Haber analiz / Cengiz Kapmaz Serbestiyet
Özel işlerim dolayısıyla son bir haftayı Ege kıyılarında geçirdim. Bu süre içerisinde Türkiye’nin en önemli turistik merkezlerinin başında gelen sahil yerleşim yerlerini dolaştım. Akçay, Altınoluk, Ayvalık, Edremit, Ören, Bandırma gibi turistik yerlerde hem halkla yoğun sohbetler gerçekleştirdim, hem de demokrasi nöbeti tutulan meydanlara katılarak göstericileri dinleme imkanı buldum. Elimden geldiğince halkın nabzını tutmaya çalıştım.
Edindiğin izlenimlerin tüm Ege’yi temsil ettiği iddiasında değilim ama izlenimlerimin “bütünün parçasını” yansıtması açısından da önemli olduğu” kanaatindeyim.
Sahil yerleşim yerlerinde darbenin daha ilk dakikalarında seküler yaşam tarzlarına büyük önem veren kitlelerde, şu duygu seli yaşanmış:
“Nihayet Erdoğan’dan kurtulduk”
Ancak bu sevinç, kitlesel coşkulu kutlamalara sahne olmamış. Akçay, Altınoluk, Ayvalık, Ören, Burhaniye gibi yerlerde çok ama çok küçük gruplar Erdoğan aleyhine gösteriler yapmış, ancak umdukları kitlesel desteği bulamamışlar.
Yerli halktan bazı konuşmacılar, bu gösterilerin özellikle Ege’de hassasiyeti kitlesel eylemlere dönüştürmek isteyen Cemaat’in planlı-programlı organizasyonu olduğunu vurguluyorlar.
Darbe gecesi Başbakan Binali Yıldırım’ın televizyon ekranlarına çıkarak darbecilere karşı muhteşem bir duruş sergilemesi, ardından darbecileri sınırlandıran, daraltan bir söylem kullanması laik seküler kesimin düşüncelerinin değişmesine vesile olmuş.
İnşaat malzemeleri sattığını ifade eden Sadullah İnan isimli bir esnaf, laik kesimde yaşanan duygu ve düşünce fırtınasını şu şekilde ifade ediyor:
“Önce sevindiler. Nihayet Erdoğan’dan kurtulduk coşkusu yaşadılar. Bu çok net görüldü. Ancak darbeye ilişkin bilgiler netleştikçe coşkuları da düşünceleri de değişmeye başladı. Başbakanımızın çıkıp bu bir paralel yapı darbesidir demesi kafalarını karıştırdı. Sonra Perinçek gibi siyasilerin de ekranlara çıkarak ‘bu Kemalist, Atatürkçü darbe değildir’ demesi coşkudan bekle göre evrilmelerine sebep oldu.”
‘Darbeciler ya dini zorla uygulatırlarsa’
Akçay’da konuştuğum, kendisinin Alevi, Kızılbaş olduğunu üstüne basa basa vurgulayan Haydar Demir isimli bir emekli, darbenin kendisinde yarattığı coşku fırtınasını çok samimi bir şekilde şu sözlerle ifade ediyor:
“Akşam yan yazlıklarda bir hareketlenme oldu. Dışarı çıktık, NTV açın, darbe olmuş dediler. Nihayet Erdoğan’ı devirdiler dedim. Darbeyi Cemaat yapmış deyince bizim gelin ‘bunlar bize bazı zorlamalar getirmesinler’ dedi. ‘Camiye gidin, namaz kılın, oruç tutun gibi’ dedi. O zaman dedim ki ‘ya bu Erdoğan’ı sevmiyorum sevmesine ama en azından şunu yap bunu yap diye zorlaması yok. Bunlar dindarların hoşuna gitmek için onu da yaparsa şaşırmamak lazım.”
Demir’i kuşkulandıran bazı hadiseler de olmuş. Darbe gecesi ve sonraki günlerde Alevi mahallelerine saldırılar olduğu yönünde yayılan aslı astarı olmayan spekülasyonları bu hadiselere örnek olarak veriyor. Demir, konuşuyor:
“Alevi mahallelerine saldırdılar, ölüler var diye her yerden arayan soran dostlar oldu. Sonra bunların tamamen yalan olduğu anlaşıldı. Şimdi düşünüyorum da amaç halkı karşı karşıya getirmek. Sunni-Aevi karşı karşıya gelirse Alevi ne yapacak? Gidip darbecilere sığınacak. İnşallah Erdoğan bunları görüyor, memleketde Alevilerin de olduğunu anlıyordur.”
Artık kimse CHP’ye darbeci diyemiyecek
Kendisini bildi bileli CHP’ye oy verdiğini söyleyen Mehmet isimli bir tatilci ise CHP cephesinde Ege’de yaşanan gelişmeleri çarpıcı bir şekilde özetliyor. Kaya’ya göre, darbe olduktan sonra CHP seçmeninde darbe Erdoğan’ı devirmek için yapıldı. Arkasında da Amerika var” düşüncesi oluştu. CHP’nin Cemaat’e bakış açısı da değişti. Çünkü Cemaat’in Amerika’nın çıkarları doğrultusunda bir Türkiye istediği ortaya çıktı. Bu yüzden tabandan gelen “bağımsız Türkiye, darbelere karşı demokratik Türkiye” talebi parti yönetiminin genel politikası haline geldi.
