Gazeteci Ragıp Soylu, Trump döneminde görev yapan eski ABD dışişleri bakanı ve eski CIA başkanı Mike Pompeo’nun anılarını yazdığı yeni kitabı “Bir Santim Bile Geri Çekilme”deki Türkiye’yle ilgili kısımları sosyal medya hesabından aktardı.
Kitapta Pompeo, Türkiye’nin IŞİD’i yenmek için ABD’ye gösterdiği askeri güçlerin yetersiz bulunması üzerine ABD’nin Suriyeli Kürtlerle çalışmak istediğini bildirdiğini, bunu duyan İbrahim Kalın ve Hakan Fidan’ın bağırarak toplantıyı terk ettiğini aktardı.
Pompeo kitapta ABD’nin IŞİD’le savaşmak için ya YPG ya Türkiye ile çalışmak konusunda arada kaldığını söylüyor ve şunları aktarıyor:
“Mattis ve Dunford’un farklı bir endişesi vardı: Türkiye’nin ordusu IŞİD’i yenme kapasitesine sahip değildi. Dunford, Türkiye içinde eğitim gören ‘Türk işgal gücünü’ görmeye gitti. Türkler bu ziyareti defalarca erteledikten sonra, nihayet birlikleri gözden geçirmesine izin verildi. Gördükleri onu, Türklerin yoğun ABD desteği olmadan IŞİD’i yenme şansının sıfır olduğuna ikna etti. Beyaz Saray’daki toplantıda IŞİD’i yenmek için Suriyeli Kürtlerle birlikte çalışacağımızı söyledik. Bir odada hiç bu kadar çabuk patlayan bir öfke görmemiştim. Kalın ve Fidan bağırdı-çağırdı ve ardından hızla odadan ayrıldı.”
Pompeo ardından, 2019 yılında ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile yaptığı Türkiye ziyaretinden söz ediyor:
“Erdoğan’ın sarayına vardığımızda, Başkan Yardımcısı Pence ile ‘birkaç dakika’ baş başa görüşmek istedi. Yaklaşık yarım saat sonra ev sahiplerimize başkan yardımcısını görmem gerektiğini söyledim. Nafile. Yirmi dakika daha geçti ve artık kararlıydım. İzinsiz koridorda yürüdüm ve Erdoğan ile Pence’in buluştuğu odanın kapısını iterek açmaya çalıştım. Kilitliydi. Daha sonra muhatabıma kapıyı kıracağımızı söyledim – Pence’in 2017’de Türkiye’ye CIA Başkanı iken yaptığım ilk ziyaretimde izlemek zorunda kaldığım, 2016 darbesini anlatan aynı üç saatlik videoya maruz kalmasından endişelendim. 2016 darbe videosu o kadar uzun ve o kadar iğrençti ki, bunun bir akıl sağlığı sorunu olduğunu düşündüm! Ayrıca gerçek zamanlı olarak ortaya çıkan hassas konuları da tartışmamız gerekiyordu. O yüzden içeriye girmeliydim. Kapıyı kırmak için gösterdiğim gerçek çaba, ekibimin Türk korumaların agresif bir tepki vermesinden endişelenmelerine yol açtı. Ama Türk korumalar hemen bana izin verdi ve sonunda müzakere etmek için hep birlikte odada oturduk. Ankara’daki müzakereler boyunca Kürt ortaklarımız bizimle sürekli temas halindeydi. İsteksizce bu ‘ateşkes’ ile yaşayabilecekleri sonucuna vardılar. Rusların yakın zamanda geliştirdiğimiz bir hava alanından büyük olasılıkla faydalanacağını düşünürsek, en iyi anımız değildi. Müzakerelerde bir noktada haritaları bir masaya yaydık ve ABD’lilerin bulunduğu yerleri işaret ettik. Erdoğan bize pozisyonumuzdan emin olup olmadığımızı sordu. Onayladığımızda, ‘Bana yalan söyledin’ diyen bir bakışla ekibine dik dik baktı. Ekibi kısa bir mola istedi.”
Pompeo kitabında Yunanistan ile ilişkilerin gelişmesinden ne kadar mutlu olduğunu da aktarıyor: “1970’lerde kudurmuş bir şekilde ABD karşıtı olan ancak şimdi bizi ortak gören bir ülke olan Yunanistan ile bağlarımızı nasıl güçlendirdiğimizden özellikle gurur duyuyorum.”
Pompeo Kasım 2020’de görevi bırakmadan önce İstanbul’a gelip Rum Ortodoks Patrikhanesi’ni ziyaret ettiği halde hiçbir hükümet yetkilisiyle görüşmemesine dair de şöyle diyor: “Kasım 2020’de Ortodoks kilisesinin başı Bartholomeos’u ziyaret ettim. Bu kiliseye dünya çapında 300 milyon kişi bağlı. Türk hükümeti kiliseyi tehdit ediyor, bu yüzden İstanbul gezimde hiçbir Türk hükümet yetkilisiyle görüşmemeye özen gösterdim.”