İlk duruşması geçen hafta Salı günü (14 Şubat) Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan Necip Hablemitoğlu suikastı davası bugün (23 Şubat) sekizinci celseyle devam etti.
Gazeteci Müyesser Yıldız’ın kendi internet sitesindeki haberine göre; Levent Göktaş’ın avukatlarından Hüseyin Ersöz, savunmasının başında “lafını sakınmadan dosdoğru değerlendirmeler yapacağını” vurgulayarak “En sonda söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim; bu bir siyasi yargılamadır” dedi.
Birçok kumpas davasında avukatlık yaptığını, ama böyle “absürt” bir iddianame görmediğini belirten Ersöz, “beş iddianamenin birleştirildiği Ergenekon iddianamesinin bile bu iddianameden daha iyi” olduğunu söyledi.
Mahkeme Başkanı’na, “Siz hayatınızda böyle bir cinayet davasıyla karşılaştınız mı?” diye soran Ersöz şöyle devam etti:
“Siz hiç cinayet silahı olmayan bir cinayet yargılaması gördünüz mü? Bu dosyanın silahı nerede? Parmak izi yok. Tarkan Mumcuoğlu’nun tetikçi olduğu öne sürülüyor. Tarkan Mumcuoğlu’nun dosyada silahı, parmak izi yok. Neden böyle yapılıyor? Biz burada neleri tartışıyoruz? En önemli delil, HTS/baz verileri. Nereden gelmiş? MİT’ten. MİT’ten gelenin delil olarak kullanılamayacağını bilmeyen hukukçular mıyız?”
Ersöz bu iddianamenin yazılma sürecine ilişkin olarak da şunları anlattı:
“Şizofrenik olduğunu düşündüğüm bir itirafçının beyanı var. Ordudan ihraç edilmiş biri, hayata tutunmak için iktidara yakın gazetecilerle iletişime geçmiş. Onların yönlendirmesiyle bir senaryo üretilmiş. Gazeteciler savcılığa gitmiş, dosyadaki bilgi ve belgeler verilmiş. Bunlar senaryoyu yazanla da paylaşılıp büyütülmüş ve bu iddianame yazılmış.”
Levent Göktaş: “Arzu isimli bir bayan içindi”
Av. Buse Şahin’in taleplerini aktarmasından sonra ilave talepler için söz isteyen Levent Göktaş, bir kez daha HTS kayıtlarındaki tutarsızlıklar olduğunu öne sürdüğü örnekler verip avukatlarının itirazına karşın bu verilerin, tarafsızlığından emin olduğu TÜBİTAK gibi bır kuruma gönderilmesini istedi.
Levent Göktaş, sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın ifadelerinde geçen, cinayet gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda (ÖKK) nöbetçi astsubay olan Cengiz Çınar’ın tanık olarak dinlenmesini talep edince de şu tartışmalar yaşandı:
Mahkeme Başkanı: 20 yıl öncesini nasıl hatırlasın?
Avukatlar: Herkesten 20 yıl öncesini hatırlamasını istiyorsunuz.
Mahkeme Başkanı: Cinayetle suçlanan hatırlar; ama böyle bir ilgisi olmayan açısından sıradan bir günse hatırlamaz.
Nuri Gökhan Bozkır: Ben arz edeyim efendim.
Mahkeme Başkanı: Belki Levent Göktaş, Cengiz Çınar’ın özel bir iş yaptığını biliyordur. Herkesi dinleyecek halimiz yok. Tanıklar katkısı olması için dinlenir.
(Avukatların tepkisi ve Bozkır’ın söz alma talebi sürünce)
Mahkeme Başkanı: (sesini yükselterek) Ben yönetiyorum duruşmayı… Sen de oturur musun?
Bozkır’ın avukatı Emrah Yücel: Sanığa bağıramazsınız.
Mahkeme Başkanı: Muhatabımız Levent Göktaş.
Göktaş ve Bozkır’ın Cengiz Çınar hakkında bilgi vermesinden sonra Savcı Zafer Ergün, Bozkır’a, “Resmi ifadende böyle bir şey yok” dedi.
