İstanbul’da bir üniversiteye girme hakkı kazandıktan sonra şehre gelen Ahmet Kürşat Şen barınma konusundaki gözlemlerini şöyle anlattı:
Kalacak yer ayarlamak ve kazandığım okula kayıt yaptırmak için İstanbul’a gitmem gerekiyordu. Hayat pahalılığının öğrencilere yüklediği yükü ilk olarak otobüs bileti alırken yaşadım. Konya’dan İstanbul’a otobüs biletlerinin 430 TL olduğunu gördüm. Tren için en az 10 gün önce bilet almak lazım, yoksa yer bulmak imkânsız. Uçak biletleri ise 1000 liradan başlıyor.
İstanbul’a iner inmez şehir içi ulaşımı sağlamak için İstanbulKart almaya gittim. Gittiğimde sadece kart çıkartmanın 50 TL olduğunu görünce Konya’dan gelen bir öğrenci olarak çok şaşırdım. Üniversiteye kayıt yaptırmadığımdan dolayı toplu taşımayı normal tarife üzerinden kullanacaktım. Yani öğrenci indiriminden de faydalanamıyordum. Altı günlük İstanbul maceramda bunun bana maliyeti 400 TL oldu…
Okulumuzun kendi yurdu olmadığı için Konya’dan birlikte geldiğimiz arkadaşımla yurt aramaya başladık.
Eve çıkma düşüncemiz vardı, ta ki kira fiyatlarını öğrenene kadar. Okulumuzun yakınındaki evlerin kiralarının 7-8 bin lira civarında olduğunu gördüğümüzde bu düşünceden vazgeçtik. Evde kaldığımızda kiraya sürekli artan mutfak masrafı, doğalgaz, elektrik gibi yükler de eklenecekti. Eve çıkma düşüncesi de böylece sona ermişti.
Okul çevresindeki yurtlara baktığımızda, içinde akşam yemeği olmadığı halde 2 kişilik odaların aylık 7000-7500 TL olduğunu öğrendik. Asgari ücretin net 5500 Lira olduğu Türkiye’de bu rakamların ne kadar afaki olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
İkinci olarak şansımızı vakıf yurtlarında denemek için harekete geçtik. Birkaç vakıf yurduna gittik. Odaları gezdik. Kalite olarak tatmin olmuştuk. Ancak yurt sorumlusu ile özel bir görüşme yapmam gerektiğini söylemişlerdi. Daha odaya girer girmez yurtta şort giymenin yasak olduğunu ve yurtta öyle dolaşamayacağımı söylediler. Yurda şortla gitmiştim!
Muhafazakârlığın kalesi olarak tanınan Konya’dan şortlu olarak gelmemize rağmen sadece erkeklerin kaldığı bir yurtta bile şort giymenin yasak olması bir hayli şaşırtmıştı bizi. Fiyatları konuştuğumuzda ise özel yurtlara göre daha uygun fiyatlar söylemişlerdi. İki kişilik odalara 3500 civarında fiyat verdiler. Fiyata özel yurtlardan farklı olarak üç öğün yemek de dahildi.
Ardından yurt kurallarını konuşmaya başladık:
- Yurtta bulunulan sürelerde vakit namazları cemaatle kılınacak ve bu namazlara katılmak zorunlu.
- Sabah namazlarına kalkmak ve cemaatle kılmak zorunlu.
- Haftada bir düzenlenecek toplantı-sohbetlere katılmak zorunlu.
Bu şartlar altında kalamayacağımızı kendilerine ileterek oradan ayrıldık.
İçine düştüğümüz ümitsizlik katlanarak artmıştı. Bu sırada İBB’nin bu sene hizmet verecek olan yurtlarına başvurmak aklımıza geldi ve başvuru tarihini beklemeye başladık. Başvuru günü gelip çattığında ise siteye saatler boyunca erişim problemi yaşadık.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı KYK yurtlarını incelediğimizde ise yurtların öğrenci hayatına uygun olmadığını gördük. Öğrencilerin kaldığı odalar 5-6 kişilik ve bu yurtlardan çok çeşitli şikâyetler var. Ayrıca KYK’nın erkek öğrenci yurtları şehrin çok dışında, Maltepe, Başakşehir, Esenyurt, Güngören gibi uluşımın çok zor olduğu yerlerde.
Sonuç olarak: İstanbul’a zaten ümitsiz olarak gelmiştik ve üzgün olarak dönüyoruz, çünkü yurt bulmaya gelmişken hiçbir sonuç elde edemedik. Bir ay sonra okullar açılacak ve en önemli sorunumuzu, barınmayı hâlâ çözebilmiş değiliz.
İBB’nin yurduna yaptığımız başvurunun sonucunu beklemek artık son çaremiz…
Tüm bu zorluklara rağmen Türkiye’de öğrenci olarak çalışmak, çabalamak, akademik başarı elde etmekten vazgeçmeyeceğiz….