Ana SayfaHaberlerGündemErdoğan: Kimsenin hayat biçimi sistematik tehdit altında değil

Erdoğan: Kimsenin hayat biçimi sistematik tehdit altında değil

 

Beştepe'de muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Ortaköy'deki terör saldırısının ardından özellikle sosyal medyada paylaşılan ayrımcı ifadelere değindi. "En iğrenç istismar, Ortaköy saldırısında olduğu gibi, ölü bedenler üzerinden yapılmaya çalışılan istismardır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'de kimsenin hayat biçimi, sistematik bir tehdit altında değildir. Buna asla müsaade etmeyiz. Buna 14 yıllık iktidarımız döneminde fırsat vermedik. Aksini iddia eden varsa, somut örnekleriyle bunu ortaya koymak mecburiyetindedir" ifadelerini kullandı.

 

Cumhurbaşkanı konuşmasında, isim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun son grup toplantısında yaptığı açıklamalara da tepki gösterdi. 

 

Kılıçdaroğlu grup toplantısında, "Devlette liyakât sistemini bozarsanız, devleti çökertirsiniz. Şu anda çöken bir devlet gerçeğiyle karşı karşıyayız. Teröre teslim olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Mücadeleyi nasıl yapacağını bilmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Terörle mücadele tumturaklı laflarla olmaz. Akılla olur, basiretle, kültürle olur. Terörün yeşermeyeceği alanları yaratacaksınız. Birilerinin sırtını sıvazlarsanız, terörü yeşertirsiniz" demişti. "Başka devletlerin içişlerine karışmayın" diyen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullanmıştı:

 

"Dünyanın dört bir tarafında militanlar Türkiye üzerinden Suriye ve Irak'a geçti. Ben söylemiyorum bunu. 12 Ağustos 2012, IŞİD komutanı söylüyor: 'Bize savaşın başında katılan savaşçının çoğunun yanı sıra teçhizatımız ve tedarikimiz Türkiye üzerinden geldi.' Peki bunlar gelirken bu ülkenin hükümeti kimdi? IŞİD militanları televizyonlara çıkıyorlardı, internet siteleri, yayın organları vardı. Hükümet neredeydi? Musul Konsolosluğumuz basıldı, 49 vatandaşımız günlerce rehin tutuldu. Çıkıp dediler mi, 'bunu IŞİD yaptı' diyemediler. Bir terör örgütüyle ideolojik akrabalık kurarsanız bunlar başınıza gelir. Elli sefer söyledik, başka devletlerin içişlerine karışmayın. Defalarca söyledik. Tırlarla silah gönderdiler. Ne işin var senin silahla. Şimdi o silahların tamamı Türkiye'ye döndü. El Nusra'yla akrabalık kurdular, diyalog kurdular. Çıktı bunu bu ülkenin Cumhurbaşkanı muhtarlar toplantısında söyledi: 'Putin söyledi. El Nusra'yı çekin. Biz de arkadaşlarımıza söyledik, El Nusra Halep'ten çekilsin'. Ne demek bu biliyor musunuz? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni bir terör örgütüyle muhatap kılmak demektir. Bunu da bütün dünyaya Cumhurbaşkanı ağzıyla itiraf etmek demektir."

 

Erdoğan, CHP liderinin bu açıklamalarına karşılık, "Türkiye teröre teslim oldu demek, teröristle, terör örgütleriyle aynı safta yer almaktır" dedi.

 

Cumhurbaşkanı'nın konuşmasından satır başları şöyle:

 

"Biz de en az sizler kadar öfkeli, yaralıyız"

 

"2017’nin henüz ilk saatlerindeki Ortaköy’deki bir eğlence mekanını basan terörist aaralarında yabancı misafirlerimizin de olduğu 39 kişiyi katletti, 71 kişiyi yaraladı. Türkiye ve Türk milleti terö rörgütleri üzerinden ateşle imtihana tâbi tutuluyor. Tarihimiz boyunca defalarca maruz kaldfığımız bu imtihanın günümüz versiyonu asimetrik bir savaş şeklinde karşımıza çıktı. Bu saldırılarla başa çıkabilecek güce ve kararlılığa sahibiz. Maalesef kayıplarımız oluyor, kaybettiğimiz her can kor bir ateş gibi yüreğimizi yakıyor. Milletimizin öfkesi büyük. Emin olun bizler de en az sizler kadar öfkeli, yaralıyız. Ama bu saldırıların asıl amacı biz muvazenemizi bozmak, bizi birbirimize düşürmektir. Toplumun fay hatlarını derinleştirme amacı güdenler her fırsatı kollamaktan geri durmuyor. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Gerekirse kan kusup kızılcık şerbeti içtik demek pahasına dik durup, soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz."