Göktaş, son olarak Mehmet Narin’in kendisi için aldığı telefonla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Ergenekon’da çok gördük. Kayıtta Mehmet Narin’in adı geçiyor, ama T.C. numarası yok ve adres MSB lojmanları gözüküyor. Oysa Mehmet Narin lojmana çok sonra taşındı. Bu sahte olabilir. Arzu isimli bayan içindi, tek hattım vardı. 2003’te bu iş için kullanıldı, ama bir yığın hat görünüyor. Uygun görürseniz Arzu isimli bayan da dinlensin.”
“Ne yazık ki, suç duyurusunda bulunamayacaksınız. Zafer Bey zamanaşımına girdiğini belirtip kamu görevlileri için takipsizlik kararı vermiş”
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde son olarak Göktaş’ın avukatı Ali Soykan savunma yaptı. Göktaş’ın okul arkadaşı ve dostu olduğunu, cinayet suçlamasına asla inanmadığını belirten Av. Soykan, bu konuda Savcı Zafer Ergün’le görüştüğünde Savcı’nın, Göktaş’ın özel yetenekli bir subay olduğunu, bu yüzden her söylediğine inanmamasını tavsiye ettiğini anlattıktan sonra şöyle konuştu:
“Ancak iddianamede Savcı’nın bu iddiasını doğrulayacak bilgi, belge göremedim. O yüzden kimse bu iddianameye güzelleme yapmamı beklemesin.”
Duruşma boyunca Necip Hablemitoğlu cinayeti dışında her şeyin tartışıldığını, öyle ki, ÖKK’nın içinin dışına çıkarıldığını kaydeden Av. Soykan, Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın’ın söylediği gibi bu dosyada bir el olduğunu ifade etti.
Soykan, Av. Ersan Barkın’ın cinayetin işlendiği dönemdeki kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacakları açıklamasına ilişkin olarak da, “Ne yazık ki, suç duyurusunda bulunamayacaksınız. Zafer Bey zamanaşımına girdiğini belirtip kamu görevlileri için takipsizlik kararı vermiş” dedi.
Soykan, duruşmada gündeme gelen, Zihni Çakır’ın soruşturmayla ilgili 2019’daki yazısını hatırlatarak şunları söyledi:
“Yazının tarihi Kasım 2019. Sayın Savcı neden suç duyurusunda bulunmadı? Geçtik bunu; günlerdir bunu konuşuyoruz, Sayın Savcı halen yalanlamadı. Demek ki, Zihni Çakır’ın yazdıkları doğru. Peki Zihni Çakır’ın bu bilgileri başkalarıyla paylaşmadığını nereden biliyoruz? Ya gerçek failler bu sayede kaçmış ya da delilleri karartmış olamaz mı?”
Savcı: “Zihni Çakır, Halil Şıvgın, Altan Bora ve Ramazan Toprak önümüzdeki celsede dinlensin”
Levent Göktaş’ın savunmalarından sonra Savcı Zafer Ergün mütalaasını verdi. Mütalaasının başında HTS/baz kayıtları yanlış tutulmuş olsa da birçoğunun doğru olduğunu, en düzgün haliyle dosyaya girdiğini, avukatların bunları MİT’ten sorabileceğini ve alabileceğini söyledi.
Savcı Ergün, HTS verilerinin bilirkişiye incelettirilmesi talebine de, “HTS analizleri doğrulanmıştır. Savcı da bilirkişidir. Uzman mütalaasına gerek yoktur” sözleriyle karşı çıktı.
Tarkan Mumcuoğlu’nun sahte pasaportla ülkeye giriş yapmış olabileceğini savunan Savcı Ergün, yeni delil sunacağını bildirerek cinayetten iki saat sonra Mustafa Özcan’ın da KKTC’den arandığını açıkladı.
Savcı Ergün; Zihni Çakır, Halil Şıvgın, Altan Bora ve Ramazan Toprak başta olmak üzere bazı tanıkların önümüzdeki celsede dinlenmesini, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un dinlenme talebinin ileriki aşamalarda değerlendirilmesini isterken kuvvetli suç şüphesi, kaçma, tanıklara baskı ve delil karartma ihtimali gerekçeleriyle tutuklu sanıkların tümünün tutukluluk halinin devamı yönünde mütalaa verdi.
