Ana SayfaHaberlerGündemSadullah Ergin: Şeffaf bir yasama faaliyetiydi

Sadullah Ergin: Şeffaf bir yasama faaliyetiydi

 

Sadullah Ergin’in yazılı açıklaması: 

 

Asker kişilerin askerlik görevi ile ilgili olmayan fiillerinden dolayı sivil mahkemelerde yargılanmalarına yönelik 2009 yılında yapılan yasa çalışmaları hakkındaki tartışmalarda ismimin zikredilmesi nedeniyle aşağıdaki açıklamaların yapılması gereksinimi doğmuştur.

 

Tartışmalara konu yasama sürecinde yaşananlar, aşağıdaki şekilde cereyan etmiştir:

               

Avrupa Toplulukları Komisyonu’nun 26 Şubat 2008 günlü “Katılım Ortaklığı Belgesi’nde Konsey Türkiye’den;

 

Ordu üzerindeki sivil kontrolün AB üye ülkelerindeki uygulamalarla uyumlu hale getirilmesine devam edilmesi. Ordunun siyasi konulara müdahale etmemesinin ve sivil idarenin ulusal güvenlik stratejisinin oluşturulması ve uygulanması da dahil olmak üzere güvenlikle ilgili mevzularda denetim işlevlerini tam olarak kullanmasının sağlanması.

 

Askeri mahkemelerin yargı yetkisinin askeri personelin askeri görevleriyle sınırlandırılması ile ilgili kısa vadede düzenleme yapmasını talep etmiştir.

 

“Kısa vade” ile kastedilen 1 ilâ 2 sene içinde düzenlemelerin Avrupa Birliği ile uyumlu hâle getirilmesidir.

 

Hükûmetin iradesi doğrultusunda, Avrupa Birliği ile uyum süreci nedeniyle ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye’nin aleyhine sonuçlanan yargı kararları da göz önüne alınarak, 25 Haziran 2009 günü 5918 sayılı yasanın TBMM’de yapılan görüşmeleri sırasında, önerge ile;

 

Sivillerin hiçbir koşulda askeri mahkemelerde yargılanmaması,

Asker kişilerin sadece askerlik hizmetiyle ilgili fiillerinin askeri mahkemelerde yargılanması ile ilgili maddeler tasarıya eklenmiştir.

 

Tasarı veya tekliflere Genel Kurul aşamasında önergeler yoluyla ekleme ve çıkarmalarda bulunmak Meclis çalışma usulünün bir parçası olup, Mecliste bulunan milletvekili ve siyasi parti gruplarınca sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Keza Genel Kurul’un sabahlara kadar yoğun bir şekilde çalışması da istisnai bir hal değildir. Söz konusu tasarı görüşmelerinin, “bitimine kadar sürdürülmesi” siyasi parti gruplarının ittifakı ile alınmış, danışma kurulu kararı ile sağlanmıştır.

 

Değişiklik önergesi genel kurula sunulmadan önce Siyasi Parti Grupları ziyaret edilmiş, CHP dahil nöbetçi grup başkan vekilleri değişikliğe prensipte onay vermiş, hazırlanan metin genel kuruldan saatlerce önce gruplara verilmiş, mutabakat sağlanması üzerine akabinde imzalanarak Başkanlık Divanına sunulmuştur.

 

Müzakereler esnasında yasa tasarısının 9. Maddesinin tasarı metninden çıkarılması da bu mutabakat bağlamında, CHP grubunun talebi ve verdikleri önergenin kabulü ile gerçekleşmiştir.

 

Sağlanan mutabakat nedeni ile, tasarının maddeleri üzerindeki görüşmelerde herhangi bir konuşma yapılmamış, herhangi bir tartışma yaşanmadan yasama faaliyeti tamamlanmıştır. Tüm bu süreç TBMM görüşme tutanakları ve tarafların basında yer alan beyanlarıyla da sabittir.

 

Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu maddeler düzenlenirken, parti gruplarından da meclis bürokrasisinden de maddelerin Anayasaya aykırı olduğuna dair hiçbir itiraz gelmemiştir.

 

Yasa, Cumhurbaşkanı’nın onamasıyla 8 Temmuz 2009 günü yürürlüğe girmiştir. Sayın Abdullah Gül de onama açıklamasında düzenlemenin Avrupa Birliği müktesebatı gereği yapıldığını belirtmiştir.

 

Bu husus, Avrupa Toplulukları Komisyonu’nun “2009 Yılı Türkiye İlerleme Raporu”nda Güvenlik Güçlerinin Sivil Denetimi başlıklı bölümde bildirilen olumlu görüşüyle de teyit edilmiştir:

“Haziran 2009’da, TBMM, askeri personelin barış zamanında, askeri darbe teşebbüsü, milli güvenlikle ilgili suçlar ve organize suçlar da dâhil olmak üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun 250’nci maddesine göre ağır ceza mahkemelerinin yargı yetkisindeki suçlardan, sivil mahkemelerce yargılanmasını öngören bir Kanun çıkarmıştır. Bunun yanında, yeni Kanun, askeri mahkemelerin barış zamanında sivilleri yargılayabilmesine yönelik kalan yetkilerini de kaldırmak suretiyle Türkiye’deki uygulamayı AB’dekiyle uyumlu hale getirmiştir.”

 

Avrupa Toplulukları Komisyonu’nun gerek 26 Şubat 2008 tarihli Katılım Ortaklığı Belgesindeki Türkiye için belirlenmiş öncelikler ve yükümlülükler, gerek 2009 yılı Türkiye İlerleme Raporundaki tespitler birlikte değerlendirildiğinde 5918 sayılı yasa çıkarılırken önergelerle yapılan ilavelerin ne için yapıldığı hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıktır.

                       

Anayasa Mahkemesi, 20 Ocak 2010 günü, bu düzenlemenin bir kısmını iptal etmiştir. Takip eden süreçte, 12 Eylül 2010 referandumuyla Anayasa’nın 145. Maddesine aynı mahiyette bir düzenleme girmiş, TBMM’de nitelikli çoğunlukla kabul edilmiş ve referandumda da onaylanmıştır. Nihayetinde 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliğinde disiplin mahkemeleri dışında Askeri Mahkemeler tamamen kaldırılmıştır.

               

Tüm bu çalışmalar iktidar partisinin, hükûmetin, meclis grubunun ortak iradesini yansıtan çalışmalardır. Bireysel inisiyatifle yapılabilecek şeyler değildir. Önerge, Genel Kurul’da, büyük bir çoğunlukla ve reddi yönünde oy kullanılmaksızın kabulü ile TBMM’nin iradesi haline gelmiştir. Nitekim bu düzenlemenin dayanağı olan ortak irade bugüne kadar süregelmiştir.

 

Parlamento, halkın iradesinin en geniş biçimde temsil edildiği mercidir. Parlamento çatısı altında (üstelik Avrupa Birliği ile yürütülen müzakere sürecinde ilerleme sağlamak maksadıyla) yapılan şeffaf bir yasama faaliyetinin kriminalize edilmek istenmesinin asla kabul edilemeyeceğini saygıyla bildiririm.

- Advertisment -