Türkiye açısından, Suriye Kürtleri için en ideal çözüm, meselenin nereye evrileceğine Suriye Kürtlerinin karar vermesidir.
Eğer PKK-YPG çizgisi, meseleyi Türkiye’nin barışı ve iç uzlaşmasını etkileyecek şekilde ele almasaydı, bu çözüm paradigması en sorunsuz öneri olacaktı.
Çözüm sürecinin üzerinden geçen üç yıl bize şunu gösterdi: Ne PKK-YPG çizgisinin Suriye meselesini Türkiye’yi etkilemeyecek şekle sokma niyeti var. Ne de Türkiye orayı dışarıdan izleyerek meselenin kendisini etkilemesinden kurtulabilir.
Suriye Kürtleri meselesi bir zorunluluk olarak kendisini dayatmış; Türkiye oradaki soruna müdahil olmak zorunda kalmış bulunuyor.
* * *
Ancak Türkiye, zorunluluktan dahil olduğu bu meseleyi ele alırken:
(1) Meseleyi gerçeklerden kopuk bir şekilde ele alamaz. Çünkü o zaman reel gerçekliklerle, gücünü aşan koşullarla karşı karşıya kalır.
(2) Meseleyi ele alırken, meselenin tamamen içinde olan uluslararası dengeleri de görmezden gelemez. Meseleyi bir satranç oyuncusu gibi, bu dengeler ışığında görmek, örmek ve ele almak durumundadır.
(3) Meseleyi ele alırken bir yol haritası belirlemeden de yol alamaz. Bu yol haritası değişik seçenekleri ve alternatifleri içeren bir yaklaşımı yansıtmak zorundadır.
(4) Meselenin iç uzantısı ve boyutları olduğu gerçekliğini de bir kenara bırakamaz. Problemin ne şekilde halledileceği veya mücadele eden herhangi bir güce ne şekilde avantaj veya dezavantaj sunacağı, iç barışı yakından ilgilendirmektedir.
* * *
Suriye Kürtleri konusunda en radikal eleştirileri ve düşünce üretimini Al-Monitor isimli internet sitesi yapmakta. Bu sitenin Suriye Kürtleri bağlamında işlediği tez şöyle: Türkiye’nin PKK-PYD realitesini tanımak, orada oluşan teritoryal hegemonyaya saygı göstermek dışında bir seçeneği yoktur.
Tamamen Amerika’nın pozisyonu doğrultusunda Türkiye’yi etkilemek için gündeme getirilen bu tez, Türkiye’nin manevra kabiliyetini yok sayıyor. Doğru ve gerçekçi değildir. Uzun süre PKK konusunda yazdığı analizlerle dikkat çeken, karar vericilere PKK ile radikal mücadele konusunda heveslendirici öneriler sunan Nihat Ali Özcan’ın da şimdi bu çizgiye gelmesi dikkat çekicidir.
Ancak Al-Monitor çevresinin unuttuğu bir realite var. Türkiye, Suriye Kürtleri bağlamında, oradaki teritoryal hegemonyayı etkileyecek pek çok seçeneğe sahiptir.
Türkiye PKK-PYD hegemonyasını Fırat’ın doğusu ile sınırlı tutabilir. Bunun için Afrin ve Menbiç’e operasyon yaparak oradaki PKK-PYD hegemonyasına son verebilir; yerine daha ılımlı Kürt muhalifleri ikame edebilir.
Rusya, İran ve Suriye gibi ülkeleri yanına alıp, Kürt kantonlarının birleşmesini esas alan Kuzey Suriye Federasyonu hayallerini sona erdirebilir. PKK-PYD hegemonyasını Amerika’nın etkili olduğu coğrafya ile sınırlandırabilir.
Türkiye, sınırda katı güvenlik önlemleri ve ekonomik tedbirlerle Rojava bölgesini ekonomik açıdan kontrol edilebilir ve güdülebilir bir halde tutabilir.
Suriye Kürtleri meselesinde Afrin ve Menbiç’in PKK-PYD hegemonyasında olup olmayacağı, özetle sınırlandırılmış ve daraltılmış bir Rojava yaratılıp yaratılmayacağı, meselenin Türkiye’ye etkileme derecesini belirleyecektir.
Reel gerçeklikler Türkiye’den yanadır.