Savcı Ergün ayrıca Zihni Çakır hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinin reddedilmesini ve kendisine “Yalan söylüyor” diyerek alenen hakaret ettiği gerekçesiyle Enver Altaylı’nın avukatı Dilara Yılmaz hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Mütalaadan sonra Mahkeme Başkanı, Savcı Ergün’den Mustafa Özcan’la ilgili yeni arama kaydını talep ederken sanık avukatları da arayan numaranın kime ait olduğunu sordular. Bu numaranın uluslararası taşıma şirketine ait olduğu bilgisi verildi.
Göktaş savunmasını yaparken ağladı: “Lütfen beni ev hapsine çıkarın”
Mütalayaa karşı beyanları sorulan sanıklardan Tarkan Mumcuoğlu, “Resmi pasaportla gittiğim Kazakistan’dan sahte pasaportla nasıl döndüğümün izahı yapılsın” derken Levent Göktaş şunları söyledi:
“Bize bu cinayeti nasıl yakıştırdı, anlayamıyorum. Ben veya biz katile benziyor muyuz? Savcı nasıl böyle bir düşünceye saplanmış? Bir tane maddi delil göstersin. Nuri Gökhan Bozkır çocuk gibi bir subaydı, ama temiz kalpliydi. Senaryonun söylettirildiği belli. Tamam, hata ettim Bulgaristan’a kaçmakla. 105 gün hücrede kaldım. Artık bana da yaşam hakkı verilsin ya. Suçsuz günahsız, yat babam yat. Vallahi, tillahi merhum Hablemitoğlu ‘Ya ne yapıyorlar, kimleri yargılıyorlar?’ diye mezarında ters dönecek. Savcı’nın bize düşmanlığı nereden geliyor? Askerleri mi ÖKK’nı mı sevmiyor?”
Göktaş, “Lütfen beni ev hapsine çıkarın. Elektronik kelepçeyle gerekirse 20 yıl yatarım. Öldük, bittik, perişanız” derken ağladı ve “Zekeriya Öz’ü görmüyor mu?” hatırlatmasında bulundu.
Sanıklardan Enver Altaylı ise Savcı’nın, avukatı hakkında suç duyurusu talep etmesine, “Ben söylüyorum. Bu iddianame bir suç belgesidir. Hakaret davasını bana aç Sayın Savcı, ben buradayım” sözleriyle tepki gösterirken, “İster terörist, ister katil, ister casus diyip beni tutun; ülkem cayır cayır yanarken benim için farkı yok” dedi.
“Bu cinayeti FETÖ’nün yaptığına karar verilirse FETÖ’nün kabulü 2002’ye gider”
Sanık Fikret Emek’in avukatı Yusuf Erikel de “Müvekkilim niye katil olsun, niye kaçsın? Bu tapeler sahte, bunlarla cinayet aydınlatılmaz. Müvekkilimi bıraktığınızda gelmezse beni içeri alın. Burada kendimi yakacağım” dedikten sonra şu iddialarda bulundu:
“O adamı buraya getiremezsiniz. O gazeteci değil. Onun ne olduğunu bilmiyorsunuz.”
“Bu davanın 1 numaralı sanığı Fetullah Gülen. Cinayetin tarihi 2002. Bu cinayeti FETÖ’nün yaptığına karar verilirse FETÖ’nün kabulü 2002’ye gider. Bir hükümet değişikliğinde tüm AK Partililer yargılanır. Buradan çıkar çıkmaz 1 numaraya gidip bu davayı anlatacağım.”
“Zihni Çakır kolluk görevlisi mi”
Savcı’nın mütalaasına karşı görüş ve talepleri sorulan sanık avukatları çok sert tepki gösterdi. Sanık avukatlarının tepkilerinden bazıları şöyle:
Av. Emrah Yücel: “İddianame vahimdi. Mütalaa ile vehamet çok daha büyüdü. Savcı CMK’ya göre kolluk aracılığıyla delil toplama yetkisi olduğunu söyledi. Zihni Çakır kolluk görevlisi mi? Ben hayatımda bôyle bir mütalaa görmedim.”
