“Yıldırım Ailesi, 17 Ocak’ta Alanya’da kaybolan 18 yaşındaki kızları Elif Yıldırım’ı bulmak için Esra Erol’a başvurdu. Alanya’da ablası ile birlikte yaşayan Elif Yıldırım, ablası işe gidince evden ayrıldı. Ünlü sunucu ve ekibinin çalışmaları sonucu genç kızın beraber çalıştığı Kadir Akkoyun’la kaçtığı belirlendi. Konya’da yaşayan 40 yaşında, evli ve 2 çocuk babası Kadir Akkoyun’un, Elif Yıldırım’ı çatı katında sakladığı ortaya çıktı. Canlı yayına telefonla bağlanan Kadir Akkoyun ve eşi Ümit Akkoyun tüm iddiaları reddetti. Ancak Ümit Akkoyun, kocasının ihanetini ve çatı katında saklanan Elif’i canlı yayında öğrendi. Ardından Elif, canlı yayına çıktı, yaşadıklarının bir hata olduğunu anladığını ve ailesinin yanına dönmek istediğini açıkladı.”
Hürriyet gazetesi, ATV’de canlı yayımlanan olayın haberini böyle duyurdu okurlarına. Fakat haberde olmayan başka şeyler de vardı. Esra Erol, programda Elif Yıldırım’ı dakikalarca azarladı ve bu bölüm de kanalın Twitter hesabından paylaşıldı.
Yayında 18 yaşındaki Elif Yıldırım “Ben görünmeyeceğim” diyerek yayına çıkmak istemediğini açıkça belirtiyor. Ancak Esra Erol, Elif Yıldırım’ı stüdyodan çıkarmak yerine “Arkanı dön” diyerek yüzünün görünmesini engelliyor. Yıldırım sırtını kameralara dönüyor ve çekim devam ediyor.
Yıldırım’ın yayına çıkmak istememesi Erol’u çileden çıkarmış görünüyor:
“Lütfen aynı isyanı 2 çocuklu bir adam sana yaklaştığında bedenini korumak için de göster. Yanlışlarınızın arkasında durmak için bu tepkileri vermeyin. Ruhunuzu korumak için, gençliğinizi korumak için, eğitim için bu tepkileri verin. 18 yaşındasın kızım sen, 18! Baban yaşındaki bir adam sana farklı bir amaçla dokunuyor. Bu mu senin geleceğin, bu mu kendine layık gördüğün hayat, bu mu yaşamdan beklediğin Elif? Bunu mu layık görüyorsun kendine, o çatı katını mı layık görüyorsun? Lütfen bu tepkileri size zarar veren insanlara kullanın, sizi korumak isteyen insanlara karşı değil.”
Esra Erol daha sonra nasıl bir fedakârlıkla işini yaptığını, buna rağmen sonuç alamayınca nasıl kahrolduğunu anlatıyor:
“Doğruyu anlatmak için kendimizi paralıyoruz ya, bu kadar mı olur? Adam seni iki dakikada postaladı buraya.
“(…)
“İnanın bu programı yaptığımdan beri çok üzülüyorum ve çok da tıkandım. Ya 18 yaşındaki kızların peşinden koşuyorum, onlara doğruyu göstermek için yalvarıyoruz, hep beraber… Hep de etraflarında böyle adamlar, hep böyle insanlar… Kendi eşine, kendi çocuklarına babalık yapamayan, düzgün duramayan, erdemleri olmayan birinden sana nasıl hayır gelir ya? Siz bu kadar çirkin ilişkilere nasıl sevgi ve aşk diyebilirsiniz? 30 yaşındaki biri kendi seçimini yapar, kendi yanlışının peşinden gider. Söylerim yine, burada da dışarıda da söylerim. Elimden geleni yaparım, derim ki bu senin kendi seçimin ama 18 yaşındaki bir kıza da kendi seçimin deyip arkamı dönemem, kendimi bu konuda sorumlu hissediyorum. Lütfen yaşınızın yaşaması gerekenleri yaşayın. Bunlar sizin bedeninize çok büyük, çok ağır duygular. Ben senin adına dün akşam uyumadım ya!”
Esra Erol’un konuşmasının ardından Elif Yıldırım’ın annesi kızının yanına gidiyor, Yıldırım orada da “Dışarı çıkalım ne olur anne!” diyerek yayında kalmak istemediğini bir kez daha belirtiyor. Yıldırım’ın ablası da programın çalışanlarına “Dışarı çıkmak istiyormuş, ne olursunuz…” diye yalvarıyor.
Canlı yayında yaşananlar suç teşkil ediyor
Esra Erol’un, Yıldırım’ı onayı olmamasına rağmen canlı yayına çıkarması ve genç kızın izni olmaksızın görüntülerinin medyaya yansıması Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 20. maddesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 134. ve 136. maddelerine göre bir suç. Anayasanın özel hayatın gizliliğini koruyan 20. maddesine göre “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 134. maddesine göre de: “Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”
Esra Erol’un Yıldırım’a yayın boyunca hakaret yoluyla psikolojik şiddet uygulaması da Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine ve Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesine aykırı.
“Türk Ceza Kanunu madde 125’e göre fiili hareketlerle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi üç aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.”
Canlı yayında işlenen tüm bu suçlara rağmen programın avukatı Hülya Kuran Esra Erol’a ve diğer program çalışanlarına hiçbir uyarıda bulunmuyor ve tepki göstermiyor.
Canlı yayında bir genç kızın aşağılanması psikolojik şiddettir
Yaşanan olaydan anlaşılıyor ki, Elif Yıldırım, 40 yaşında evli ve 2 çocuk sahibi Kadir Akkoyun tarafından manipüle edilmiş; Akkoyun’un evinin çatı katında, Yıldırım’ın ailesine haber verilmeden ve ev halkının haberi olmadan, günlerce tutulmuş. Yani, Elif Yıldırım bu olayda bir mağdur, dolayısıyla korunması gerekiyor. Ancak Esra Erol onu zorla stüdyoda tutarak ve azarlayarak psikolojik şiddet uyguluyor.
İstismar edilen, şiddete maruz kalan, öldürülen kadınların toplum tarafından suçlanması ve toplumun mağdur kadınla değil, fail erkekle empati kurması yaygın bir durum. Ancak, program başladığından beri çok üzgün olduğunu belirten, gece uyuyamadığını söyleyen, ailelere çocuklarını nasıl yetiştirmeleri gerektiği konusunda öğütler veren, çocuk istismarının önüne geçilmesi için reşit olma yaşının yükselmesini isteyen bir yayıncı dahi yayına zorla çıkarılan genç kızı dakikalarca aşağılamanın bir psikolojik şiddet ve suç olduğunun fakında değil gibi görünüyor.
RTÜK’ten cevap bekleniyor…
Canlı yayında yaşanan bu skandala RTÜK’ün nasıl bir tepki vereceği merak konusuydu. Ancak olayın üzerinden günler geçmesine rağmen RTÜK’ten herhangi bir kurumsal açıklama veya müdahale gelmedi.
RTÜK başlığı altında elimizde şimdilik RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın olayla ilgili bir tweet’i var:
Ancak Taşçı’nın paylaştığı tweet, ATV’nin paylaşılan içerikle ilgili telif istemesi nedeniyle Twitter tarafından sansürlendi: