Ana SayfaDış HaberÇEVİRİ | İngiltere’deki ırkçı şiddetle Elon Musk’ın ilişkisi neydi?

ÇEVİRİ | İngiltere’deki ırkçı şiddetle Elon Musk’ın ilişkisi neydi?

Geçen hafta Southport'ta meydana gelen bıçaklama olayının şüphelisinin gerçek adını artık biliyoruz: Axel Rudakubana. Ama önce adının "Ali al-Shakati" olduğu yayıldı. 10 milyon takipçili Andrew Tate, saldırganın sahte bir resmini paylaşarak "doğrudan bottan indiğini" öne sürdü. Channel3 Now adlı, işe Rus otomobil rallisi videoları yayınlayarak başlamış bir oluşum bütün bu yalanları yaydı. 800 bin takipçili Tommy Robinson ırkçı takipçilerini kışkırttı. Yarım milyon takipçili spiker “Bu kadar çılgınlık yeter. İslam'ı Büyük Britanya'dan kalıcı olarak uzaklaştırmalıyız” dedi. Ve Elon Musk buna olanak sağladı. Bildiğinden ya da umursadığından değil.

Alan Rusbridger’ın Independent’taki yazısını Independent Türkçe’nin çevirisiyle aktarıyoruz.

Elon Musk’ın Southport’u bırakın ziyaret etmeyi, duymuş olması bile pek olası değil. Ne de olsa yönetmesi gereken 5 ya da 6 şirketi var ve geçen hafta Venezuela, Kamala Harris, ergenlik engelleyi ilaçlar ve geleneksel medyanın size neden yalan söylediği hakkında konuşmakla meşguldü.

Dolayısıyla İngiltere’nin kuzeybatısındaki bir sahil kasabasında yaşanan bazı çirkin ayaklanmaların, pekala dünyanın en zengin adamı olabilecek bu tuhaf dehanın dikkatini çekmemiş olması muhtemel.

Musk’tan Birleşik Krallık yorumu: “İç savaş kaçınılmaz”

Aynı şekilde, Musk’a Kaliforniya’da geçmişte ve günümüzde sahip olduğu 7 evden 8 bin km ötedeki bu ayaklanmalardan bir şekilde sorumlu olduğunu söyleseniz, alay etmesi de aynı şekilde muhtemel.

Ama bu işler böyledir. Musk, 44 milyar dolar harcayarak o zamanki adıyla Twitter’ı satın almaya karar verdiğinde, platformun 350 milyon küsür kullanıcısının konuşmalarının nihai sorumluluğunu üstlenmiş oldu. Ve Twitter (şimdiki adıyla X), 29 Temmuz pazartesi günü Southport’ta çok sayıda çocuğun korkunç bir şekilde bıçaklanmasının ardından kötü bir virüsün yayıldığı yer oldu. Bu virüs ertesi gün (ve o günden beri) ayaklanmalara yol açtı. Ve Musk da buna olanak sağladı.

O iki günde yaşanan olaylara geçmeden önce Musk hakkında bilmeniz gereken iki şey var. Bunlardan ilki, kendisinin bir ifade özgürlüğü mutlakiyetçisine olabildiğince yakın olduğu. Yasadışı konuşmalara ilişkin sınırı çizebilir (sadece çeşitli kolluk kuvvetleri ve düzenleyici makamlar onu zorlayacağı için) ancak bunun dışında X’te her şey serbest. Nefret dolu, kışkırtıcı, ırkçı ve/veya düpedüz gerçek dışı olabilir ve bu onun umurunda bile olmaz.

Musk’ın Twitter’ı satın alırken yaptığı ilk şeylerden biri, her ne kadar bunda etkili olamasalar da Twitter’ı düzgün ve dürüst söylemlerin olduğu bir yer haline getirmeye çalışan ekipleri işten çıkarmak ya da küçültmekti. Alex Jones gibi yalan söylediği kanıtlananlar ve komplo yayıcıları platforma memnuniyetle geri alındı.

