Ana SayfaHaberlerGündem'Er ve erbaşları linç edenler de yargılanmalı'

‘Er ve erbaşları linç edenler de yargılanmalı’

 

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen Cumhuriyet ve Demokrasi mitinginde konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu, parlamenter demokratik sisteme, TBMM'ye, siyasal partilere ve Türkiye Cumhuriyeti'ne kastetmeye yeltenenlerin yargılanması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

 

"Ama hukuk içinde yargılanmalıdır. Bu yeter mi, hayır. Emir komuta zinciri içinde meydanlara çıkan er ve erbaşları linç edenlerin de aynı anlayışta yargılanması, yargının önüne çıkarılması gerekiyor. Demokrasi 4 yılda bir sandığa gidip oy kullandığımız rejimin adı değildir. Demokrasi kadın – erkek eşitliği, hukukun üstünlüğü, medya özgürlüğü, insana saygı, aç ve açıkta kimsenin olmaması demektir, her insanın düşüncesini özgürce dile getirdiği bir rejim demektir. O nedenle demokrasi üzerine titriyoruz, her ortamda demokrasi diyoruz. O nedenle diyoruz ki demokrasi halkın sahip çıktığı bir rejimin adıdır. Egemenlik o nedenle kayıtsız şartsız milletindir diyoruz."

 

Fethullah Gülen örgütünün devlete sızmadığını, adım adım yerleştiğini savunan Kılıçdaroğlu, bu nedenle siyaset kurumunun öz eleştiri yapması gerektiğini dile getirdi; "Şu sorunun cevabını hep beraber aramak zorundayız, nasıl oluyor da bunlar devletin üniversitesine, devletin yargısına, Yargıtay'a, Danıştay'a, kürsü hakimliğine, polise, askere… Kim, nasıl yerleşti?" dedi. Kılıçdaroğlu, TBMM'de buna ilişkin araştırma komisyonunun kurulduğunu, gerçeklerin ortaya çıkmasını beklediklerini söyledi.

 

"O soruşturmayı başlatanlar şimdi hapiste"

 

Gülen örgütünün sadece devlete de yerleşmediğini, halkı bastırmak, sindirmek için, devletin kurumlarını sindirmek için yargıyı sopa olarak kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

 

"Size Türkiye'nin pek çok yerinden örnek vermeyeceğiz, sadece İzmir'den örnek vereceğim. Alaçatı Belediyemiz, Güzelbahçe Belediyemiz ve İzmir Büyükşehir Belediyemiz… Makamlar basıldı, belgeler toplandı, 400 küsûr yılla Büyükşehir Belediye Başkanımız yargılanıyor ama o yargılama kararını verenler, o soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler. Demek ki 'bana dokunduğu zaman ben müdahale ederim' anlayışından çıkıp, kim haksızlığa uğruyorsa onun hakkını savunmak, o anlayışa gelmek lâzım. Belediye Başkanımız 400 küsur yılla yargılanırken, odası basılırken birileri alkış tutuyordu. 'Neden böyle yaptınız' diyordu ama bugün gerçekler bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkmış durumda. 'FETÖ bunu yaptı, neden olağanüstü tepki vermiyorsunuz' diye belediye başkanlarımıza soruyorlar. Onların verdiği bir cevap var, 'devlet kinle, öfkeyle, intikam duygusuyla yönetilmez, hukukun üstünlüğü ilkesi içinde yönetilir', biz böyle kabul ediyoruz."

 

"Kışlaya, camiye, adliyeye siyasetin girmesini asla kabul etmiyoruz"

 

CHP lideri konuşmasında, laiklik vurgusu da yaptı, "Laiklikle oynamak, dini siyasete alet etmek, kışlaya siyaseti sokmak kabul edebileceğimiz bir uygulama değil" dedi.

"Biz Cumhuriyet'in ayarlarıyla oynamak yerine, kurucu değerlerini güçlendirmek, bunun mücadelesini vermek zorundayız. O nedenle bu darbe demokratik, laik, sosyal hukuk devletine yapılmış bir darbedir. Bu darbe parlamenter sisteme karşı yapılmış bir darbedir. O nedenle biz kimden, nereden gelirse gelsin, tüm darbelere, tüm dikta anlayışlarına karşı çıkıyoruz, çıkmayı da sürdüreceğiz.

 

Darbe girişiminden sonra bir gerçek ortaya çıkmıştır. Laikliğin, seküler sistemin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Çünkü laiklik, din ve vicdan özgürlüğüne, inanca, insana saygı demektir. Laiklik bizi bir arada tutan çimentodur. İnançlarımız farklı olabilir ama biz bir arada, bayrağımızın altında, kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak laiklik sayesindedir. Bu nedenle laiklikle oynamak, dini siyasete alet etmek, kışlaya siyaseti sokmak kabul edebileceğimiz bir uygulama değil. Kışlaya, camiye, adliyeye siyasetin girmesini asla kabul etmiyoruz. Camiye siyaseti sokarsanız vatandaşı ayırırsınız, adliyeye siyaseti sokarsanız adaleti bölersiniz, kışlaya siyaseti sokarsanız darbelere zemin hazırlarsınız.

