Sağlık çalışanlarını alkışlamak yetmiyor. Hangi koşullarda çalıştıklarını, neye ihtiyaç duyduklarını da bilmemiz gerekiyor. Önceliğimiz onların işlerini yapabilecekleri maddi ve manevi ortamı sağlamak olmalı. Değişik çevrelerden sağlık çalışanlarıyla yaptığım görüşmelerin, aldığım bilgilerin sonucunda onların en kritik ve acil taleplerini sizlerle paylaşıyorum.
Talep ve ihtiyaçlar
1. 60 yaş üstündeki doktorları riskin yüksek olduğu sahalara sürmeyelim. İtalya’da yaşamını yitiren 14 doktorun büyük çoğunluğu 60 yaş ve üstünde. Bu doktorların en genci olan (ve önceden herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan) doktor da 47 yaşında.
60 yaş üstü doktorlar tıp camiasının en deneyimli kesimini oluşturuyor. Çoğu profesör. Hastalığa yakalanma riskleri çok yüksek. Onları yitirdiğimizde büyük bir birikimi, kendi geleceğimizi yok etmiş oluyoruz.
(İsmini öğrenebildiğimiz iki enfekte doktorun da profesör olması dikkat çekici: Cemil Taşçıoğlu, Bülent Tutluoğlu). Bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, TIP FAKÜLTELERİ’nin son sınıf öğrencilerini erken mezun ederek, destek güç olarak ekibe katmak, mantıklı görünüyor.
2. Sağlık çalışanlarının ekipmanları yeterli değil. Bir an önce bunun çaresinin bulunması gerekiyor. Yoğun bakımda görevli bir doktorun saptamaları: “Koronavirüslü hastaların bakımıyla ilgili sağlık çalışanlarına her gün bir maske, bir gözlük, bir eldiven, önlük, vb. veriliyor.
Bu yeterli değil. 4 saatin sonunda bunları değiştirmek lazım. Bu nedenle bizler kendi paramızla ve imkanlarımızla yedek maske ve ekipmanlar temin etmeye çalışıyoruz. Karaborsa var. Yeterli malzeme bulamıyoruz. Tamam biz görevimizi yapıyoruz ve risk altında çalışıyoruz. Ancak evimize döndüğümüzde yeterli koruma sağlayacak ekipman olmayınca çocuğumuzu ve eşimizi de riske atıyoruz.
Bir an önce buna çare bulunmasını bekliyoruz.” Çalışanların doğal ihtiyaçlarını karşılamak ve onların çalışmalarını sağlıklı ve güvenli ortamda yürütmelerinin yolu, her şeyden önce onların ekipman eksikliğini gidermekten geçiyor. Mali imkanlarını düzeltmek, evlerine virus taşıma korkusuyla gitmelerinin önüne geçmek zorundayız.
Karaborsayı, yetersizliği önlemekle uğraşmak yerine, öncelikle bu tür ürünlerin ihracatını durdurmakta da yarar var. 3. Sağlık çalışanları başta olmak üzere işten çıkarmalar yasaklanabilir. İşyerlerinin büyük bir ekonomik krizle yüz yüze olduğu doğru.
Ancak bunun bedelini çalışanlara ödetmeye kalkıp, onları toptan işten çıkarırsak, bir toplumsal facianın daha kapısını açmış oluruz. Bunun önüne geçmek için, (zaten işçilerin hakkı olan) İşsizlik Fonu da devreye sokulabilir. Sonuç: Sağlık çalışanlarının taleplerine daha duyarlı bir iklim oluşturmalıyız.