Konya Musalla Mezarlığı’nda bulunan iki Yahudi asker mezarının sırrı aralandı. Musalla’daki Yahudi mezarlarının, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün emriyle 1941’de askere alınıp daha sonra Amele Taburu’nda çalıştırılan ve ağır şartlara dayanamayarak 1942 yılında hayatlarını kaybeden Yahudi askerler olduğu anlaşıldı.
1941 yılında, yani İkinci Dünya Savaşı’nın en kızgın zamanında, 20-40 yaş arasındaki T.C. vatandaşı bütün gayrimüslim erkekler aynı anda askere alındı. İstanbul ve İzmir başta olmak üzere yurt genelindeki gayrimüslim erkeklerin askere alınması, İsmet Paşa’nın emri ve onayı üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla gerçekleşti.
Kasım 1942’de Meclisten geçecek Varlık Vergisi’yle aşağı yukarı aynı dönemdi. Almanya ve Avrupa’da Faşizm ve Nazizm doruktaydı. Türkiye’de de Türkçü-Turancı rüzgârlar esiyordu.
Tarihte “Yirmi Kura İhtiyatlar” olarak bilinen bu askerlere silâh verilmedi. Anadolu’da ağır işlerde kullanılan 500’er kişilik Amele Taburları’nda çalıştırıldı. Zonguldak’ta tünel inşaatlarında, Ankara’da Gençlik Parkı’nın yapımında, Afyon, Karabük, Konya, Kütahya illerinde taş kırma, yol yapma ve yük taşıma gibi işlerde görevlendirildiler. Zaman zaman ‘gâvur askerler’ diye aşağılandılar. Çoğu varlıklı ailelere mensup olduğundan, ağır çalışmaya alışkın da değillerdi. Çoğu birlik o yıllarda Türkiye’de yaygın olan bulaşıcı hastalıklarla da boğuştu. Amele Taburları’ndan her gün gayrimüslim askerlerin ölüm haberleri geliyordu.
MUSALLA’DA İKİ YAHUDİ ASKER MEZARI
Yirmi Kura Nafia askerleri içerisinde Konya’ya çalışmaya gelenler de vardı. Taş kırma işlerinde çalışan bu askerlerin bünyesi bir süre sonra bu şartları kaldıramadı. Konya’da yol yapımı ve taş kırma işlerinde çalışan gayrimüslim askerlerden de ölenler oldu. Nitekim Konya Musalla Mezarlığı’ndaki Müslüman mezarlarının arasında iki Yahudi askerin de mezarı bulunuyor. Yıllarca kimsenin dikkatini çekmeyen bu iki mezar bakımsızlıktan yok olmaya yüz tutmuş durumda.
Musalla Mezarlığı’ndaki bu askerlerden biri Vitali Benbasat, diğeri ise İzmirli Yuda oğlu Liya Asayaş.
İkisi de 1942’de hayatını kaybetmiş. Mezarlarında sadece doğdukları yıl ile öldükleri tarih yazıyor. Bir de tanınması açısından mezarın başına “Davut Yıldızı” işlenmiş; mezar taşı üzerine duygu yüklü yazılar yazılmış.
O dönemde Vitali Benbasat’ın ve Liya Asayaş’ın cenazalerini Amele Taburu’nda birlikte çalıştıkları Yahudi arkadaşlarının defnettiği tahmin ediliyor. Mezar taşlarında “Yuda oğlu” dışında anne ve baba adları yer almıyor.
MEZAR TAŞINDA DUYGU YÜKLÜ YAZI
1906 doğumlu Vitali Benbasat, 1942 yılında, yani 36 yaşında hayatını kaybetmiş. İstanbul’dan Konya’ya gönderildiği tahmin ediliyor. Yahudi cemaati arasında aynı isim ve soyisimden çok sayıda insan var. Mezar taşında şunlar yazıyor:
“Ocağına dönemedin / Asker iken vefat ettin / Zalim ölüm pençeledi / Gençliğini heder etti / Mezarını erken buldun / Ruhun Rahmete kavuşsun…”
Vitali Benbasat’ın mezarının iki metre ilerisinde başka bir Yahudi askerin mezarı bulunuyor. İzmirli Liya Asayaş 8 Ağustos 1942’de ölmüş. Mezar taşındaki yazılar ise zor okunuyor. Biri İstanbullu biri İzmirli olan iki Yahudi vatandaşın yolları Konya’da kesişmiş. Taş ocaklarında çalışan Vitali Benbasat ve Liya Asayaş, zorla askere alındıktan bir buçuk yıl sonra hayatlarını kaybetmiş.
