Gazeteci Tolga Şardan bugün (24 Ocak) T24’teki yazısında İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı’nın kardeşi hakkındaki ‘FETÖ’ soruşturmasıyla ilgili yeni bilgiler verdi. Şardan’ın yazısının o bölümü şöyle:
Özellikle 15 Temmuz’dan sonra pek çok kamu görevlisinin hakkında “iltisak” gerekçesiyle adli soruşturmalar açılmasına rağmen Çataklı’nın kardeşinin benzer süreçten “pas” geçilmesi Soylu’nun açıklama yapmasını gerekli hale getirdi:
“Bir ihbar yapılmış. Biz son 6 yılda bu konuda birçok ihbarla karşılaşıyoruz. Bunun tespit mercii mahkemedir. Bir ihbar, suçun sabitliği anlamına gelmez. Bu bir arama kaydı. Gelir, ifadesini verir. Tespit edilirse de, edilmezse de gereği yapılır. Terör örgütü olması çok başka bir şey. Ben bilgileri haizim. Bu da bir yalan, CHP’liler yalanı peynir ekmek gibi söylüyor.
“On yıllardır bu devletin çalışanı. Soruşturma 2019’da. Bir insan kendisiyle ilgili bir mahkeme kararını bilmiyor. Onun birinci dereceden yakını olsa dahi bilemez. Mahkeme gel ifade ver demiş. İfade vermediği zaman da arama kaydı çıkmış. Verirse de vermezse de gereği yapılır. Orada ailevi bir durum var. İsmail Bey 8 yıldır kardeşiyle konuşmuyor. Ailevi bir durum var; gelir, gelmez. 6 kardeşi de Fransa’da yaşamış. Ne yapacağız, Fransa’da yaşayan kardeşleri için İsmail Bey’i yargılayalım mı? Suçu varsa bedel ödemesi gerekenler öder.”
Soylu’nun söz konusu açıklamasında dikkati çeken ancak kamuoyunda pek de üzerine gidilmeyen iki önemli unsur var.
İlki, soruşturmaya esas olan ihbarın tarihi. Soylu’nun verdiği bilgiye göre, ihbarın İçişleri Bakanlığı’na ulaşma tarihi 2019.
Yani, Çataklı’nın kardeşiyle ilgili konu, yaklaşık üç yıldır “sümen altı” edilmiş durumda.
İkincisi, Osman Çataklı hakkındaki ihbar pek de öyle basit değil.
Bakan Soylu, açıklamasında ihbarı sanki “112’ye yapılmış standart ihbar” niteliğinde değerlendirmek istese de kazın ayağı gerçekte öyle değil.
Osman Çataklı hakkındaki ihbar, Bank Asya konusunda araştırmalar yürüten Mali Suçları Araştırma Kurulu’nca (MASAK) tespit edilerek “gizli” koduyla İçişleri Bakanlığı’na gönderilen bir evrak.
MASAK raporlarıyla pek çok kamu görevlisi hakkında adli ve idari işlem yapılmasına rağmen, Osman Çataklı hakkındaki MASAK ihbarının işlem yapılmayarak “açık tutulması”nın anlamlı bir açıklaması vardır kanımca!
Sonuç olarak; FETÖ’yle mücadele çerçevesinde devletin önemli bir kurumunun, devletin en önemli birimlerinden İçişleri Bakanlığı’nın ikinci isminin birinci derecedeki yakını hakkındaki ihbarı, adli işlem yapılmaya değer bulunmadı!
Neyse ki, CHP’li Özel’in açıklaması sonrasında olay, kayıtlara girmiş oldu.
(…)
Olayı İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü kaynaklarından araştırırken – şimdi bunu yazınca Soylu, ekibine kaynaklarımın tespiti talimatı verecektir. Peşinen söyleyeyim, bulmaları mümkün olmayacak – ilginç bir bilgiye daha ulaştım.
Aynı zamanda Bakan Soylu’ya da yakın bir kaynağımın aktardığı bilgiye göre; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği dönemde İçişleri Bakanlığı’nda yeni yapılanma çalışmaları sırasında, daha önce müsteşar yardımcısı olan Çataklı, kardeşinin durumunu Bakan Soylu’ya aktardı.
Kendisine görev verilmemesi halinde durumu makul karşılayacağını bildirdi. Ancak Soylu, Çataklı ile çalışmaya devam edeceğini bildirdi. Halen de çalışmaya devam ediyor zaten.
Soylu, 9 Temmuz 2018’den itibaren yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çerçevesinde Çataklı’yı bakan yardımcısı yaptı.
Burada ilginç bir tablo karşımıza çıkıyor. 2018’de Çataklı’nın durumunu Soylu’ya aktardığını dikkate alırsak aslında Osman Çataklı’nın FETÖ iltisakının açıklandığı gibi 2019’da değil, daha öncesinden bilindiği anlaşılıyor.
Ama biz yine de Soylu’nun verdiği 2019 tarihini esas alalım.
Devlet, tüm kurumlarıyla FETÖ’yle mücadeleye devam ediyor. Torpilliler hariç!