“Gençliğinde Ayasofya’yı düzenli olarak ziyaret eder, gizlice vakit namazını kılardı” diye başlayan haberde, dindar bir ailede yetişmiş Kandemir’in 33 sene süren matematik öğretmenliğinden sonra hayatını tamamen Sürekli Vakıflar Tarihi Eserler ve Çevreye Hizmet Derneği’ne vakfetmeye adadığı söyleniyor ve hayatından ilginç ayrıntılara yer veriliyor.
Habere göre Türkiye’de Ayasofya’nın cami olması için verilen mücadelenin başlangıç tarihi 1978: “1978’de Türkiye’yi ziyarete gelen Libya Başbakanı Cuma namazını Ayasofya’da kılmak istiyor, fakat o zamanki müze statüsü buna müsaade etmiyor.”
Haberde, İsmail Kandemir’in ilk davasını 2004’te açtığı belirtildikten sonra şöyle deniyor: “16 yıl boyunca İsmail Kandemir’in argümanları aynı kaldı, ama siyasi platformda gördüğü muamele büyük ölçüde değişikliğe uğradı. ”
Erdoğan’ın 2004’te derneğin yolladığı mektuba cevap vermediği, Kandemir’in de 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını Bursa 2. İdare Mahkemesi’ne taşıdığı, Danıştay’a giden davada 2005’te ret yanıtı aldığı ama aynı Danıştay 10. Dairesi’nin yıllar sonra Ayasofya’nın camiye çevrilmesine imkân tanıyan kararın altına imza attığı vurgulanıyor. Haber, “Bugün Kandemir, sosyal ve siyasi rüzgârın, yıllardır uğraş verdiği davasının arkasında olduğunu görmekten büyük heyecan duyuyor” cümlesiyle son buluyor.