Geçtiğimiz hafta, “İktidar HDP’yi şeytanlaştırarak İyi Parti’nin milliyetçi ve CHP’nin ulusalcı refleksini kışkırtmak” istiyor çıkışıyla dikkat çeken İyi Parti Antalya milletvekili Hasan Subaşı, Medyascope TV’ye verdiği söyleşide önceki sözlerine sahip çıktı ve onları daha da ayrıntılandırdı. Subaşı, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in HDP’ye dair olumsuz sözlerine rağmen, bu konunun partide tartışılmasını teşvik ettiğini söyledi. CHP’nin de öyle yapması gerektiğini belirten Subaşı’yla yapılan söyleşinin HDP ile ilgili bölümün geniş bir bölümünü yayımlıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde yaptığınız bir açıklama ile çok konuşuldunuz. HDP’nin aldığı altı milyon oyla legal bir parti olduğunu, bununla birlikte iktidarın HDP’yi PKK ile eş görerek HDP’yi şeytanlaştırdığını ifade ettiniz. Bu açıklamayı neden yapma gereği hissettiniz?
Medyada HDP’ye ağır bir ambargo uygulanıyor ve HDP’liler o programlara katılamıyorlar. Ama sürekli HDP tartışılıyor ve HDP tartışılırken de CHP’yle ve İyi Parti’yle, yani Millet İttifakı’yla iltisaklı olduğundan söz ediliyor. (…) Yakın bir zamanda seçim yok, bu durumda tartışma da anlamsız görünüyor. Fakat ben siyasetçiyim ve bu tartışmanın anlamını biliyorum. Cumhur İttifakı, getirdikleri 50 artı 1’in altında kalacak, bu besbelli. Oyları yüzde 40 görülüyor, Millet İttifakı’nın da öyle. Bu durumda ne oluyor? Acaba yerel seçimlerde olduğu gibi Millet İttifakı’nın bir dışarıdan desteği olabilir mi? Şimdi tabii ki uykuları kaçıyor. Yani HDP’nin ‘ben parlamenter demokrasiden yanayım, bu iktidarın idare biçimini beğenmiyorum’ demesi çok doğal. Çünkü özgürlük alanları daraldı, hukuk kalmadı, adalet kalmadı. Partilerin karşı çıkış biçimi, hatta yeni kurulan partilerin de bu platforma adım atmaları bu nedenle oldu zaten. Bu sistem yürümez, tek adam sistemi yürümez. Bunu Türkiye’de söylemeyen yok.
Bu durumda, havuzda oylar biriktiği takdirde ittifak olsun ya da olmasın 50’yi geçiyor ve iktidar kaybediyor. E, şimdi bunu nasıl çözebilir? Şimdiden HDP üzerinden birtakım oyunlar kurgulayarak; İyi Parti’deki milliyetçileri, CHP’deki ulusalcıları kışkırtarak İyi Parti ile CHP arasında, CHP ile HDP arasında (problemler çıkarmak) ve HDP’yi uzlaşılmaz, yaklaşılmaz bir parti gibi göstermek istiyorlar.
Fakat partinizin genel başkanı sayın Akşener’in kullandığı ifadelerle sizin ifadeleriniz ters değil mi? Mesela sayın Akşener şöyle demişti: “HDP’yi PKK terör örgütünün yanında konumlandırıyorum, HDP PKK’nın bir uzantısıdır.” Şeytanlaştırmadan bahsettiniz, bu da bir şeytanlaştırma değil mi?
Şimdi onu biz çok konuşuyoruz, grup toplantılarında da konuşuyoruz. Sayın genel başkan o konularda demokrat bir tavır sergiler, herkes rahatlıkla konuşur, söyler, ben de bu söylediklerimi orada da söylüyorum. Çünkü ben demokrat bir anlayıştan geliyorum. Bugün İyi Partiliyiz ama 30-40 yıl Adalet Partisi içinde, Doğru Yol Partisi içinde siyaset yaptık. Ben Doğru Yol Partisi’nin Antalya belediye başkanıyken kendisi de içişleri bakanımızdı ve o günlerde de demokrat bir çizgi üzerinde birçok kişiyle buluşabiliyorduk. Bugün de Türkiye’nin ihtiyacı gerçek bir demokrasidir, daralmış özgürlük alanlarının yeniden genişletilmesi, gerçek bir demokrasiye, nitelikli bir demokrasiye kavuşmaktır. (Bu başarılırsa) birçok sorun kendiliğinden çözülür.
