddiasına ise şunları söyledi:

 

"İncirlik bir ABD üssü değil, Türk üssü. Biz İncirlik’i Türk hükümetinin davet ve izniyle kullanıyoruz. Ne üssü ne Türk hava sahasını ne de İncirlik’teki kuleyi biz kontrol ediyoruz. Hangi uçağın ne zaman ve ne için kalkıp indiğine biz karar vermiyoruz. Amerikan uçakları ancak Türk makamlarının izni üzerine uçuş yapabiliyor. Türkiye’nin üsten gerçekleştirdiği askeri faaliyeti sorgulama yetkimiz yok. Dolayısıyla da İncirlik’ten kalkan tanker uçakların yasal ya da meşru operasyonlar için kullanılıp kullanılmadığını bilemeyiz. Bu Türk ordusunun ve hava kuvvetlerinin işi."

 

"Darbe girişimini saat 23:15'te öğrendik"

 

ABD'nin, İncirlik'teki hareketliliğe rağmen girişimden nasıl haberdar olup olmadığı da Bass'a soruldu:

 

"Hayır, tamamen karanlıktaydık. Ben darbe girişimini Ankara’da rezidansta jetler alçak uçuş yapmaya başladığında öğrendim. Yaklaşık 22.00 sularıydı…İlk etapta bir terör tehdidine karşı önlem alındığını düşündüm. Hemen telefonlara sarılıp ne olduğundan haberi olan birilerine ulaşmaya çalıştık. Aynı sizler gibi. Türk hükümetinden bunun bir yasadışı darbe girişimi olduğuna dair aldığım telefonun hemen ardından gittik dar bir ekiple beraber saat 23.30 sularında büyükelçiliğe geçtik. Arayan dışişleri bakanlığından birisiydi ve saat 23.15 civarıydı. Arayan kişi bu bilgiyi Washington’a iletmemi istedi ve Türk hükümetinin ABD’nin desteğini beklediğini bildirdi. Ben de bunu derhal yaptım."

 

Elçi, arayan kişinin darbenin arkasında Gülen olduğunu belirtmediğini, Türk Hükümeti'nin bu yönde kanaatini duydukları an da bunu Washington'a ilettiklerini de söyledi.

 

"Akar'ın ifadesi güçlü tanıklık"

 

Bass, "Siz kişisel olarak darbe girişiminin arkasında Fetullah Gülen’in olduğuna ikna oldunuz mu?" sorusuna ise darbe girişiminde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın başına gelen bir olayı örnek göstererek yanıt verdi: 

 

"Burada yaşayan ve Orgeneral Akar gibi pek çok kişiyle konuşan biriyim. Akar’ın o gece yaşadıklarına dair ifadesini güçlü tanıklık olarak görüyorum. Ötesinde bir görüş açıklamak istemem. Türk hükümetinin sorumluları adalet önüne çıkartmasını zorlaştıracak bir şeye neden olmak istemem."

 

Orgeneral Hulûsi Akar'ın, savcılığa verdiği ifadeye göre darbeciler o gece Akar’dan darbe bildirisine imza koymasını isterken, ‘Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen ile görüştürürüz’ dediler. Akar, ifadesinde kendisine bu teklifi yapan ismin Tuğgeneral Hakan Evrim olduğunu, kendisinin ise 'Ben kimse ile görüşmem' diyerek Evrim'i terslediğini söyledi.

 

"Şoke olduk"

 

John Bass, "Ülkeniz açısından da bir istihbarat zaafı olduğu değerlendiriliyor mu?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

 

"Biz de şaşırdık ve şoke olduk. Bu planlamanın ne ölçüde gözlerden saklandığının boyutunu ortaya koyuyor. Bunu nasıl becerdiler? Türk hükümetinin elde edeceği bulguları merakla bekliyoruz… Bu olayda yaşanan şokun boyutunu Batılılara anlatabilmek için bizim 11 Eylül’de yaşadığımız deneyimi hatırlatmak lazım."

