Ana SayfaHaberlerGündemMuhalefete 'vizesiz Avrupa' çağrısı

Muhalefete ‘vizesiz Avrupa’ çağrısı

Başbakan Davutoğlu, Brüksel'de çetin pazarlıklarla geçen Türkiye-AB zirvesinden dönüşte gazetecilere konuştu; Ankara'nın mülteci krizini önlemek için yaptığı yeni teklifin detaylarını paylaştı. Avrupa'ya vizesiz seyahat için TBMM'den 1 Mayıs'a kadar 9 kanunun çıkması gerektiğini söyleyen Başbakan, muhalefetten destek istedi.

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin mülteci krizinin çözümüne dönük yeni önerileriyle uzun saatlere yayılan ve sonucunda "prensipte anlaşmanın" çıktığı AB zirvesinin yapıldığı Brüksel’den dönüş yolunda, gazetecilerin sorularını yanıtladı. AB liderleri 17-18 Mart'ta Türkiye'nin önerilerini detaylı görüşecek ve bir nihai karara varacak. Ancak bunun öncesinde Başbakan Davutoğlu, görüşmelerin detaylarına ilişkin bilgi verdi.

 

Davutoğlu AB'den 3 milyar euro ek yardım yani toplamda 6 milyar euro teklifi üzerine çetin bir pazarlığın döndüğünü anlattı ve "Kayserili pazarlığı" nitelemesini yaptı.

 

Türkiye'nin önerilerinden biri de Avrupa'ya vizesiz seyahatin ekim ayından hazirana çekilmesi. Ancak Türkiye bunun için mevcut 72 şarttan 19'unu yerine getirmiş durumda ve kalan 53 şartın karşılanabilmesi için 9 kanunun TBMM'den geçmesi gerekiyor. Başbakan Davutoğlu bu noktada muhalefete çağrı yaptı ve 1 Mayıs'a kadar bu kanunların çıkarılabilmesi için muhalefetten destek istedi.

 

Başbakan Davutoğlu'a yöneltilen sorular ve Davutoğlu'nun yanıtları şöyle:

Fikir uçakta üretildi

İyi bir süreç oldu. İyi bir tecrübe oldu. Genel beklenti şuydu: AB Türkiye’yi mülteci sayısı azalmadığı için soru sorarak veya belli konuları gündeme getirerek sıkıştıracak gibi bir durum vardı. Sıkıntılı bir zirve olacak kanaati hâkimdi. Mülteci geçişlerinde düşüş hâkimdi aslında. Yaptığımız hazırlık nedir? Zihnimde bazı şeyler vardı tabii… Bu tür durumlarda beklenmedik hamle karşı tarafı normalde alamayacağı kararlara yöneltebilir. Arkadaşları giderken burada topladım. Onları dinledikten sonra 12 maddelik bir plan söyledim. AB’nin yapacakları, bizim yapacaklarımız. Aslına bakarsanız normal şartlarda bakıldığında kabulü zor olan unsurlar da vardı içinde. Zaten Merkel ile Rutte ile akşamdan buluşalım diye konuşmuştuk. Biz daha varmadan Merkel gelmişti zaten. Rutte de geldi. Bu arada belirli bir samimiyet oluşturuyor.

 

"Mülteci geçişini 6 binden bin 800’e düşürdük"

Akşam 9’dan gece 3’e kadar altı saat görüştük, önce biz üçümüz başbaşa, sonra onlar çekildi, kendi aralarında müzakereye, sonra tekrar üçümüz tekrar başbaşa geldik. 12 maddeyi Merkel ve Rutte’yle görüşmüş olduk bazı ufak değişikliklerle. Böyle bir hamle beklemiyorlardı. Onların daha çok beklediği şey Türkiye neler yaptığını anlatacak… Mülteci geçişini 6 binden bin 800’e düşürdük ama bu da büyük rakam, ayda 60 bin kişi demek neredeyse. Ertesi sabah, yani bugün sabah (pazartesi) önce AB parlamentosu Başkanı Schulz, AB Komisyon Başkanı Junker ile bir araya geldik. Sonra Çipras ile görüştük ve zirveye gittik. Sabah yeni formül ortaya çıkınca Merkel akışı değiştirelim dedi, onların Konsey toplantısı yoktu normalde. Onların kendi konseylerini yapma ihtiyacı oldu 12 maddelik planı kendi konseylerine kabul ettirmek için.