Cemaat’in devlet içinde güçlü hale gelmesinde en büyük faktörün Erdoğan olduğunu öne süren Kaya, “Darbe başarılı olsaydı Türkiye iç savaşa girerdi” diyor ve devam ediyor:
“Bence CHP de Cemaat’in büyük tehlike olduğunu yaşayarak gördü. Darbe gecesi Kılıçdaroğlu’nun tutumu gayet güzeldi. Artık kimse CHP’yi darbe istiyor diye suçlayamayacak. Bu vatan hepimizin. Bu vatan giderse hepimiz kaybederiz.”
‘Darbeyi Cemaat ve Amerika yaptı’
Seküler cenahta duygu ve düşünce iklimi böyle. Hükümet ve Erdoğan’ı desteklemek için meydanlara çıkan göstericilerde öfke ve bilenmişlik var. Bir şey dikkatimi çekti. Medyayı çok yakından takip ediyorlar, televizyona çıkan bazı yorumculardan daha analitik yorumlar yapıyorlar. Bu kesimde oluşan sosyolojik tutumu özetlemem gerekirse şu tespitleri yapabilirim: Darbeyi Cemaat ve Amerika yaptı. Hedefte de Erdoğan vardı. Ama Erdoğan’ın dik duruşu, halkın desteği darbeyi savuşturdu. Amaç Amerika’nın her dediğini yapan güçsüz bir Türkiye yaratmaktı.
80 yaşındaki Elmas Altun isimli bir yaşlı kadın, gösteriye neden katıldığını şu özlerle açıklıyor:
“Oğlum Erdoğan bize meydanlara çıkın dedi, çıktık. Allah onu başımızdan eksik etmesin. Ne zaman evinize gidin derse gideriz.”
‘Ben seçeceğum sen istemeyeceksun’
Edremit’te esnaf olduğunu söyleyen Halit isimli bir gösterici de kendi özgün şivesiyle şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Ben benum kimin yöneteceğine karar verecem ama Amerika bana ‘yok da, senun seçtiğini ben beğenmiyorum benim atadağımı kabul edeceksun’ diyecek. Git işine da… Niye benum onurium, şerefum yok midur?”
Halit’in bundan sonra hükümetten en büyük isteği ise Cemaat’in gözünün yaşına bakılmaksızın tasfiye edilmesi.
Yunanlı bile Erdoğan’ı destekledi
Kars’tan bundan 10 sene önce Edremit’e gelip yerleştiğini, Burhaniye, Edremit, Akçay, Ayvalık, Ören, Altınoluk’ta semt pazarlarına giderek ekmeğini kazandığını söyleyen 3 çocuk babası Halil Kurtulmuş ise Altınoluk’da yaşadığı ilginç bir anekdotu anlatıyor.
“Altınoluk’ta müşterilerim arasında Yunan adalarından gelip alışveriş yapıp akşam dönen Yunanlılar da var. Erdoğan’ı destekliyorlar. ‘Erdoğan’a sahip çıkın, yalnız bırakmayın’ diyorlar. ‘Biz darbelerden çok çektik sizin gibi. Erdoğan giderse eskisi gibi Türkiye ile Yunanistan arasında halklara yasaklar gelir diyorlar. Elin oğlu bile ülke çıkarı nerede görüyor.”
MHP’liler de meydanlara ilgi gösteriyor
Peki Ege’de meydanlara çıkanlar sadece AK Partililer mi? Daha doğrusu meydanlarda siyaset sosyolojisi açısından bir çeşitlilik var mı? Meydanları dolduranların ezici bir çoğunluğu AK Partililer. Bunu söylemlerden, sloganlardan, kürsüden söylenen şarkılardan çıkarmak mümkün. Ama meydanlara çıkanlar arasında MHP’liler de az değil.
Kendisini memur olarak tanıtan ancak ismini de vermek istemeyen, Edremit, Akçay, Burhaniye’de demokrasi gösterilerine katıldığını ifade eden bir gösterici, meydanların sosyolojisine dair şu çarpıcı tespiti yapıyor:
“Ağırlıklı kesim AK Partili. Diğer çoğunluk MHP’li. MHP’lilerin sayısı bazen meydanların yarısını bulduğu da oluyor. MHP’liler ‘Konu vatansa gerisi teferruattır’ diyorlar ve geliyorlar. Meydanın bir yüzde 5’lik kısmını da darbeye karşı olan demokratlar oluşturuyor. Meydanlar bana şunu söylüyor: Darbe sağı MHP’lisi, Saadetlisi, HAK PAR’lısı, BBP’lisi, AK Partilisiyle aynı çizgide birleştirdi. O çizgi vatan çizgisidir.”