 

Devlette liyakat esası olacaksa bilimsel eğitim olması lâzım. Yani aklın kullanılması lâzım. Aksi halde körü körüne sadakat darbeye zemin hazırlar. Düşünün, profesörü, hakimi var, kaymakamı var, generali var ama bir kişiye itaat ediyorlar, bir kişiden talimat alıyorlar. Onlar akıllarını kiraya vermiş kişilerdir. Oysa biz diyoruz ki Tanrı’nın bize verdiği en güzel şey akıldır ve biz aklımızı kullanmak zorundayız. Bu inancımızın da zorunlu kıldığı bir kuraldır. Bakara Suresi’nin 44. ayetinde 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?' der Yüce Yaradan. Aklımızı kullanacağız, bilimsel eğitimden yana olacağız. Elin oğlu uzaya araç gönderiyor, biz darbeyi konuşuyoruz. Bizden de bilim insanları çıkmalı. Biz de laik, bilimsel eğitimden yana tavır koymalıyız. Körü körüne bir insana sadakat olmaz. Sadakatın yolu, hukuka sadakattir, cumhuriyete sadakattir. Eğer bunu yapabilirsek Türkiye’yi darbelerden arındırmış oluruz."

 

"Devletin inşa yeri TBMM"

 

Kılıçdaroğlu demokrasinin, ülkenin bir kişinin iki dudağından çıkacak söze teslim edilmemesi demek olduğunu söyleyerek, tam demokrasi istediklerini, onun için mücadele ettiklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Darbe girişimine karşı Parlamento’dan olağanüstü hâl uygulaması yetkisi alındı ama hiç kimse Anayasa'yı çiğneyip, OHAL'i kendi kişisel emelleri için kullanmasın, kullanmamalıdır. Hukukun üstünlüğüne hepimizin inanması lazım. Eğer siz kalkıp da Mete Han'dan bu yana gelen bir rejimi, bir düşünceyi, bir geleneği, örfü, bir gecede ortadan kaldırıyorsanız bu doğru değildir. Kimse ordumuzla bu kadar uğraşmamalı. Ordunun saygınlığı korunmalıdır. Yaşadığımız coğrafyada ordunun güçlü olmasının çok büyük önemi vardır. Bu coğrafya tekin bir coğrafya değildir. Bu coğrafyada acı, kan ve gözyaşı vardır. Ne kadar güçlü olursak sözümüz o kadar geçer, o kadar saygın bir ülke konumuna geliriz. O nedenle OHAL'i Parlamento’yu devredışı bırakarak, kanun hükmünde kararnamelerle devleti inşa etme yanlışlığına kimse düşmemelidir. Devletin inşa yeri TBMM'dir. Madem ki bu devlet hepimizindir, hepimizin seçtiği milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarını inşa etme kapasitesine sahiptir, bu yetkinliği vardır."

 

Taksim Manifestosu'nu okuyarak, oyladı

 

Demokrasiye sahip çıkmak, Cumhuriyet'e sahip olmak, darbe girişiminde bulunanların hukukun üstünlüğü kapsamında yargılanmaları, kurunun yanında yaşın da yanmaması için toplandıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, 24 Temmuz'da İstanbul Taksim Meydanı’nda düzenlenen buluşmada 10 maddelik Taksim Manifestosu'nu okuyarak, oyladığını hatırlattı. Aynı manifestoyu İzmir'de okuyarak oylayan Kılıçdaroğlu, artık bu oylamaya katılan her vatandaşın Türkiye demokrasi tarihine bir not düştüğünü belirtti.

 

Kardeşçe ve barış içinde yaşamak gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin siyasetçileri bu darbe girişiminden gerekli dersi çıkarmak zorundadırlar. Dersi çıkardıklarında göreceksiniz ki tarih bir daha tekerrür etmeyecektir. Tarihi tekerrür ettiren basiretsiz politikacılar, yöneticilerdir. Basiretli olan politikacı tarihi tekerrür ettirmez, ülkesini aydınlığa çıkarır" diye konuştu. 

 

AK Parti İzmir Milletvekilleri Atilla Kaya, Hamza Dağ ve Necip Kalkan'ın yanı sıra AK Parti İl Başkanı Bülent Delican da mitingi takip etti.

 

Eski MHP milletvekilleri Aslan Savaşan ve Murat Koç da mitingdeydi.

 

Kaynak: AA

- Advertisment -