Narin Davası’yla ilgili yeni iddialar ve bilgiler ortaya çıkmaya devam ediyor.
Davaya katılma talebi kabul edilen Diyarbakır Barosu tarafından mahkemeye sunulan ve mahkeme dosyasına dahil edilen bir video, medyada “Narin dosyasında her şeyi değiştirecek görüntü” diye sunuldu.
Narin’in amcası Erhan Güran’ın evinin güvenlik kamerasından çekilen ve Narin’in cansız bedeninin bulunmasından bir gün öncesine 7 Eylül tarihine ait görüntüde, aralarında Narin’in babası Arif Güran, ağabeyi Baran Güran’ın da olduğu aile üyelerinin evin önünde bir kişiyle konuştukları ve aileden üç kişinin konuştukları kişiyi ittirerek birlikte uzaklaştıkları görülüyor.
Görüntüdeki seslerin boğuk olması nedeniyle konuşmalar tam olarak anlaşılmazken Enes isminin geçtiği duyuluyor. Medyada Güran ailesinin konuştukları kişiye davanın sanıklarından olan Narin’in ağabeyi Enes Güran’la ilgili baskı yaptığı iddia edildi.
Yine videoda Güran ailesi mensuplarının, konuştukları kişiye “bilmiyorum de, görmedim de” türünde şeyler söyledikleri, görüntülerin aile tarafından silindiği ancak TÜBİTAK tarafından kurtarıldığı, görüntüdeki kişinin 15 yaşında olduğu ve Narin’in tutuklu amcası Salim Güran’ın tarlasında çalışan, mevcut dava dosyasından ayrılarak soruşturma süreci devam eden diğer 8 tutukludan biri olan R.A. olabileceği de iddia edilmişti.
Nevzat Bahtiyar’ın dayısının oğluymuş
Videoda ailenin konuştuğu kişinin, Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne gömdüğünü itiraf eden davanın sanığı Nevzat Bahtiyar’ın dayısının oğlu Ahmet Akgün olduğu ortaya çıktı.
32 yaşında ve dört çocuk babası olan Ahmet Akgün, çobanlık yaparak geçimini sağlıyor ve Güran’lar ile aynı köyde Tavşantepe’de ikamet ediyor.
Ahmet Akgün.
“’Bir şey gördün mü’ diye sordum koşar adım uzaklaştı, şüphelendim”
Narin’in amcası Erhan Güran, iddialarla ilgili Serbestiyet’in sorularını yanıtladı.
Erhan Güran.
Görüntüde sizin evinizin önünde, ailenizden başka insanlarla birlikte Ahmet Akgün adlı kişiyle konuştuğunuz ve sonrasında o kişiyi aileden bazı gençlerin ittirerek götürdüğü görülüyor. Ne vesileyle sizin evinizin önüne geldi, neler konuştunuz anlatır mısınız?
Henüz Narin’i arama çalışmaları devam ediyordu. Zaten ertesi sabah cenaze bulundu. Bir yandan ekipler arama faaliyetlerine devam ediyordu. Diğer yandan biz de herkese soruyoruz ediyoruz kızımızla ilgili bilgi edinmeye çabalıyorduk.
Görüntülerin çekilmesinden önceki gün yani 6 Eylül günü Ahmet hayvanlarla dönerken köyün girişinde karşılaşmıştım. Zaten iki haftayı geçmiş kızımız kayıp. Artık herkese bir şey gördün mü duydun mu hep soruyorduk.
Ona da sordum. ‘Ahmet bir şey gördün mü? Belki sana önemsiz gelen bir şeydir ama Narin’in kaybolmasıyla ilgili işe yarayacak bir bilgidir, hiç dikkatini çeken bir şey oldu mu?’ diye sordum.
Hızlı hızlı ‘Bir şeyden haberim yok, bir şeyden haberim yok’ dedi. Hızla koşar adım yanımdan uzaklaştı.
Böyle davranınca tuhafıma gitti tabii. Ben de peşinden gittim. Evleri de tam caminin orada. Baktım eve girmedi, evin etrafında tuhaf tuhaf dolanıyor.
Hemen jandarma görevlilerine olanı anlattım, şüphelendiğimi söyledim. Sorumlu astsubaya haber verdiler ona da Ahmet’ten şüphelendiğimi söyledim. Astsubay da ‘ben ilgileneceğim’ dedi. Zaten bir ara ifadesini de almışlar. Zaten astsubaya ben de insanlarla konuşacağımı, şüphelendiğim haller olursa benim de soracağımı söylemiştim önceden bilgi vermiştim.
