Ana SayfaHaberlerDünyaNew York Times: Gelişmeler Türkiye'ye yeni bir önem ve kaldıraç gücü sağladı,...

New York Times: Gelişmeler Türkiye’ye yeni bir önem ve kaldıraç gücü sağladı, ancak aynı zamanda yeni gerilimler de yaratıyor

The New York Times (NYT) gazetesi bugünkü (10 Aralık) sayısında derin ekonomik sorunlarla uğraşan Türkiye'nin, Ukrayna krizinin yarattığı fırsatları kullanarak Rusya ile enerji bağlarını güçlendirdiğini ve bundan büyük kazanç sağladığını yazdı.

Patricia Kohen imzasıyla yayımlanan makalenin özet çevirisini Turkrus.com’dan aktarıyoruz.

Savaş başladığından beri Türkiye’nin Rusya’dan ham petrol ve kömür ithalatı hızlı bir şekilde arttı. Her iki ülkenin cumhurbaşkanları, Türkiye’nin Rus gazı için bölgesel bir ticaret merkezine nasıl dönüştürülebileceğini konuştular. Türkiye, önümüzdeki yıl faaliyete geçmesi planlanan santrale (Akkuyu) ek olarak Rusya tarafından finanse edilecek ikinci bir nükleer santralin inşa edilmesini önerdi.

Daha ucuz enerji, kritik bir zamanda Türkiye’nin batmakta olan ekonomisini ayakta tutmaya yardımcı oluyor. Ancak manevralar aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enerji krizini, Türklerin uzun süredir var olan ‘büyük bir enerji merkezi olma’ hayalini hayata geçirme girişiminin bir parçası haline getirme çabasını yansıtmakta. Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu arasındaki pozisyonu, Türkiye’yi çok önemli bir konuma getiriyor.

Yoğun çabaların semeresi bu dönemde görülmeye başladı. Türkiye’nin dünya enerji ticaretindeki artan rolü, Avrupa Birliği’nin deniz yoluyla taşınan Rus ham petrolüne ambargosunun yürürlüğe girmesiyle birlikte bu hafta kayda değer bir şekilde ortaya çıktı.

20’den fazla petrol tankeri İstanbul ve Çanakkale boğazlarından Akdeniz’e geçmek için izin bekliyor. Türkiye, tavan fiyatın kıyı açıklarında sigortasız tanker riskini artırdığını söyleyerek ek sigorta talep etti.

Cuma günü bir Rus heyetinin Türkiye’nin doğalgazda yüzde 25 indirim talebini görüşmek üzere Ankara’yı ziyaret ettiği bildirildi. Aynı zamanda deniz izleme kayıtları, Rus kömürü veya petrolüyle dolu büyük kargo gemilerinin Türk limanlarına yöneldiğini gösterdi.

Türkiye, işgali kınayarak ve Ukrayna’ya askeri destek teklif ederek Ukrayna’daki savaşa karşı olduğunu açıkça ortaya koydu. Ancak aynı zamanda, zor bir zamanda finansal bir can simidi sağlamaya yardımcı olan Rusya’yı kışkırtmamaya da dikkat etti. Ekim ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı doğum günü telefon görüşmesini duyurmaya özen gösteren Erdoğan, Rusya’ya yaptırım uygulamıyor ve Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkmaya devam ediyor.

Gelişmeler Türkiye’ye yeni bir önem ve kaldıraç gücü sağladı, ancak aynı zamanda yeni gerilimler de yaratıyor.

Erdoğan, yüksek gıda fiyatlarının düşürülmesine ve küresel açlık krizi riskinin azaltılmasına yardımcı olmak için, Ukrayna tahılının Boğazlar’dan güvenli bir şekilde geçmesine izin verecek önemli anlaşmaların arabuluculuğunu üstlendi. Türkiye, savaşan iki ülke arasındaki esir değişimini de kolaylaştırdı. Ancak NATO’nun genişlemesine muhalefet, Avrupa ve Washington’daki siyasi liderleri rahatsız etti.

Boğazdaki tanker sıkışıklığının arkasında aşırı ihtiyat mı, işlevsizlik mi, yoksa siyasi tavır mı olduğu belli değil; ancak bu durum petrol piyasalarını rahatsız ediyor ve Ankara’dan gemilerin geçmesine izin vermesini isteyen Batılı müttefiklerini hayal kırıklığına uğratıyor.

