Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ömer Kalyoncu ile basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesi kararı hakkındaki soruya yanıt verdi:
“Bu meseleye üç açıdan bakmak gerekiyor. Birincisi bu dava iki gazetecinin görüş belirtmesiyle alâkalı değildir. Bu da benim taraf olduğum bir husustur. Geçmişte Kıbrıs Türklerine yaptığımız gibi, Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren MİT yetkililerini dünyaya şikâyet yapacak bir tavır içine girdiler. Çok titiz bir zamanlamayla yapılmış hain bir eylemdir. Birinci Cenevre Görüşmeleri’ne gitmek üzere yol hazırlığı yapıyordum. Türkiye sanki bir suça iştirak etmiş gibi yapılan haince bir operasyondu. Bayırbucak’ta dökülen her kanın müsebbibi bu operasyonu yapanlar olacaktır. MİT haberlerinde bir casusluk faaliyeti söz konusudur.
Bu iki gazeteci aradan çok uzun süre geçtikten sonra, yayınlanması kanuni sakınca oluşturan belgeleri yayımlamıştır. Bu gizli belgeleri verenlerin emeli açıktır.
İşin esasına gidildiğinde Türkiye Cumhuriyeti devletine, hükümetine ve halkına yönelik açık bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Olayların gerçeğini saptırma faaliyeti söz konusudur. Milli duruşa sahip, insani hassasiyete sahip herkesin bir kere bunun farkında olması lazım.
Mahkemeye herhangi bir müdahalemiz olmamıştır. Önemli bir gerekçe yoksa, ilkesel olarak tutuksuz yargılamayı benimsiyoruz. Bütün yargı süreçleri tamamlanmadan Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Tutuklu yargılama kararıyla ilgili olarak başvurulabilir.
Davanın esasından koparılıp basın özgürlüğü davası olarak yansıtılması, süren davaya açık bir müdahaledir.
Nasıl siyasiler her gün eleştiriliyorsa, tüm kurumlar aldıkları kararlar dolayısıyla eleştiriye tabi tutulabilirler. Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerini de bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Temel hukuka herkesin riayet göstermesi esastır.”
'Oraya yürüyeceklermiş… İzin vermeyiz'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sur'a yürüyüş çağrısı yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı da eleştirdi.
"Demirtaş’ın nasıl halkı teşvik ettiğini herkes biliyor. Nice olaylarda devleti katil tanımladığını biliyor, bunlar Demirtaş’ın sicilidir. Diyarbakır’da provokatif açıklamalarına devam ediyor. Bunların ağzından silahı bırakın sözünü duydunuz mu? Oraya gideceklermiş de yürüyeceklermiş de. Bunların meselesi teröristlerle işbirliği yapmak. İzin vermeyiz, söylediklerimizin ne kadar ciddi olduğunu herkese zamanla görüyor.
Sivil vatandaşlar Sur’dan zaten çıkabilirler. Çatışanlar da teslim olsunlar. Orada tek bir silahlı birey kalmayıncaya dek orada çalışmalar yürütülecek.
Günlerce Cizre’de bodrum hakkında propaganda yaptılar. Oraya ambulanslar gönderdik. Cizre’de bodrumda çıktı mı böyle bir şey?
Dokunulmazlıklar kürsü dokunulmazlığıdır. Dolayısıyla herkes TBMM’de istediği fikri ifade eder. Kimsenin bu zırh arkasında suç işleme hakkı yoktur. Gereken hukuki süreçleri yakından talip edeceğiz. Kimsenin 29 canını almış bir teröristin taziyesine giderek milletle alay etme hakkı yoktur.”
Su anlaşması
İki lider, Rum kesiminin Türkiye ile KKTC arasında su temini ve yönetimine ilişkin hükümetlerarası anlaşmaya yaptığı eleştirilere yanıt verdi. Davutoğlu, “Biz bu kadar olumlu dil kullanırken, karşı taraf bizi bağlamaz diyor. Anlaşma oldu mu oldu, su gitti mi gitti” dedi. Kalyoncu da “Güney’in yaptığı uluslararası anlaşmalar da, bizimkiler de geçerli olacak” ifadesini kullandı.
Kaynak: Al Jazeera