“Ertesi gün çağırdım gelmedi iyice şüphelendim”
Ertesi gün yani görüntülerin çekildiği gün de yine hayvanlarla evin aşağısından geçerken çağırdım ‘Gel bir konuşalım’ dedim ama gelmedi yine koşar adım evine gitti. Ben haliyle iyice şüphelendim.
Akşam bizim evin önünde yemek yedikten sonra da onu çağırttık geldi. ‘Toplantı sırasında’ falan diye yazıyorlar toplantı falan yapmadık, yemek yemiştik sadece.
Ahmet’e neden bir gün öncesinde kendisine ‘Bir şey biliyor musun?’ diye sorduğumu anlattım. O günlerde köyden İsa Kaya, Narin’i saat 18.00 civarında caminin orada gördüğünü söylemişti. Hatta söylediğini teyit etmek için de o sırada köyden bir kadın da oralarda olduğunu da söylemişti.
Ahmet’e de ‘Sen de 18.00 civarında geliyorsun köye, evin de caminin karşısında. O gün Narin’i gördün mü, İsa Kaya’yı gördün mü, diğer kadını gördün mü diye bunları sordum. Ahmet, ‘Ben kimseyi görmedim’ diyor. ‘Hiç kimse mi görmedin’ diyoruz, ‘Sokakta kimse yoktu’ kimseyi görmedim diyor. Beni görünce kaçıyor, sadece Narin değil hiç kimse yoktu ben geldiğim sıralarda diyor. Haliyle daha da şüphelendim. Bizim amacımız kızımızla ilgili bilgi almak.
Ahmet, böyle şüpheli davranınca gençler sonra arkaya götürdü onu. Biraz hırpalamışlar. Sonra da bir şey bilmiyorum falan demeye devam edince herhalde bir şey bilmiyor diye düşündük zaten biz de. Sabahında Narin’in cenazesi bulundu. Onun gecesinde de Nevzat Bahtiyar yakalandı. Zaten Ahmet’le ilgili şüphemiz kalmamış oldu.
“Enes’le ilgili bir şey sormadık, çeşmenin orada Enes’i gördüğünü söyledi”
Orada Enes ismi geçiyor konuşmada. Yeğeniniz Enes Güran’la ilgili bir şey mi konuşuluyor?
18.00 civarında caminin orada bir şey görmediğini falan söyledi. Enes’i de çeşmenin orada gördüğünü söyledi. Enes’in ifadesinde geçen de öyle zaten. ‘Onu biliyoruz caminin orada Narin’i gördün mü, diğer kişileri gördün mü onları söyle’ dedik. Enes’le ilgili bu geçti.
Yine videodaki çok anlaşılamayan Kürtçe konuşmalarda Ahmet Akgün’e “’Görmedim’ de. ‘Bilmiyorum’ de” gibi bir şeyler söylediğinizi iddia edenler oldu. Böyle şeyler söylediniz mi?
“Beni görünce niye kaçıyorsun. Bilmiyorsan ‘bilmiyorum’ de. Görmediysen ‘görmedim’ desene neden kaçar adım uzaklaşıyorsun yanımdan” gibi şeyler söylemiş olabilirim. Dediğim gibi zaten bunlardan dolayı şüphelendim. Zaten esas onun için çağırdık.
“Kamerayı korkudan taktırdım”
Kamera görüntülerini sizin sildiğiniz iddia ediliyor. Siz mi sildiniz kayıtları?
Hayır silmedik kamera kayıtlarını. TÜBİTAK’ın açıklaması da geldi. Sistem kendisi siliyormuş. Ben kesinlikle dokunmadım cihaza.
Zaten ben o kamerayı 4 Eylül’de taktırdım. Yani bu şimdi servis edilen videonun çekilmesinden üç gün önce.
Mahkeme’de tanık ifademde de söyledim, ben o kamerayı korkudan taktırdım. Mahkeme Başkanı, ‘Neden korktun?’ diye sordu. ‘Yeğenim Muhammet terlik buldu, cezaevine girdi. Köyden 3-4 kişi saati yanlış hatırladı onlar dışarıda, Maşallah Güran ile Birsen Güran saati yanlış hatırladı, onlar içeri girdi. Kardeşim Fuat olaydan iki gün sonra Van’dan geldi, jandarmayı dinliyor diyerek içeri attılar. Narin’e ait bir terlik, bir elbise benim evimin önüne atılsa beni kim kurtaracaktı’ dedim.