Ancak Türkiye için, derin krizdeki ekonomisinin ihtiyaçları öncelikli. Dış İlişkiler Konseyi üyelerinden Henri Barkey, Erdoğan’ın politikasını şöyle özetledi: “Ekonomik durumu iyileştirmek için elimden gelen her şeyi yapmalıyım ve bu, Ruslarla çalışmak anlamına geliyorsa, Ruslarla çalışırım.”

Ekonomi zorda. Enflasyon yüzde 80’in üzerine çıkarak başkanın popülaritesini ciddi şekilde zedeledi ve gelecek yıl yeniden seçilme şansını tehlikeye attı. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre Türkiye petrolünün yüzde 93’ünü ve doğal gazının yüzde 99’unu ithal ediyor ve bu durum ticaret açığını ve borç yükünü artırıyor.

Ekonomi bugün ne kadar kötü olursa olsun, Türkiye’nin Rusya ile enerji ticareti ve sağladığı gelir olmasaydı daha da kötü olurdu.

Türkiye, Rusya’ya enerji ambargosuna katılmıyor ve sonuç olarak Rusya’nın petrolünü çok indirimli olarak satın alabildi. Bunun faydaları iki yönlü. Muazzam bir rafinaj kapasitesine sahip olan Türkiye, Rusya’dan rekor oranlarda indirimli ham petrol satın alıyor, kendi kıyılarında rafine ediyor ve ardından nihai ürünü yasal şekilde Türk menşeli olarak etiketleyip küresel piyasa fiyatından satıyor. Aynı zamanda iç piyasa için indirimli Rus dizel yakıtı alıyor.

Petrol taşımacılığını izleyen bir şirket olan Kpler’e göre, Türkiye geçtiğimiz altı ayda günde ortalama 292 bin varil Rus ham petrolü satın aldı.

Rusya’dan indirimli olarak satılan kömür ithalatı da arttı. Avrupa Birliği’nin Rusya’dan kömür ithalatı yasağının yürürlüğe girdiği Ağustos ayından Kasım ayına kadar, Türkiye’nin Rusya’dan aylık ortalama ithalatı 2.1 milyon ton oldu. Kpler’e göre bu rakam, geçen yılın aynı döneminde satın alınan yaklaşık 630 bin tonluk aylık ortalamanın üç katından fazla.

Kısa bir süre önce Türkiye gezisinden dönen Kpler analisti Viktor Katona, “Türkiye, Rus kömürünün en büyük alıcısı haline geldi. Türkiye ve Çin sayesinde Rusya’nın kömür ihracatı yaptırım öncesi seviyelere döndü” dedi.

Enerji, Türkiye’nin Rusya ile daha yakın ilişkiler kurma arzusunu motive eden karmaşık bir ekonomik ve siyasi çıkarlar dizisinin yalnızca bir unsurudur. Türkiye’ye en çok turist Rusya’dan gidiyor ve Türk lirasının düşen değerini desteklemek için turizm önemli bir döviz kaynağı. Daha da önemlisi, Sayın Erdoğan, Suriye’deki Kürt ayrılıkçılığını bastırma çabalarında Rusya’nın desteğine güveniyor.

Türkiye’nin enerji zengini ve enerjiye aç ülkeler arasındaki konumu, ona bir geçiş noktası olarak stratejik önem kazandırıyor.

Brüksel’deki Bruegel Enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacı olan Simone Tagliapietra, Putin’in Türkiye’nin bölgesel bir enerji merkezi olma arzusunu “NATO ittifakı arasında gerilim yaratmak” amacıyla kullandığını söyledi. Uzman, stratejinin başarılı olacağından şüpheli: “Avrupa, önümüzdeki yıllarda Rus enerjisine bağımlılığını sona erdirmeye kararlı olduğundan, Türkiye’de bir enerji merkezi fikrinin şu anda ekonomik bir anlamı olmaz. Türkiye, ucuz Rus enerji kaynakları elde etmek için mümkün olduğunca durumdan yararlanmaya çalışacak. Ancak bunun NATO ittifakını veya Rusya’ya karşı birleşik muhalefeti zedeleyeceğini düşünmüyorum.”

- Advertisment -