TRT Haber'de canlı yayınlanan "Anadolu Soruyor" adlı programa katılan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin 15 Temmuz'dan sonra "FETÖ'nün devletin çeşitli kademelerine bu denli sızmış olmasına şaşırıp şaşırmadığını" sorması üzerine "FETÖ terör örgütüne biz daha önce "F tipi yapılanma" diyorduk. Ama sonra bu FETÖ terör örgütü olarak tanımlandı. Savcının da iddianameyi bu şekilde hazırladığı ifade ediliyor. Ama FETÖ üyeleri devlete sızmadılar, yerleştirildiler" yanıtını verdi.
"Vali, kaymakam, üniversite rektörlükleri, hepsi bizim bildiğimiz olaydı" diyen CHP lideri, "Bu konuda birçok araştırma önergesi verdik. Yargıtay'a 160 hakim atandığında, "Yapmayın 160 militan atıyorsunuz" demiştim. Şimdi yapılanın yanlış olduğunun farkına varıldı ve ayıklanıyor. Ama nasıl? Olağanüstü hal ile ayıklanıyor. Terör örgütü yapılanması, paralel yapılanmalı mı, bunu asla kabul etmeyiz. Devletin çatısı, organları vardır. Terör örgütünden Türkiye'yi arındırmak demokrasiyi savunan herkesin 'ama'sız, 'fakat'sız savunması gereken bir olaydır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, darbe girişimi sonrasında "halkın siyasetçilerin bir araya gelerek demokrasi mitinginde birliktelik sergilemesini tüm halkın alkışlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" yönündeki soruya, "Teröre karşı ortak tavrımız bu olmalı" dedi.
İnanç, etnik, yaşam tarzı eksenli farklılıkların teröre karşı ortak tavır takınmaya engel olmaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Meydanlarda CHP'si, MHP'si, AKP'si bütün partilerin bir araya gelmesi halkı çok mutlu etti ve halkın tümü bunu alkışlıyor. Biz de bundan çok memnunuz. Çünkü siyaset kavga değil, kardeşlik sanatıdır. Elbette görüşlerimiz farklıdır. Ama bir arada pekala yaşayabiliriz. tartışabiliriz de. Tıpkı evlerimizde yaşadığımız gibi. Tartışmalar olabilir ama bir arada yaşamayı bilmeliyiz. Bir arada olmalıyız, Farklılıklarımız olmalı, bu zenginlik ve temel dinamiktir. Neden halk çok memnun? Çünkü toplum çok gerilmişti, müthiş bir kutuplaşma vardı. Şimdi bu kutuplaşmayı attık üzerimizden."
Kılıçdaroğlu, FETÖ üyelerinin siyasi partilere de sızdığına dair söylemlerin bulunduğu, CHP'de de diğer partiler gibi böyle bir sızmanın olup olmadığı sorusuna da şöyle cevap verdi:
"Bizim bir istihbarat örgütümüz yok. Kim hangi cemaattendir bilme şansımız yok. Eğer devlet, hükümet bize 'şu cemaattendir, şu gerekçelerle' derse gereğini yaparız. Ama şimdilik böyle birşey yok. Şu konuda çok dikkatli olmak lazım. Binlerce kişi kamudan çıkarıldı. Bunların tamamı acaba cemaat üyesi mi? Bu bir dernek olmadığı için kaydı yok. Bu cemaatin üyesi kim? Ben şahsen bilmiyorum, sizler de bilmiyorsunuzdur. Belli yayın organları kendini öyle tanımlamış olabilir ya da cemaatçi dernekler ve üyeleri olabilir. Bir derneğe ya da cemaate üye olmak suç değildir. Cemaat bir inanç birlikteliği demektir. Bütün cemaatlere suçlu demek de doğru değil. Mücadeleyi hukukun üstünlüğü şeklinde yaparsanız problem yok zaten. Darbe girişimi içinde bulunmuşsa, cemaat olsun olmasın zaten gereğini yapmanız lazım, cezalandırılması lazım. Ama kurunun yanında yaşın da yanmaması lazım. Bir suçluyu yakalayalım derken masum bir insanı mağdur ederseniz faturası ağır olur."