 

"Farklı demokrasilerin farklı hukuk sistemleri var"

 

Türkiye’de geniş bir kesimin Gülen’in bu darbe girişiminin arkasında olduğuna, ABD’nin de Gülen’in arkasında olduğuna inanıyor olmasına tepkisi ise şu oldu:

 

"Türkiye’nin sorumluları adalet önüne çıkartmasını destekliyoruz. Öte yandan farklı demokrasilerin farklı hukuk sistemleri var. ABD’de yargı yüksek derecede bağımsız bir kurum, yönetimin hükümetten bağımsız ve eş yetkilere sahip bir kolu. ABD’de yargı yürütmenin onaylamadığı pek çok karara imza atabilir ki, 2008 yılında Amerikan yargısının Fetullah Gülen’in ikamet izni meselesinde de tam da bunu yapmıştır. Şu an ABD’de olan ve Türk hükümetinin darbe girişimine katıldığını düşündüğü kim varsa onlarla ilgili süreçlerin bağımsız ABD yargıçlar üzerinde ikna edici bir etkisi olacak şekilde yürütülmesine destek vermek istiyoruz. Çok fazla konuşmak istememizin sebebi de şu; mahkeme süreçleri öncesinde çok fazla kamuoyu önünde tartışılan bazı güçlü davalarda yargılamanın başarısız olduğu pek çok örnek var ABD’de."

 

“Örgütün kendisine gelince; ABD’de yabancı terör örgütü diye tanımlanmak için çok net bazı kriterler vardır. Temel unsurlardan birisi bu örgütlerin Amerikan vatandaşlarını doğrudan tehdit etmeleri veya öldürmeleridir. Okullara gelince; ABD’deki tüm diğer örgütler ve kurumlar gibi eğer suç işlendiğine dair veya yasadışı eylemlere karıştıklarına dair kesin kanıtlar varsa bu federal, eyalet ve yerel yetkililer tarafından ciddiye alınır. Suç işlendiğine dair kanıtlar ABD’deki yetkin kurumların önüne geldikçe gereğinin yapılacağına eminim.”

 

"Cumhuriyeti ve halkı korumaya ant içmiş Türk ordusu…"

 

Büyükelçi, bu girişime kendilerinin de öfke duyduğunu söyledi ve ABD ve Türk tarafının birbirlerini anlamadığını savundu:

"Türk dostlarımızın yaşadığı duyguları biz de hissediyoruz ve bu bağlamda burada yaşanan olayların ne olduğunu ve toplumdaki etkisini anlamaya ve hem Washington’a hem de Amerikan halkına anlatmaya uğraşıyoruz. Aynı şekilde Atlantik ötesinde olayların nasıl göründüğünü ve neden bir türlü birbirimizi tam anlayamadığımızı da Türk hükümetine ve okuyucularınıza anlatmaya çalışıyoruz. Cumhuriyeti ve halkı korumaya ant içmiş Türk ordusu mensuplarının aksi yönde yasadışı faaliyetlere girmiş olmasına biz de öfke duyuyoruz."

 

"Batı basınındaki haberlerden rahatsızlık duydum"

 

Bass, Batı basınının bu olaya yaklaşımını da eleştirdi:

 

“Bence burada en büyük sorunlardan biri hem Türk hem de Batılı gazetecilerin olayları analitik bir çerçeveye oturtma konusunda çok aceleci davranmış olmaları. Batı basını tarafından yapılan bazı haberlerden rahatsızlık duydum. Neden kızgın olduğunuzu biliyorum; o gece demokrasinizi korumak için kendi yaşamlarını riske atarak sokağa çıkan insanların ne kadar geniş bir yelpazeden olduğu haberlere yansımadı. Buradaki pek çok gazetecinin de varsayımlar koyarak ABD’nin burada bir rol oynadığına dair sonuçlara varmasından da aynı ölçüde üzüntü duyuyorum. ABD’nin Türkiye’nin parçalandığını, zayıfladığını ve istikrarsızlaştığını görmek istediğine dair hikayeyi anlamak bizim için çok güç. İlişkilerimizin tarihine ve bu ülkedeki yatırımlarımıza çok ters bir anlatı. ABD güçlü, müreffeh, demokratik ve kendine güvenen bir Türkiye görmek istiyor.” 

 

Büyükelçi Bass, kamuoyunda ABD'ye yönelik yaklaşımın bazı şirketleri ürküttüğünü de söyledi:

 

“Geçtiğimiz haftalarda zamanımın önemlice bir kısmını Amerikan şirketlerine Türkiye’deki yatırım ortamını ve Türkiye’de Amerikalı olmanın anlamını anlatarak geçirdim. Pek çok şirketten de anti-Amerikancılıktaki bu kabarmanın buradaki işleri üzerinde bir etkisi olacağına dair kaygılarını dinledim.”

 

Kaynak: Hürriyet, Habertürk

- Advertisment -