İkincisi, Musk’ın kahramanı Donald Trump’la ortak yanı, alaycı bir şekilde geleneksel medya diye adlandırdığı şeye karşı mutlak bir küçümseme. Daha bu hafta yaklaşık 200 milyon takipçisine, Trump’ın bir başka dostu olan David Sacks’ın “Seçmenler arasındaki en büyük bölünme, bilgilerini bağımsız medyadan alanlarla MSM (ana akım medya) tarafından beyinleri yıkananlar arasındadır” sözlerini yeniden paylaştı.  Bu paylaşımı 4 milyon kişi görüntüledi.

Musk, her ne olursa olsun, aptal bir adam değil, bu nedenle Twitter’ı bir hakikat motoru ve MSM’yi de bir yalanlar yığını olarak ilan ettiğinde belki de onu çok fazla ciddiye almamak gerek. Ancak bence bu hafta kendi platformunda (ve başka yerlerde) olanlara omuz silkecek kadar düşüncesiz ve kibirli bir adam olması da mümkün.

Olan şuydu: Orada yaşayan 17 yaşındaki bir erkek çocuğun toplu bıçaklamalarla ilgili gözaltına alınmasından birkaç saat sonra, sosyal medyada onun adını “Ali al-Shakati” (Birleşik Krallık’a göç etmiş bir Müslüman) diye veren, MI6 izleme listesinde bulunduğunu ve Liverpool akıl sağlığı hizmetleri tarafından tanınan bir sığınmacı olduğunu iddia eden gerçek dışı anlatılar dolaşmaya başladı.

Bunların hiçbiri doğru değildi ancak dijital otoritercilik uzmanı Dr. Marc Owen Jones’un araştırması, bu tür spekülasyonların sosyal medyada nasıl hızla 27 milyon görüntülenmeye ulaştığının izini sürdü.

X’te yaklaşık 10 milyon takipçisi olan, kendini kadın düşmanı ilan eden ve tecavüzcü olduğu iddia edilen Andrew Tate, saldırgan olduğu varsayılan kişinin sahte bir resmini paylaşarak “doğrudan bottan indiğini” öne sürdü. Oysa o zamana kadar polis bize saldırganın 17 yıl önce Cardiff’te doğduğunu söylemişti. Ancak Tate’e göre bu, “Matrix” dediği şey tarafından desteklenen bir yalandı.

Bu gerçek dışı bilginin en önde gelen yayıcılarından biri, kendisine Channel3 Now adını veren şüpheli bir oluşumdu. Bu ekibin arkasında kimin olduğu tam bilinmiyor. Araştırmacı gazeteciler kısa süre sonra bu oluşumun Rus otomobil rallisi videolarının yayınlandığı bir yer olarak hayata başladığını ortaya çıkardı. Şu anda Pakistan ya da ABD’deki bir adresten yönetiliyor olabilir. Musk’ın sevgili “bağımsız medyası”nın neşesi de bu işte, uydurmacıların yarısının kim olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yok.

Diğer yarısı (efsaneleri papağan gibi tekrarlarken ya da gerçeği sorgularken sadece ima eden ya da mecazi anlamda göz kırpan daha zeki olanlar) daha tanıdık.

Musk’ın platformunda 800 bin takipçisi olan ve kendisine gazeteci diyen ırkçı haydut eski dostumuz Tommy Robinson var. Southport’taki bıçaklama olaylarını Müslüman şiddeti bağlamında sorunsuz bir şekilde tartıştı. Sokaklara dökülmeye fazlasıyla istekli başka ırkçı haydutlardan oluşan bir takipçi kitlesine sahip. Sanırım Tommy’nin ne yaptığını bildiğini kabul edebiliriz.

Twitter’da yarım milyon takipçisi olan eski GB News sunucusu Laurence Fox ise şunları söyledi:

Bu kadar çılgınlık yeter. İslam’ı Büyük Britanya’dan kalıcı olarak uzaklaştırmalıyız.

- Advertisment -