Mitinge HDP'nin çağrılmaması
Yenikapı'daki "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ne HDP'nin çağrılmamasına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu şu karşılığı verdi:
"HDP'nin olması gerekiyor. Meclisin bombalandığı geceye bakalım. 4 partinin de milletvekilleri vardı orada. Onlar da oradaydı ve darbeye, FETÖ terör örgütüne karşılar. Ertesi gün 4 partinin genel başkanları olarak çıktık Meclis kürsüsünde konuşma yaptık. Onlar da konuşma yaptılar. 4 parti demokrasi bildirisi yayımladık. Hepimizin imzaları vardı. Grubu olan partiyi dışlarsanız ona oy veren 6 milyon insanı dışlarsınız. Siyaset meşru alanda yapılır. Siyasetin görevi, bütün partilerin görevi HDP'yi meşru alanın içine çekmektir ki gayri meşru alandan uzaklaştırma görevimiz de vardır. Sayın Cumhurbaşkanı davet ettiğinde de "HDP de burada olmalı" dedim."
HDP'nin "PKK terör örgütü diyemediği" yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "PKK uluslararası hukuk içinde de bir terör örgütü olarak tanımlamıştır. "Terör örgütü değil" gibi ucuz söylemler asla kabul edilemez. Lamı cimi yok, PKK bir terör örgütüdür. Benim söylemek istediğim, darbeye karşı partilerin ortak deklerasyonu var. Benim, Meclis başkanının, Sayın Binali Yıldırım Bey'in, HDP'nin imzası varsa demek ki ortak payda oluşturmuşuz demektir. Bu ortak paydayı büyütmek zorundayız. Büyütürsek Türkiye kazanır. Kimseyi dışlamadan, kucaklama görevimiz var. HDP'yi zorlayalım, PKK'ya, teröre karşı çık diye zorlayalım. IŞİD terör örgütüne karşı çıktığın gibi PKK'ya da karşı çık diyelim" ifadelerini kullandı.
Yeni anayasa çalışmaları
Kemal Kılıçdaroğlu, yeni anayasa için uzlaşma konusundaki soru üzerine yargıyla ilgili anayasal düzenlemenin yargının tarafsızlığını, bağımsızlığını bozduğunu öne sürdü. Yargıya siyasetin buluşmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Son olaylar bize bunu göstermiştir. Yargıtaya 160 hakim atadıklarında "160 militan atıyorsunuz" demiştim. 'Gelin şu yargıyı düzeltelim' demiştim. Kabul görmüştü. Sayın Cumhurbaşkanına, Başbakana, Bahçeli'ye yargıyı bağımsız kılmak için bir paket hazırlayalım dedik. 'Hakimlerden de görüş alırız, dünya uygulamalarına bakarız' dedim. Kabul gördü. Yarından sonra ikinci, üçüncü görüşmelerle inşallah yol alırız. 19 Ağustos'ta Meclis tatile girerse yetişmeyebilir. Ama üzerinde uzlaşılırsa niye olmasın? Tatilden çağrılır ve ikinci oylama yapılarak çözülür." şeklinde konuştu.
'Söylenseydi biz giderdik, niye gitmeyelim'
Kılıçdaroğlu, Yenikapı'daki mitingin sonunda selamlama faslında olmamasının nedenine ilişkin soruyla ilgili de miting öncesi kendi özel kalemi ile cumhurbaşkanlığının özel kalemi arasında haberleşme olduğunu, programın aktarıldığını, hatta kendisinin "kravat takılıyor mu, takılmıyor mu?" diye sorduğunu ifade etti.
Kendilerine verilen programa uyduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Konuşmalar bittikten sonra biz ayrıldık. Biz de konuşmayı 21.40 uçağına yetişebilir miyiz diye ayarlamışız. Biz ayrıldık. Bahçeli ile Allahaısmarladık dedik. Bize önceden, daha sonra konuşmalar bittikten sonra lider sahneye alınacak diye hatırlatılsaydı, söylenseydi biz giderdik, niye gitmeyelim. Oraya çıkıp bir konuşma yaptığımıza göre bir sebebi yok ki. Olay tamamen bundan kaynaklanıyor" diye konuştu.
Kaynak: AA