Ayhan Bora Kaplan organize suç örgütüyle ilgili davada, soruşturmayı yürüten emniyet müdürleriyle ilgili “iktidara karşı yeni bir 17-25 Aralık darbe girişimi” iddialarının ortaya atılması ve ardından başlatılan soruşturmada tutuklanmaları üzerine, ilginç gelişmeler yaşanmaya başladı.
61 sanıklı davanın 15-26 Nisan tarihleri arasında yapılan ilk celselerinde, sanıklar ile avukatlarının beyanları alınmıştı.
Davada gizli tanık yapıldığını açıklayan Serdar Sertçelik’in, soruşturmayı yürüten emniyet müdürlerinin hükümet üyeleri aleyhinde ifade vermeye zorladıkları iddiaları ortaya atması ve hükümete yakın medyada bu iddialarla ilgili “Yeni 17-25 Aralık operasyonu” değerlendirmelerinin yapılmasından hemen sonra, bu hafta görülmeye başlanan celselerde ise tanık ve müşteki ifadeleri alınmaya başladı.
Bu hafta Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri görülen üç celsenin sonunda davadaki 12 müştekiden 3’ü çekildi, sanıklar aleyhinde ifade veren iki tanık emniyet ifadelerinde polislerin yönlendirmesi olduğunu söyledi, bir diğer tanık ise, duruşma sırasında Kaplan’ın da aralarında olduğu sanıklar aleyhinde “Sayın Hakim, lütfen bizi saf dışı bırakın, gelmek istemiyorum” dedi.
Sertçelik’in iddialarından hemen sonra dosyanın diğer gizli tanığı Ü5 de ifadesini geri çekmişti.
Yaralanan müşteki: “Mahkeme falan bu tür işleri sevmiyorum”
Suç örgütü tarafından yaralandığı suçlamasıyla şikayetçi olan müştekilerden Emirhan Bostancı, polislerin telkiniyle şikayetçi olduğunu iddia ederek şikayetinden vazgeçti.
12punto’dan Müyesser Yıldız’ın aktardığına göre; Bostancı, mahkemedeki ifadesinde, “’Seni azmettiren Kamber Keskin’di’ diyerek fotoğrafından teşhis yaptırdılar. Kamber Keskin’i ilk defa burada gördüm. Katılma talebim yok. İşlerin bu noktaya geleceğini bilsem kendimi camdan atar şikayetçi olmazdım” dedi.
Bostancı, Mahkeme Başkanı’nın söylediklerinin korku sonucu olup olmadığını soran Mahkeme Başkanı’na “Korku değil. Mahkeme falan, bu tür işleri sevmiyorum” diye cevap verdi.
“Davaya taraf olmak istemiyorum”
Şikayetini çeken bir diğer müşteki Serdar Hoşyiğit ile Altan Tozar da duruşmada, şikayetçi olmadıklarını ve polislerin kendilerini dosyaya zorla dahil ettiğini beyan etti.
Serdar Hoşyiğit, şunları söyledi:
“İstedikleri ifadeyi vermeyince, ‘Bora Kaplan bir daha dışarı çıkmayacak, korkma’ dediler. Kabul etmeyince de, ‘Sen böyle devam et, ikinci operasyona dahil edelim, gör. Git, düşün’ dediler. Sonra mahkemeye ilişkin tebligatı getirdiler. İmzalamak istemeyince ‘Derdini mahkemede anlatırsın’ dediler, mecburen imzaladım. Şu anda huzurunuzdayım.”
Diğer Müşteki Altan Tozar da, “Ne şikayetim ne davacılığım var. Davaya taraf olmak istemiyorum ama arkadaşlarımı görmek için gelmek istiyorum” dedi.
“Tanıklar ifadesini çekiyor. Mağdurlar nasıl gelip de yaşadıklarını anlatsın?”
Başka bir dosya nedeniyle Silivri Cezaevi’nde bulunan ve duruşmaya SEGBİS’le bağlanan tanık C.K., ifadesini alan KOM polislerinin hepsinin görevden alındığını ve o beyanları kabul etmediğini belirterek şunları söyledi:
“Daha önceki beyanım doğru değil. Öyle söyleyeyim. O zaman dediysem de kabul etmiyorum.”
C.K., Ayhan Bora Kaplan’ın ifadesini polislerin yönlendirip yönlendirmediğini sorması üzerine şunları anlattı:
“Gökhan komiser Murat Çelik’in selamı olduğunu söyledi. Evet, yönlendirdikleri noktalar oldu. Erkan Yıldırım’dan şikayetçi olmamı istediler. ‘Kazancım ne olacak?’ dedim; arabamı, paramı, her şeyimi almıştı. ‘Kayyum atandı, tüm paranı alacaksın’ dediler. Ben de anlattım. Sonra ‘Ekleyecek şeyin var mı? Bora’dır, Muhammet’tir çok samimisin’ dediler. İfademde yazılı hususları onlar hatırlattı. İfademi almak için cezaevine gelen polisler, kurdun dişine kan değmiş derler ya, öylelerdi.”
C.K., ifadesinin bir bölümünde ise “Tanıklar ifadesini çekiyor. Mağdurlar nasıl gelip de yaşadıklarını anlatsın?” cümlesini kurdu.
“Bazı sanıklar aleyhindeki ifademi polisler yazdı”
Sanıklar tarafından öldürülmüş olabileceği üzerinde durulan Semih Arslan’ın öldürüldüğü veya intihar ettiği söylenen apartmanın görevlisi olan G.Ö. ise duruşmadaki tanık ifadesinde, bazı sanıklar aleyhindeki ifadesini polislerin yazdığını ve kötü muamele gördüğünü iddia etti.