 

"Kaybedersek, 100 yıl önce başarılamayan Sevr tezgâhı önümüze getirilecek"

 

"Bugün Türkiye yeni bir istiklâl mücadelesi içindedir. Bu mücadeleyi kazanırsak, 2023 hedeflerimize de ulaşacağız, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı da şekillendireceğiz. Kaybedersek, 100 yıl önce başarılamayan bir Sevr tezgâhı yeniden önümüze getirilecek. Tüm vatandaşlarımızın, sorumluluk sahibi herkesin bu bilinçle meseleye yaklaşması, üslûbunu, tavrını, sözünü ona göre belirlemesi gerekiyor."

 

Kılıçdaroğlu'na sert tepki

 

"Bulundukları makamın getirdiği mesuliyetten tamamen uzaklaşarak, bu mesuliyetten uzak ifadeler kullanmaları bizi üzüyor. Türkiye teröre teslim oldu demek, teröristle, terör örgütleriyle aynı safta yer almaktır. Çünkü terör örgütlerinin tüm amacı birilerine işte bu sözü söyletmektir. Bu sözü ifade eden kişi siyaset yapmıyor sadece, kendi ülkesinin karşısında oluşturulan şer ittifakının değirmenine de su taşımış oluyor. Türkiye'nin kendi güvenliği için bölgesinde yürüttüğü mücadeleyi 'başka devletlerin içişlerine karışmak' olarak gören bir kafa, olup bitenlerden hiçbir şey anlamıyor demektir. DEAŞ'a karşı en etkili mücadeleyi veren bir ülkeyi, hâlâ 'bu alçak örgüte destek sağlıyor' imâsıyla suçlamak, tam da terör örgütleri üzerinden Türkiye'ye saldıranların istedikleri türden bir söylemdir. Hem de toplumun arasına fitne sokmaktır."

 

"Türkiye’de etnik kimlik üzerinden siyaset yapılmasına benim kadar karşı olan biri yoktur. Tüm siyasi hayatım bununla mücadeleyle geçmiştir. Ülkemizde yıllarca Kürt sorununu istismar edenlerin derdinin Kürt kardeşlerim olmadığı çukur siyasetiyle apaçık bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır."

 

"Bölücü örgüte, dinimizi istismar eden FETÖ, DEAŞ gibi örgütlere fiili, yazılı, sözlü destek verenlere ne yapılıyorsa, mezhep ayrımcılığı veya hayat tarzı üzerinden milletimizin bir kesimini istiskal etmeye çalışanlara da aynı muamele yapılacaktır, bu böyle bilinmeli."

 

Gaziantep saldırısını örnek gösterdi

 

"Ortaköy’le ilgili bu kadar farklı şekilde yazanlar Gaziantep’te öldürülenlerle ilgili ne yazıp söylediler? O da büyük br katliam değil miydi? Orada neden konuşmadınız? Bizim farklılığımız bu. Gaziantep’teki olay da Ortaköy’deki Beşiktaş ve Kayseri’deki olay da canımızı yakar. Çünkü biz sorumluluğumuzun dört dörtlük farkındayız. Bunların hepsi terör eylemidir. Gaziantep saldırısına gösterilmeyen tepki ve değerlendirmeler Ortaköy’de yapılınca oraya soru işareti koymamız gerekir. Bunu hemen yaşam tarzlarına kaydırmaya gerek yok, bunlar ülkemizi bölme, zihin karıştırmadan başka bir şey değildir. Saldırgan bir pazar yerine saldırsa ve aynı sayıda kişi katletse benzer bir tavır sergilenecek miydi? Amaç toplumu kutuplaştırmak. Aynı çevrelerin her iki olayın ardından söylemleri yan yana koyulduğunda bu görülür."

 

"14 yıldır fırsat vermedik"

 

"En iğrenç istismar, Ortaköy saldırısında olduğu gibi, ölü bedenler üzerinden yapılmaya çalışılan istismardır. Bir kez daha söylüyorum, Türkiye'de kimsenin hayat biçimi, sistematik bir tehdit altında değildir. Buna asla müsaade etmeyiz. Buna 14 yıllık iktidarımız döneminde fırsat vermedik. Aksini iddia eden varsa, somut örnekleriyle bunu ortaya koymak mecburiyetindedir.