“HİTLERİN YAHUDİLERİ ÖLDÜRDÜĞÜNÜ BİLMEDİK”
O yılları yaşamış olan 1903 yılı doğumlu İsrael Geron, o günleri şöyle anlatıyor:
“İkinci Dünya Savaşı’nda bütün azınlıkları topladılar. 45 yaşına kadar olan bütün erkekleri askere aldılar ve Anadolu’ya gönderdiler. Ben önce Konya’ya gönderildim. Taş kırdık, yol yaptık. O zamanlar yaklaşık 39-40 yaşımdaydım. Türkiye savaşa girmedi. Haberleri radyodan dinler, sıramız ne zaman gelecek diye beklerdik. Hitler’in Yahudileri öldürdüğünü bilmedik, detaylı bilgi almak mümkün olmazdı, ancak subaylar bize bunu ima eder, bir daha İstanbul’a dönmeyeceğimizi söylerlerdi.”
YİRMİ KURA ASKERLİK NE DEMEK?
Askeri literatürdeki ‘devre’ olayına o sırada kura deniyordu. Mesela 1920 doğumlular kurası, 1921 doğumlular kurası gibi. Devlet tamamını almak için Yirmi Kura diyor. Böylece 1921’den 1901 doğumlulara kadar 20 yıl boyunca doğan “azınlık” erkekleri bu tanımın içine giriyor.
Araştırmacı yazar ve gazeteci Deniz Ayas, o dönemi şu şekilde anlatıyor: “20 Kur’a uygulaması oldukça sert olur. Yurt genelinde âdetâ cadı avı başlar. Ermeniler, Yahudiler, Rumlar kısacası tüm gayrimüslim erkek vatandaşlar görüldükleri yerde yaka paça gözaltına alınır ve en yakın askerlik şubesine götürülür. Birçoğu ailesi ile bile vedalaşma zamanı bulamaz.”
Rıfat N. Bali ise kitabında uygulamanın bir diğer nedenini “devletin olası bir saldırıda gayrimüslimlerin casusluk faaliyetlerini engellemesi” şeklinde açıklıyor.
KONYA VE CİVARINDA 2333 GAYRİMUSLİM GÖREV YAPTI
Konya’nın da aralarında bulunduğu ikinci bölgede 1494 Rum, 664 Ermeni, 175 Yahudi askerlik yapmış. Birçoğu tren istasyonlarında buğday başta olmak üzere yiyecek depolarında ve sevkiyatta kullanılmış. Bazıları da taş kırma ve yol yapımı gibi ağır işlerde çalışmış. Konya’da askerlik yapanlar diğerlerine nazaran rahat.
Diğer bölgelerde amele taburlarından görev yapan gayrimüslim asker sayıları şöyle:
Trakya ve Batı bölgesinde; 4811 Müslümanın da normal askerlik hizmetini yaptığı Amele Taburlarında, 11,939 Rum, 7318 Ermeni, 1671 Yahudi.
Doğu ve Güneydoğu bölgesinde 4869 Ermeni, 1199 Rum.
Ege Bölgesi’nde 5072 Ermeni, 1135 Rum, 500 Yahudi.
KONYA DİĞER BÖLGELERE GÖRE RAHATTI
Araştırmacı-yazar Deniz Ayas şunları söylüyor:
“1940’lı yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de büyük bir kriz vardır. Rüşvet ise hâlâ Türkiye’de devam etmektedir. Rum ve Ermenilere göre zengin olan Museviler rüşvet vererek kurtulmaya çalışır. Çok az da olsa bazıları rüşvetle, tanıdıkla kurtulur. Ancak o dönem İstanbul dahil yurt genelinde Yahudiler, Rumlar ve Ermenilere göre zengindir. Askerlik yaparken Yahudiler parayı bastırıp Konya gibi, Kütahya gibi daha iyi yerlere giderler. Çünkü Konya’da daha çok orduya buğday sevkiyatında kullanılırlar. Ama Edirne gibi, Tekirdağ gibi sınır bölgelerine düşenler çok ağır şartlarda çalıştırılır. Tünel kazdırmakta, tren yolu inşaatında çalıştırırlar.”
NOT. İki Yahudi askere ait mezarların sırrını ilk olarak Konya Merhaba gazetesinden İbrahim Büyükeken Aralık 2014’te açığa çıkarmıştı. Yukarıda okuduğunuz haber, Büyükeken’in 24 Aralık 2014 tarihli özel haberinin kısaltılmış ve bazı ekler yapılmış versiyonudur.