“Sayın Hakim, lütfen bizi saf dışı bırakın, gelmek istemiyorum“
Ayhan Bora Kaplan’ın suçlandığı 8 yıl önceki Mahfuz Tatar cinayetinin tanıklarından M.A. ise duruşmada Ayhan Bora Kaplan ile tartıştı. Kaplan, daha önceki ifadelerinde M.A.’nın kendi adını vermediğini söyledi ve M.A.’ya kendi adını polislerin ekleyip eklemediğini sordu. Bunun üzerine M.A. ile Kaplan arasında şu diyalog yaşandı:
“M. A.: Psikolojik baskı yapmayın. İfadem neyse o. 8 yıl oldu. Evliyim, olaylarla alakam yok. Sayın Hakim, lütfen bizi saf dışı bırakın, gelmek istemiyorum.
Kaplan: Ablacığım olaydan sonra sıcağı sıcağına verdiğin ifadelerde adım yok. Hangisi doğru?
Başkan: Biz değerlendiririz.
Kaplan: Bu da gizli tanıklar gibi oldu.
Av. Tarık Teoman: 8 yıl önce söylemediğinizi 8 yıl sonra söylemenizde bir çelişki yok mu?
M. A.: Bora Kaplan’ı herkes tanıyor. Bana çelişkili sorular sormayın. Hamile olabilirim, çocuğum düşebilir. Beni olayların içine çekmeyin.”
Kaplan’ın avukatı: “Gizli tanıklar ve tanık C.K.’nın beyanları cebir ve yönlendirme ile alınmış, iddianame artık yok hükmünde”
Davanın bugünkü duruşmasında, Ayhan Bora Kaplan’ın avukatlarından Tarık Teoman, iki gizli tanık ifadesi ile tanık C.K.’nın beyanlarının cebir ve yönlendirme ile alındığının ortaya çıktığını belirterek iddianamenin artık yok hükmünde olduğunu söyledi.
12punto’dan Müyesser Yıldız’ın aktardıklarına göre; Teoman, Kaplan’ın operasyonu yapan o polisler hakkında 14 Mayıs’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmanın devam ettiğini açıkladı.
Kaplan’ın diğer avukatı Umut Erdoğan da Kaplan’ın gözaltına alınmasının yasadışı olduğunu savunurken HTS’lerle ilgili raporu hazırlayan bilirkişinin kısa bir süre önce KOM’dan ayrılan bir polis olduğunu, bazları yalan yanlış tanzim ettiğini belirterek bu nedenle bilirkişi hakkında evrakta sahtecilikten suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Kaplan’dan hakime “bir tanem” hitabına açıklama: “’İçtenlikle anlatırken kendini kaptırmış’ demiyorlar”
Ayhan Bora Kaplan da duruşmanın başında, hakime “bir tanem” diye hitap etmesinin medyada geniş yer alması nedeniyle açıklama yapmak istedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı ile Ayhan Bora Kaplan arasında şu diyalog yaşandı:
Başkan: “Ha, şu mesele. Biliyorum, bayağı haber olmuş. Ben fark etmemişim bile. Unutmuşum daha doğrusu. İlk celsede söylemişsin ve defaatle özür dilemişsin. Tuhaf bir şey. Biz kimin, neyi, ne niyetle söylediğini biliriz. Başka niyetle söylense gereğini yaparız.”
Bora Kaplan: “’Bu adam ne kadar içtenlikle anlatırken kendini kaptırmış’ demiyorlar. Yine de sizden, makamınızdan, herkesten kamuoyu önünde özür dilerim. Sabıkam vardır, sicilim vardır; ama hayatım boyunca devletin hiçbir görevlisine saygısızlık yapmadım, yapmam. Gözaltında o kadar şey yapıldı, tek mukavemetim olmadı. Biraz adaletli olmak lazım.”
Kaplan, devamında gizli tanıklık mefhumunun kaldırılması gerektiğini söyleyince; Başkan, “Hukuki görüşlerini sonra alalım” karşılığını verip, “Özrünü aldık, kabul ettik” dedi.
Ne olmuştu?
Esenboğa Havalimanı’nda yurtdışına kaçmak üzereyken 7 Eylül’de Emniyet’in operasyonuyla yakalanan Ayhan Bora Kaplan, “organize suç örgütü liderliği” suçlamasıyla tutuklandı.
Yurtdışına kaçtığı ortaya çıkan sanıklardan Serdar Sertçelik, Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Şube’deki emniyetçiler tarafından gizli tanık yapılarak hükümet üyeleri aleyhinde ifade vermeye zorlandığını iddia etti.
Sertçelik’in iddiaları, hükümete yakın bazı medya organlarında geniş yer aldı, kimi gazeteciler “Yeni 17-25 Aralık operasyonu” diye değerlendirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli de partisinin geçen haftaki grup toplantısındaki konuşmasında “Emniyet ve yargıda yuvalanmış soysuz ve kripto çetelerin yeniden Türkiye üzerinde hesap yaptığı görülmektedir. Hedefleri; MHP, AK Parti, Cumhur İttifakı. 17-25 darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin” diye konuştu.
İddialar sonrası, 9 Mayıs’ta Ankara Emniyeti Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Ankara Emniyeti Organize Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ve yardımcısı Şevket Demircan görevlerinden alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında aralarında Çelik ile Demircan’ın da olduğu 4’ü emniyetçi 7 kişi tutuklandı. Öner adli kontrolle serbest kalırken, biri komiser iki kişinin de gözaltı süreci devam ediyor.