Genel başkanımızla bu konuları konuşuyoruz. Fikirlerimi söylüyorum, çok da hoşgörüyle karşılıyorlar. Bunların tartışılmasını istiyor sayın genel başkanımız. Çünkü bizim partimiz demokratların, ülkücülerin, milliyetçilerin, sosyal demokratların geniş bir kesimini içine alan, ama bugün İyi Parti kimliğinde de birleşmiş bir partidir. Milliyetçilik reflekslerinin yanında demokratlık reflekslerinde de çok ciddi bir gelişme kaydedilmiştir. Bunlar yadırganmıyor partide.
Sayın genel başkanın o cümleleri söylemesinin nedeni hem Sırrı Süreyya Önder’e kızgınlığı olabilir hem de birtakım trollerin sürekli baskı yapması olabilir. Fakat bir yandan da Sırrı Süreyya Önder’in ‘bize kimse istikamet biçemez’ tepkisini de samimi olarak memnuniyetle karşılamıştır. Yani HDP’nin böyle terörle iltisaklı olduğu suçlamalarına kızdıklarını ve bu noktada kendilerinin terörle tanımlanamayacağı şeklindeki tepkisinden memnuniyet duyduğunu hatta ifade etmişti.
Şimdi sonuçta İyi Parti olarak biz bunları tartışıyoruz, fakat ne CHP ne de başka partiler bunları yeterince konuşmuyor. Bugün bir şansımız var Türkiye’de; belki işlevini kaybetmiş bir bir Meclis’imiz var ama Meclis’teki temsil nispeti çok sağlıklı, yani bugün her kesim Meclis’te temsil edilebiliyor ve fakat kesimler Meclis’te yakın fikirleri olsa da yeterince konuşulmuyor. Ama bunlar konuşulmaya başladıktan sonra çok şeyi çözebiliriz. Benim gençlik yıllarımda Türkiye sağ-sol kavgası yüzünden 20 yıla yakın zaman kaybetti. Anlaşamadılar, konuşamadılar, sağcılar solculara hain dedi, solcular sağcılara hain dedi. Ama niye hainsiniz, siz ne yapıyorsunuz, ne düşünüyorsunuz diye biz, Türkiye soramadı.
Yıllar sonra, 12 Eylül dönemi, birdenbire biz Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ve Doğru Yol belediyeleri, hepimiz toplandık, hem Süleyman Demirel’e hem Erdal İnönü’ye ziyaretlerine gittik, dedik ki sağ-sol kavgası çok yordu bu ülkeyi, bakın bizi belediye başkanları arasında ailelerimizle birlikte çok yakın dostluğumuz var, hatta ayda bir şehirde toplanarak dostluğumuzu pekiştiririz. N’olur, sağ-sol bir araya gelebilir, biz SHP ile DYP’nin koalisyon kurmasını istiyoruz dedik ve çok ciddi bir çalışma yapıldıktan sonra Demirel ve İnönü’nün elele yürüdüklerine şahit olduk.
(…)
Müzakereden bahsediyorsunuz, biraz da bugüne gelelim isterseniz…
Bugüne geldiğimizde de sadece hain suçlamaları… Terör örgütüne üye olmak, iltisaklı olmak çok basitleşti, dehşet verici biçimde basitleşti. Yani bir yazı yazdınız, dediler ki bu FETÖ terör örgütünün işine yarar. Bu öyle bir yere gider ki, terör örgütüne üyelikten sizi yıllarca mahkûm edebilirler. En kolay suçlama hainlikti, bir de şimdi casusluk çıktı. Yazık ediyoruz bu güzelim ülkeye, toplumumuza yazık ediyoruz.