Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılırken öne sürdüğü 6284 sayılı kanunun kaldırılması şartı üzerine başlayan tartışmalar devam ediyor.
Bakan Derya Yanık’tan sonra AK Parti’den bir tepki de Grup Başkanvekili Özlem Zengin’den gelmiş, Zengin “6284 sayılı kanun bizim kırmızı çizgimizdir. Bu konunun bir ayrışma meselesi olmaması gerekir” demişti.
Özlem Zengin 6284’ün iptalini isteyenlerin tepkisiyle karşılaştı. Zengin bir açıklama yaparak hedef gösterildiğini, yalnız ve yorgun olduğunu, konu hakkında bir daha konuşmayacağını söyledi.
Zengin’e tepki gösterenler arasında İhsan Şenocak da vardı. Şenocak ülkede yaşanan musibetlerden 6284 Sayılı Kanunu savunanları sorumlu tuttu.
Bun karşılık Kadem, Hazar Derneği, ASAP gibi STK’lardan Özlem Zengin’e destek açıklamaları geldi.
Kadem Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu “Kadının toplumsal hayattaki varlığının, 28 Şubat’tan beri ilk kez bu kadar şiddetli tartışıldığı bir dönemdeyiz. Mağduriyetlerin ortadan kaldırılması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için ortak insani bir noktada buluşmak pekala mümkün iken bazı kesimler, özellikle kadına yönelik şiddeti tasvip etme ya da görmezden gelme gibi bir tavır içinde. Bu durum ne insani ne de İslamîdir” dedi.
6284 sayılı kanun tartışmalarını Anadolu’dan Yeryüzüne Kadın Sivil Toplum Kuruluşları Vakfı (AYSİT) Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Serpil Balat ile konuştuk.
AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’in “6284 sayılı kanun kırmızı çizgimizdir” açıklaması çok tepki aldı. Kendisi bu konuda artık açıklama yapmayacağını, yalnız ve yorgun olduğunu söyledi. Özlem Zengin gerçekten yalnız mı?
Özlem Zengin yalnız değildir. Beyanlarına katılıyoruz. Özlem Zengin vekilimiz ve Derya Yanık bakanımız mazlum ve mağdur kadınların sesi oluyor. Hem Kur’an ve Rasulümüzün pak sünneti hem de 6284 bizim kırmızı çizgimizdir. Biz ‘Fatıma’yı üzen beni üzer’ diyen Hz. Muhammed’in ümmetiyiz. 6284 sayılı kanun Fatımaları koruyor, Havleleri koruyor. 6284 etkin uygulanmalı ve uygulama hatalarına engel olunmalı.
6284 sayılı kanun şiddetten beslenen ve otoritesini şiddet üzerinden meşrulaştıranların dışında kimse ya da hiçbir inanç için tehdit unsuru değildir. Gücün ve güçlünün karşısında dezavantajlı bütün kimliklerin meşru müdafasını, vicdânî ve insânî temellerde hukuka bağlayan bir kanun, dinle çelişmek şöyle dursun ancak bir mutabakat vesilesi olabilir.
İstanbul Sözleşmesi kaldırıldığında 6284 sayılı kanunun zaten sözleşmenin yerine geçtiği, endişelenmeye gerek olmadığı söylenmişti. Şimdi de 6284 tartışılıyor. Sizce kanunun kaldırılması mümkün mü?
İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Keşke feshedilmeseydi ama kadına şiddetin önlenmesine dair gerekli düzenlemeler zaten kanunumuzda hem TCK’da hem de 6284 sayılı kanunda var. İstanbul Sözleşmesi çerçeve bir metindi, çok genel hükümler vazediyordu, dolayısıyla kaldırılması olumlu değildi. 6284 sayılı kanun bir tedbirler kanunu. Aile içi şiddetin, kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair hem koruyucu hem de önleyici tedbirler içerir. Bundan geri adım atmak, bunu değiştirmek ancak uygulamadaki eksiklerin giderilmesine dair yapılacak düzenlemeler şeklinde olabilir. Yoksa 6284’ün sağladığı kazanımlardan geri adım atılması düşünülemez. Hükümetin de böyle bir niyetinin olduğunu sanmıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde STK’larla yapılan istişare toplantısında Cumhurbaşkanımız İstanbul Sözleşmesi olmasa bile bu kanunun bir güvence olduğunu bizzat ifade etmişti. Böyle bir şey yapılacağını düşünmüyorum.
Yeniden Refah Partisi kanunun faşist, feminist ve cinsiyetçi olduğunu söylüyor. Hangi noktalara karşı çıkıyorlar?
Kanun için “aile yıkan kanun” deniyor, hiç alakası yok. Kanun tamamen şiddete uğrayan kadınları korumaya yönelik. Mağdur korunmak isteyebilir, sığınma evine geçmeyi talep edebilir, maddi destek isteyebilir, çocuğunun kreşe verilmesini talep edebilir. Kısacası şiddete uğradığı ortamdan uzaklaşmak için talepte bulunabilir mülki amirden. Kanun bununla ilgilidir. Bir de önleyici tedbirler içerir. Fail uzaklaştırılabilir. Şiddet olayı tekrar yaşanmasın diye koruyucu tedbirlerle mağdur, önleyici tedbirlerle de fail uzaklaştırılır.
Kadının beyanı esas diye de karşı çıkıyorlar. Fakat kadının beyanıyla sadece soruşturma başlar. Soruşturma başladıktan sonra deliller toplanır, hakim tarafları dinler ve yargılama yapar. Yargılama esnasında kadının beyanı esas değildir.
6284 yürürlüğe girmeden önce de 4320 sayılı aile kanunumuz vardı. Zaten o da 6284’ün hemen hemen aynısıydı. Ufak tefek değişiklikler vardı. Aileyi korumaya yönelik ilk kanunumuz 6284 değil. Kaldırılabileceğine inanmıyorum.