 

Merkel ile SMS trafiği

Yemekte bir araya geldik. 28 lidere ne düşündüğümü anlattım, onlar sorular sordu ben cevaplarını verdim. Sonra bir ara verdik, bu sefer onlar kendileri 28 konsey üyesi toplandı, ben de NATO Genel Sekreteri’ne gittim. Akşam yemek yiyecektik, o kadar uzun sürdü ki, 7’de yemeğe oturacakken, onlar 11’e kadar görüşmeleri sürdü. İlginçtir, Merkel’le de arada telefondan mesaj gönderiyoruz toplantıya ilişkin.

 

Mülteci meselesinin Avrupa'ya gösterdiği gerçek

Sonra Merkel’le tekrar yüzyüze konuştuk. Bu sefer tekrar müzakere, bir daha kendi aralarında görüşmeye girdiler, bu 1’e kadar da o sürdü. Bir iki şeye itirazımız olmuştu onları çözdük. Bir kere burada iyi olan 4, 5 ay öncesine göre Türkiye-AB ilişkileri bir başka düzleme geldi. Eskiden başbakanlar arasındaki görüşmeler için bir vesileye gerek vardı. Bir zirve olmuyordu. Bizim açımızdan stratejik bir başka boyutu var: Mülteci meselesi Türkiye’nin Avrupa için önemini gösterdi. Türkiye’nin istikrarının ve etrafına istikrar yaymasının Avrupa için ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

 

Planın ayrıntıları

Beklemedikleri hamle ne oldu? Bizim dediğimiz şey şu: Gerçekten bizim için de ağır yük olmaya başladı mülteciler. Bir kere yol bulduğunu anlayınca. Gidiyor bir Afganistanlı sadece Suriyeli değil ya da Suriyeli Yunanistan tarafına geçiyor, akrabasına telefon ediyor, şuraya gidersin, şuradan bot alırsın, Yunanistan tarafına geçtin mi, şöyle yapacaksın… Bir yol oldu yani. Suriye krizinden bağımsız olarak, Türkiye’nin mülteci çeken durumu oldu. Dediğimiz şu: Öyle bir karar alalım ki, mültecilerin istismar edilmesini engellesin ama Avrupa’nın mültecileri alma sorumluluğunu ortadan kaldırmasın. Yani insan kaçakçılığını engellesin, kaçak gidişi engellesin, düzenli gidişin önünü açsın. Türkiye’nin mülteci sayısını da arttırmasın ama düzenli geçisin önü açılsın. Dediğimiz şey şu: Biz Ege’de yakalanan her mülteciyi ülkesine göndeririz, Suriyeli değilse ülkesine göndeririz. Suriyelileri de kampa koyarız. Bunun karşılığı Bizim aldığımız her Suriyeli için bir başka Suriyeliyi mülteci olarak Avrupa’ya alırsınız.

Gönderilecekler nasıl seçilecek?

Onu AB yapacak. Aralarında zaten bir kota dağılımı var. Böylece, ‘Ege üzerinden ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidebiliriz’ ümidini kırmış oluyoruz. Giden herkesi geri alıyoruz. Ayda 10 bin kişi geri aldık. Bunun 5 bini Suriyeli değil, o beşbini ülkelerini geri göndereceğiz ülkelerine. Geri kalan 5 bini kampa alacağız. 5 bin mülteciyi de AB mülteci olarak alacak. Türkiye’deki mülteci sayısında artış olmayacak ama Avrupa’ya gidişler düzenli olacak. Yolda sersefil olmayacaklar. Bu akıllarına pek gelen bir plan değildi. Onlar Türkiye tümüyle engellesin, polis kontrollerini artırsın gibi düşünüyorlardı. Ne kadar artırırsanız artırın Ege sahillerinden geçiyorlar.