 

Kimin yediğine, içtiğine karışılmıştır, soruyorum. Herkes gibi ben de tasvip etmediğim görüntüleri, ifadeleri eleştirmişimdir. Bunları da bireysel ifade özgürlüğümün sınırları dâhilinde söylemişimdir ama asla temsil ettiğim kamu gücünü kullanarak, kimsenin hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım. Bu yönde bir uygulamaya asla tevessül etmedim. Kurucusu olduğum siyasi partinin de bu yönde girişimi, adımı hiçbir zaman bu noktada olmamıştır. Sosyal medya üerindne hâlâ utanmadan bunları yazabiliyorlar."

 

"Hayatı, Türkiye'yi bir kesimin diğerleri üzerinde tahakküm kurduğu bir ülke hâline getirmek isteyenlere karşı mücadeleyle geçmiş şahsımdan başka, farklı bir davranış bekleyenler daha çok beklerler. Çünkü biliyorum ki dünyadaki ve ülkemizdeki herkesin aynı hayat biçimine sahip olma mecburiyeti yoktur."

 

"Müezzinin üzerine yürümeleri kadar…"

 

"Ezan okunmasına tahammül edemeyenlerin müezzinin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa, namaz kılmayana karşı zor kullanılması da aynı derecede yanlıştır. Geçmişte, örtülü olduğu için okullara alınmayan kız çocuklarımıza yapılanlara nasıl rıza göstermemişsek, bugün aksi yönde bir davranış sergilenmesi hâlinde aynı tavrı ortaya koyarız. Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne karşı olduğumuz gibi azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesine de karşı olduğumuzu da açıkça ifade etmek isterim. Tüm bu hassasiyetleri herkes için göstermeliyiz. Hayat biçimlerine saygı anlayışı karşılıklıdır. Bu toprakların yıllardır ayakta kalabilmesinin sırrı tüm farklılıkların üzerinde ortak bir vatan bilinci oluşturabilmesidir."

 

"Benim gibi Karadenizli, Kasımpaşa'da yetişmiş…"

 

"Türkiye bir hukuk devletidir. Hesap sormayı yaptırıma dönüştürecek tek merci hukuktur. Kimse sokakta bunu tek başına yapma hakkına sahip değildir. Benim gibi Karadenizli, Kasımpaşa’da yetişmiş, her türlü mücadeleyi vermiş biri bile yasal haklarımı kullanmamın dışında bir yola başvurmadım. Bazı şeyleri elle düzeltmek mümkün değilse dilimizle, eğer bu da mümkün değilse kalbimizle buğz ederek mücadelemizi yürüteceğiz. Meşru olmayan yöntemlere, şiddete başvurmak kesinlikle yoktur. Tüm kesimleri hukuka uymaya davet ediyorum."

 

"El Bâb operasyonu bitmek üzere"

 

"Suriye'de El Bâb operasyonunu inşallah kısa sürede bitirecek şekilde yeni bir tertiplenmeye gidildi. İnşallah bu çok yakın bir zamanda hallolacak. Ardından Münbiç başta olmak üzere, terör örgütlerinin yuvalandığı diğer bölgeleri de temizlemekte kararlıyız."

 

"Rusya ile birlikte yürüttüğümüz Suriye'de kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve ardından anlaşmazlıklara görüşmeler yoluyla siyasi çözüm aranması çalışmalarında umut verici gelişmeler var. Bu sürecin başarıyla neticelenip Suriyeli kardeşlerimizin yaşadıkları acıların ve uğradıkları mağduriyetlerin bir an önce sona ermesi en büyük temennimizdir."

