Ana SayfaHaberlerMAZLUMDER: “Merkezi hutbe uygulaması darbe dönemlerinden kalma”

MAZLUMDER: “Merkezi hutbe uygulaması darbe dönemlerinden kalma”

Kulp Kaymakamı’nın Diyanet’ten gönderilen merkezi hutbeyi eksik okuduğu gerekçesiyle imam darbettiği iddiasıyla başlayan tartışmalar devam ediyor. MAZLUMDER: “İbadethanelerde ulusal simge ve söylemlerin dayatılmasının sakıncalı olduğunu, bu yöndeki mevcut kötü uygulamaların değişmesi gerektiğini, merkezi hutbe uygulamasının ve kamu kurumu niteliğinde cami statüsünün darbe dönemlerinden kalma, otoriter ve merkeziyetçi bir anlayışın sonucu olduğunu hatırlatırız.”

Diyarbakır’ın Kulp ilçesindeki Kuba Camisi’nde görev yapan imam Mahsum Koçağa, Kulp Kaymakamı Burak Akeller tarafından darbelediği iddiasıyla şikayetçi olmuştu. Kaymakam Akeller darp iddiasını yalanlayarak, hutbeyi eksik okuduğu için uyardığını söylemişti.

“Mülki idare amirlerinin ‘gereğini yaptı’ ifadeleri kabul edilemez”

MAZLUMDER’den konuyla ilgili yapılan açıklama şöyle:

Mülki Amirlerin Hukuk Dışına Çıkmasına Müsaade Edilmemelidir.

19 Ocak Cuma günü Diyarbakır Kulp ilçesinde Kuba Camiinde, Cuma namazında imam Masum Kocağa’nın, hutbenin bir kısmını okumaması üzerine camide bulunan Kulp Kaymakamı Burak Akeller tarafından uyarıldığı, imamın atladığı kısmı okuduğu, namazın ardından Kaymakamın imamı, imam odasına çağırarak hakaret ve darp ettiği iddiaları yine İmamın olay üzerine doktordan darp raporu aldığı bilgisi basına yansımıştır. İmam hakarete uğradığını, kendisine terörist dendiğini ve darp edildiğini iddia ederken, Kaymakam hiçbir şekilde dokunmadığını, darp etmediğini yüksek sesle tepki gösterdiğini iddia etmektedir.

Olay üzerine Diyanetsen ilçe temsilcisi de olan İmam için Diyanetsen, Memursen başkanları destek içeren, Kaymakamın hareketini kınayan, İçişleri Bakanlığı’ndan konuyla ilgili soruşturma açılması talebini içeren açıklamalar yapmışlardır.

Olayın kamuoyunca duyulmasından sonra darp iddialarıyla ilgili henüz soruşturulma açılmamışken bazı vali, vali yardımcısı ve kaymakamların da Kulp kaymakamını destekleyen açıklamalar yaptığı görülmüştür. Açıklamaların bazılarında imama terör suçlamasında bulunulurken, bazılarının da kaymakama tepki gösteren sendika başkanlarına yönelik, protokol kurallarına ve bürokratik dile aykırı, tehdit imalı ifadeler kullanıldığı görülmüştür.

Hukuk devletinde bir memurun kurallara uymadığını, suç işlediğini düşünen bir kaymakama düşen görev hutbe okuyan imama bağırmak, çıkışında odaya çağırıp azarlamak ya da iddia edildiği ve raporlara yansıdığı üzere darp etmek değildir; eğer yasa dışı bir durum varsa idari soruşturma süreçlerini başlatmak, adli süreçlerin başlaması için suç duyurusunda bulunmaktır. Unutulmamalıdır ki hukuk devletinde mülki idare amirleri kanunlara, hukuka karşı sorumlu kamu görevlileridir. Kanunların, hukukun üstünde değillerdir. Bazı mülki idare amirlerinin, Kaymakamın şüphelisi olduğu hakaret ve darp iddialarının da bulunduğu bir olayda soruşturma sonucunu beklemeden, ‘gereğini yaptı’ şeklinde ifadelerle kaymakama sahip çıkması hukuk devleti açısından kabul edilemez bir durumdur.”

“İbadethanelerde ulusal simge ve söylemlerin dayatılması sakıncalı”

“İçişleri Bakanı yaptığı açıklamada ‘Diyarbakır-Kulp Kaymakamımız Burak Akeller Cuma Hutbesi’nde “şehitlerimiz ile ilgili kısmı okumayan” cami imamına okuması için hatırlatmada bulunmuş ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gönderdiği metnin tam okumasını sağlamıştır. Yaşanan olay sonrası gündeme getirilen iddialarla ilgili Bakanlığımız tarafından konuyla ilgili inceleme başlatılmıştır. İncelemenin sonucu beklenmeden kimi sosyal medya hesaplarınca yapılan yorum ve eleştiriler maksatlıdır. Konuyu yakından takip ediyoruz” diyerek olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurmuştur. Konuyla ilgili inceleme başlatılması önemli olup soruşturmanın bağımsız ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi beklentimizdir.

Belirtmek gerekir ki son zamanlarda kendisini devlet yerine, hukuk yerine koyan kamu otoritesini kullanan bazı kişiler ve kurumlar insanların, vatan, bayrak, din vb. değerlerle ilgili düşüncelerini belirleme, sadakatini sorgulama, itham etme yoluyla ayrıştırıcı, itham edici bir söylemde bulunmaktadırlar. Tehlikeli olan bu söylemlerin geçmişte ülkede yaşanan kötü tecrübelerden yola çıkarak, hukuk dışı eylemlere dönüşme riski bulunmaktadır. Bu söylemlere karşı herkesin duyarlı olmasını bekliyoruz.

MAZLUMDER olarak, camilerin devlet dairesi değil her ırk, mezhep ve görüşten insanın sığınağı olabilecek birer ibadethane olduğunu, ibadethanelerde ulusal simge ve söylemlerin dayatılmasının sakıncalı olduğunu, bu yöndeki mevcut kötü uygulamaların değişmesi gerektiğini, merkezi hutbe uygulamasının ve kamu kurumu niteliğinde cami statüsünün darbe dönemlerinden kalma, otoriter ve merkeziyetçi bir anlayışın sonucu olduğunu hatırlatırız.

Camilerde okunacak hutbelerin ayrıştırıcı ve ötekileştirici olmaması ve cemaatin algı, ilgi ve ihtiyaçlarına göre imamlarca belirlenmesinin önünün açılması gerektiğini vurgularız.

Hakaret ve darp iddialarıyla ilgili olarak İçişleri Başkanlığı’nca başlatılan soruşturmanın, bağımsız ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi gerekliliğini, yine savcılıkça hızlı, bağımsız, tarafsız ve adil bir soruşturma yürütülmesi gerekliliğini vurgularız.”

Bahçeli’den Kaymakam’a tebrik: “Tertemiz alnından öpüyorum”

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin bugünkü (23 Ocak) grup toplantısı konuşmasında olayla ilgili şu ifadelere yer vermişti:

“Baskı ve dayatmayla şehitlere rahmet dilememek, sorasında kaymakam şiddet uyguladı bahanesiyle küçücük bir çizikten darp raporu almaya tevessül etmek Müslümanca bir tavır değildir. Huzurlarınızda Kulp Kaymakamımız Burak Akeller’in tertemiz alnından öpüyor, onu yetiştiren anasına, babasına şükranlarımı sunuyorum.”

- Advertisment -