Av. Mehmet Eren Turan: “Zihni Çakır ne? Polis desin, MİT görevlisi desin, Jandarma istihbarat desin; talebimden vazgeçeceğim. Bu mütalaa karşısında insanın soğukkanlılığını muhafaza etmesi çok zor.”
Av. Hüseyin Ersöz: “Bir hafta sonra savcı niye değişti? Dejavu yaşıyorum. Silivri yargılamalarından hiçbir farkı yok. Levent Göktaş duygu boşalması yaşadı. 15 yılda iki kez tutuklandı.”
Av. Ali Soykan: “İlk defa bir savcının maddi gerçek ortaya çıksın diye değil çıkmasın diye mütalaa verdiğini gördüm. Sayın Savcı bu olaya MİT’i dahil etmek için niye bu kadar uğraşıyor, anlayamadım. ‘MİT Başkanı’nı da çağıralım.’ diyecek diye korktum. Zihni Çakır’ı koruma kalkanına almak istiyor, onu ellemeyin diyor.”
Av. Enes Taner: “Savcı değiştikten sonra mütalaaların nasıl olacağını biliyoruz. Bundan sonra mütalaalarını avukatlara okumasına gerek yok.”
Av. Özlem Barıner: “Zihni Çakır kolluk görevlisi mi?”
Son olarak beyanı sorulan Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın, dünkü beyanlarına ekleyecek bir husus bulunmadığını bildirince karar için duruşmaya 1.5 saat ara verildi.
Tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi
1.5 saat ara verilmesine karşın karar 4 saat sonra, saat 01.00’de açıklandı. 38 maddede adeta dava dosyasını yeniden oluşturacak kararların yer aldığı ve sanık avukatlarının hemen hemen tüm taleplerinin kabul edildiği görüldü.
Mahkeme Başkanı, öncelikle tutuklu sanıkların tutukluluk hallerine devam kararı verildiğini belirttikten sonra alınan diğer kararları tek tek okudu. Sözkonusu 38 maddeden bazıları şöyle:
– Zihni Çakır başta olmak üzere 30 tanık dinlenecek.
– Nuri Gökhan Bozkır’ın MİT’te işkence gördüğü iddiaları konusunda Ankara Barosu’nda herhangi bir rapor olup olmadığı sorulacak.
– Dosyadaki tartışmalı HTS/Baz kayıtları incelenmek üzere bilirkişiye gönderilecek.
– KKTC’deki uluslararası çağrı merkezleri üzerinden gerçekleşen aramalarda, arayan gerçek numaranın tespiti için KKTC ile adli yardımlaşmaya gidilecek.
– Adalet Bakanlığı aracılığıyla Gökhan Nuri Bozkır’ın Ukrayna’da gözaltına alınma ve iade süreci hakkında Ukrayna makamlarından bilgi istenecek.
– Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ait kargo uçakları ile ilgili 2002’de nasıl bir düzenleme olduğu sorulacak.
– Sanıkları aradığı gözüken Mehmet Gören isimli bir şahsın olup olmadığı araştırılacak ve varsa kendisi tanık olarak dinlenecek.
– Zihni Çakır’ın yalan beyanda bulunduğu, iftira ve soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği iddiaları konusunda Çakır tanık olarak dinlendikten sonra hükümle birlikte karar verilecek.
Bunlara ilave olarak Mahkeme, sanık avukatlarının, Savcı Zafer Ergün’ün soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğinin HSK’ya bildirilmesi talebi hakkında, “Avukatlar bu bildirimi kendileri yapabilir.” derken, Savcı Zafer Ergün’ün de Enver Altaylı’nın avukatı Dilara Yılmaz’ın kendisine hakaret ettiği iddiası hakkında kendisinin suç duyurusunda bulunabileceğine hükmetti.
Duruşma 15-18 Mayıs tarihlerine ertelendi.