 

"Ekonomimizin dinamiklerinde bir yorgunluk ortaya çıktığı görülüyor"

 

"2013 yılından beri arka arkaya yaşadığımız hadiseler nedeniyle ekonomimizin dinamiklerinde bir yorgunluk ortaya çıktığı görülüyor. Ekonominin can damarı güvenlik ve istikrar ortamıdır. Şu ana kadar genel bir durgunluğun ve yorgunluğun ötesinde kalıcı bir hasar hamdolsun almadık. İhracatımız bu yıl itibariyle toparlanmaya başladı, dış ticaret açığımız kapanıyor. Okların yeniden yükselişe işaret ettiği döneme girdik. Turizm, yaşananlardan etkilenen bir başka alandır. Avrupa tarafında ortaya çıkan kayıpların yakında sona ereceğini düşünüyorum. Döviz kurundaki artışın ithal ham maddeye dayalı üretim yapan iş yerlerimizi sıkıntıya soktuğu açıktır. Döviz kuru üzerindeki spekülasyonların amacı da budur. Kur seviyesinin geldiği yer ekonominin dinamiklerine uygun değildir. Vatandaşlarımdan rica, daha önce bazı ricalarım oldu ve vatandaşlarım gerçekten bu işi sahiplendiler. Yastıkların ardından varsa dövizler TL'ye çevirin dedik, çevirdiler. Ve kaybedenler tarafında benim vatandaşım yer almamalıdır diyorum. İçinden geçtiğimiz günler, 'döviz alınacak' değil 'döviz satılacak' günlerdir, bunu özellikle söylemek istiyorum. Hiçbir kriz sürdürülebilir değildir. Ülkemize yönelik saldırılar da aynı şekilde ilânihâye devam edecek değildir. Bunun bize olduğu kadar bu saldırıları yapanlara da artan bir maliyeti var. Ekonomik açısından ortaya çıkan maliyeti hiçbir gücün göze alamayacağını düşünüyorum.

 

"Üretin, alın, satın, istihdam edin, yatırım yapın, piyasayı hareketlendirin"

 

"Tüm yatırımcılarımızdan, iş adamlarımızdan, esnafımızdan, sanatkârlarımızdan, vatandaşlarımızdan şunu rica ediyorum; Lütfen elinizdeki tüm imkânları harekete geçirin; üretin, alın, satın, istihdam edin, yatırım yapın, piyasayı hareketlendirin. Başta kamu bankaları olmak üzere, lütfen faiz oranlarını düşürün. Faiz oranlarını düşürün ki yatırımcı, girişimci çok daha rahat bir şekilde yatırımını yapabilsin. Yatırım olursa üretim olacak, üretim olursa bu sıkıntılı süreç başarıyla atlatılacaktır. Çok kazanacaktın biraz az kazan. Zaten kendi paranla kazanmıyorsun ki, vatandaşın sana yatırdığı parayla kazanıyorsun. 10 kazanma 5 kazan. Yatırımcı da bu şekilde yatırımlarına devam etsin, genişlesin ve istihdam sağlasın. ekonomideki dar boğazın içinde en önemli sıkıntılardan biri de işsizlikteki sıkıntı olacaktır. Buna da fırsat vermemeliyiz. Bu oranın tek haneli rakama düşmesi lazım. Bu aralar yine başta kamu bankalarımız olmak üzere, tabii bir numara Merkez Bankası olmak üzere çalışmalarını yaparak bunu aşağı çekmemiz gerekiyor. Herkes elindeki parayı piyasaya sürdüğü zaman bu sorun kendiliğinden ortadan kaldıracaktır. Hiç kimse 'önümü göremiyorum' deme lüksüne sahip değildir. Herkes, bir arkasındakinin önünü açarak, bu fedakârlığı yaparak, bu riski alarak ilk adımı atmalıdır. Kimse bu ilk adımı atmadığında, herkes yerinde sabit kaldığında, işte şu anda olduğu gibi varlık içinde yokluk çekmeye mahkûm oluruz. Bunun için diyorum ki gelin ülkemiz, vatanımız, milletimiz için her birlikte harekete geçelim."

 

"İşimizi dört elle kucaklayalım, yapacağımız yatırım varsa yapalım. Bismillah deyip işe koyulalım. stoklarımızı bitirmişsek makineleri hemen yarın tam kapasite çalıştırmaya başlayalım. İptal ettiğimiz siparişlerimiz varsa talebimizi yenileyelim. İçeride ve dışarıda yeni pazarlar bulmak için hemen çalışmaya başlayalım. Bunları yaptığımızda 2017'nin parlak bir yıla dönüştüğünü göreceğiz. İş dünyamızın finanstan vergiye her alanda yanındayız. Muhtarlarımız olarak sizlerden bu mesajlarımı milletimize ulaştırmanızı, herkesi bu yönde teşvik etmenizi özellikle rica ediyorum."

 

Kaynak: Al Jazeera, AA

- Advertisment -