 

Vizesiz Avrupa hazirana çekildi

Madem geri kabul ederken hazirandan önce başlatıyoruz, zaten yapmak zorundayız… O vakit, vize serbestisini hazirana alalım. Ekimde olacaktı, geri kabulü şimdi başlatacağız, 1 Haziran’a çekelim. Bizim de çıkaracağımız yasalar var vize muafiyeti için en geç haziran sonunda vize muafiyeti gerçekleşsin. Açıkçası Merkel orada liderlik gösterdi. Çipras’a da bu işin en büyük kazananı sensin dedim. Beni aradı birkaç gün evvel, ‘Önemli bir adım atacağız, ama Brüksel’de çözüm çıkmazsa, Makedonya sınırını da kapatıyorlar, ben mültecileri Makedonya’dan gönderemeyeceğim zor bir durum. İsterseniz yapmayalım Türk-Yunan zirvesini’ dedi. ‘Merak etme’ dedim, ‘Brüksel’den iyi bir sonuç çıkar’ dedim. Bazı ülkeler benim yanımda itiraz edemediler ama bizim verdiğimiz kağıt çok büyük bir değişikliğe uğramadı.

 

3 milyar euro daha; "Kayserili pazarlığı"

Ayrıca da sadece vize serbestiyeti değil, 3 milyar euro daha alıyoruz. Biz ilk 3 milyarı, ilk adım olarak söylemiş ve bir yıl içinde demiştik. Onlar da iki yıl için ısrar ediyordu. Aramızda görüş ayrılığı devam ediyordu. Yeni bir boyut getirdik, ‘Bütün masraflar artacak, 3 milyar daha istiyoruz’ dedim. Geri kabulden kaynaklanan bütün masrafları da siz vereceksiniz dedim. Diyelim, Ege Denizi’nden bin kişi bunların hava yolu ile memleketlerine gönderilmesi sırasındaki masraflar da size ait. (Kayserililik pazarlığı iyi oldu.) Artı üç milyar euro yani.

2018' kadar toplamda 6 milyar euro

Onlar bunu açıklamalarında zikretmediler çünkü bunun için zirve kararı lâzım; 18 Mart’a hazırlık yapmaları lâzım. 2018’e kadar 6 milyar olacak. 2016 için 3 milyar, 2017 ve 2018 için 3 milyar. Toplamda 6 milyar.

 

"5 fasıl açılsın"

Ayrıca beş fasıl var; 15, 23, 24, 26, 31. Fasıllar açılsın. Bu da tabii önemli. Hollanda dönem başkanlığı boyunca bu beş faslın açılmasını bekledik. Rumlar direniyor ama 23, 24’ü kesin açarız, diğerlerinden kaçmak istiyorlar. Tabii bunların hepsi 18 Mart’ta AB Konseyi’nde görüşülüp nihai karara bağlanacak, orada da görmemiz lâzım.

 

Haziran itibariyle vize bitecek… 2018’e kadar da 6 milyar euro gelecek.

Karar alacaklar. Biz yazdık bunu. Onlar metinden çıkardılar miktarı, orada kendi düzenli zirvemizde ilan edelim dediler. Ben bunu zikredelim dedim, tamam dediler. Vizeler için gerekli kanunları çıkarmamız lâzım. Buradan bir çağrı yapıyorum muhalefete, haziranda vatandaşların vizesiz gidebilmesi için 9 kanunun çıkmasının engellememesi gerekiyor. Meclis’in düzenli ve etkin çalışması lâzım. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile konuştuğumda vize muafiyeti için gerekli desteği veririz demişti. Kişisel verilerin korunması kanununu bloke ediyorlar ama. Biz bunu martta, nisanda çıkartırsak, Mayıs 1’de Avrupa Konseyi raporunu hazırlayıp Konsey’e sunacak, Konsey de AB Parlamentosu’na sunacak. AB parlamentosu Başkanı ile bunun için görüştüm. O da bize 1 Mayıs’ta gelirse, hazirana yetiştiririz dedi. Sonra da her üye ülkenin parlamentosunda onaylanıyor. Bizim hızımız burada önem taşıyor. Tarihi bir dönüm noktası. Bizim vatandaşlarımız için çok önemli bir konu. İnşallah ilk uçağı vizesiz bir şekilde kaldırırız. Gazetecilerin bile vize alması ne kadar zor değil mi? Dolayısıyla bizden hiç böyle hamleler beklemiyorlardı. Kendi içlerinde bir anda bir iç tartışma da doğdu. Kıbrıs Rum kesiminin üzerine de ciddi bir şekilde gitmek zorunda kaldılar. Bu masada, gitmeden benim zihnimde bazı şeyler vardı. Bir oyun değiştiriciye ihtiyaç vardı. Bu şekilde devam edersek mültecilerin gelişini de engelleyemeyiz, Türkiye-AB ilişkileri de sıkıntıya girer. Her seferinde Türkiye’den niçin bu kadar geliyor durumu olacak. Türkiye sınırlarını kontrol edemez hâle düşecek. Bir ay içinde mültecilerin gidişinde ciddi düşüş olacak. Çünkü geri gönderileceğini düşününce bu işe zaten teşebbüs etmeyecek. Bu ikisi de olmayacak. Mülteci akışı dursa da Avrupa kendi tespit ettiği sayıda mülteci almaya devam edecek. Mülteci akışı durdu diye mülteci alışını durdurmayacak.

 

AB mültecileri Türkiye’den mi alacak?

Türkiye’den.

Mülteciler için istasyon olmaz mıyız?

Alınacak mülteciler 29 Kasım 2015’ten evvel gelenler. Dolayısıyla bundan sonra gelenler için geçerli değil.

Ekstra gelişlerin önünü kapatmış oluyoruz.

Tabi tabii. Deniz yoluyla kaçanların bir daha Avrupa’ya girmeleri de zorlaşacak. Mesele kaçak mülteciyi caydırmak, bekleyen mülteciyi teşvik etmek ki herkes beklesin.

 

Kimlerin gideceğine nasıl karar verilecek?

Öyle seçilip de en eğitimliler oraya gidecek, geri kalanları Türkiye’de kalacak diye bir şey yok. Türkiye’nin de içinde olacağı bir süreçle olacak bu. Bunda da anlaştık.

 

Sınırın öbür tarafında mültecileri yerleştirecek bir sistem, güvenli bölge…

İki önemli gelişme oldu. Tam bunlar toplantıya girdiklerinde bir ara verdiler, kendi aralarında toplandılar. O arada bir gün önce Merkel ile görüşmüştük, Merkel’in Putin’le görüşmeleri oldu. Merkel, İtalya Başbakanı, İngiltere Başbakanı, Fransa Başbakanı ve Putin, video konferans yaptılar. Onun detaylarını anlattı Merkel. Obama ile görüşmüşler, onu da anlattı. Puzzle’ı birleştirince başka gelişmeler dikkat çekti. Onun üzerine, Merkel ‘Yarın oturup ayrıca 5 ülke Suriye’deki durumu da konuşsak, ateşkes vesaire’ dedi. Onun üzerine, biz beş ülke beş toplantı yaptık, ateşkes, güvenli bölge olabilir mi… Bunları konuştuk. Metne de… Bazıları tam güvenli bölge ifadesine itiraz etti ama güvenli bölge anlamı veren bir yazımı oraya ekledik. Bu da ilk defa AB metinlerine girdi. Dikkat ederseniz Merkel de güvenli bölgeyi savundu. Bizim Rusya ile şu an bir temasımız yok, siz Rusya ile konuşun, biz bölge ülkeleri ile konuşalım, hep beraber de ABD ile konuşalım.

- Advertisment -