Benden önce köyden üç kişi evine kamera taktırdı. Onlar da aynı şekilde korktuklarından kamera taktırdı. Benim de kafama öyle yerleşti zaten.
Biri kapıma bir şey atacak diye korkup taktırdım zaten niye sileyim anbean kaydetsin diye taktırdım.
Üç gün önce taktırdığım kameranın altında gizli görüşme yaptığımızı söylüyorlar. Kameranın altında konuştuğumuza göre gizli bir şey konuşmuyoruzdur herhalde. Gizli toplantı yapacak olsam kamerasız yer mi yok?
Ahmet Akgün, şimdilerde sizlerin cinayeti işlediğini düşündüğünüzü söylediğiniz Nevzat Bahtiyar’ın dayısının oğluymuş. Sizin o tarihte henüz Nevzat Bahtiyar’la ilgili bir şüpheniz var mıydı?
Yoktu. Olsa gider onunla konuşurdum zaten. Ahmet’i çağırmamızın onunla ilgisi yok.
Ahmet Akgün, bir röportaj verdi. Orada sizin kendisine para teklif ettiğinizi iddia etti.
Yalan atıyor. Yırtılan gömleğinin yerine gömlek bile almadım. Gömlek alsam rüşvet verdi diyeceklerdi. Evine gitsem, gidip tehdit etti diyeceklerdi. Ne para teklif ettim ne gömlek aldım ne evine gittim bu zamana kadar.
İlk kez bunlar üzerine dün konuştum gidip helallik aldım. Ahmet’in babası yani Nevzat’ın dayısı da “Benim yeğenimdir ama şerefsizin biridir, alçak bir insandır. İnsanların namusuna bu kadar kolay çamur atılır mı?” dedi.
Herkes Nevzat Bahtiyar’ın avukatlığına soyunmuş durumda. Karısının, kardeşinin, oğlunun ifadeleri hep birbirini yalanladı. Kimse Nevzat’ın ve onun ailesinin ifadelerindeki çelişkilere bakmıyor.
TÜBİTAK: “Üzerlerine yeni kayıtların yazılması suretiyle otomatik olarak silindiği…”
Görüntülerin çekildiği ve Güran ailesi tarafından eski kayıtlarının silindiği iddia edilen görüntü kayıtlarıyla ilgili TÜBİTAK’ın dosyaya giren raporunda, kayıtların kullanıcı müdahalesiyle ilgili silindiğine dair bir tespit yapılamadığı belirtilerek şu ifadeler yer aldı:
“Yapılan inceleme sonucunda, NVR kayıt cihazındaki eski tarihli Log ve görüntü kayıtlarının, üzerlerine yeni kayıtların yazılması suretiyle otomatik olarak silindiği görülmüştür.
NVR cihazında tespit edilen en eski Log 18.09.2024 23:49:00 ‘da ve en eski görüntü 04.09.2024 19:46:59 ‘da kaydedilmiştir.
NVR kayıt cihazında üzerine yazma şeklinde otomatik olarak gerçekleştirilen silme işlemleri dışındaki kullanıcı müdahalesi ile geçekleşmiş olası bir silme durumu, Log kayıtlarındaki kayıplar nedeni ile araştırılamamıştır.”
Ahmet Akgün konuştu: “Bir şey gizlediğimi sandılar. Çok dövdüler”
Güran ailesi üyeleri tarafından darp edildiğini söyleyen Ahmet Akgün, Gazete Pencere’den Caner Taşpınar’a o gün yaşananları şöyle anlattı:
“O gün hayvanları getiriyordum, saat 18:30 sıralarıydı. Güran ailesi üyeleri bana ‘gel bizim yanımıza sadece seninle konuşacağız’ dediler. Ben dedim konuşmak istemiyorum çünkü hayvanlar köyün içinden dağılıyorlar. ‘Sen mecbursun geleceksin’ dediler, ben de ‘mecbur değilim’ dedim. Ben eve geldim üstümü değiştirdim elimi yüzümü yıkadım.
“Güran ailesinin çocukları evimize gelip ‘babam sana bir şeyler soracak eve gelsin’ dedi. Ben de ‘tamam’ dedim. Ben de hatta beş dakikalık yoldur diye terlik giyip gittim. Gidince Erhan Güran ‘karşıma otur, konuş’ dedi.”
Akgün, Erhan Güran’la arasında şu konuşmanın geçtiğini söyledi:
Erhan Güran: Karşıma otur, konuş.
Ahmet Akgün: Erhan abi ben bir şey görmedim.
Erhan Güran: Nasıl bilmiyorsun sen köydesin?
Ahmet Akgün: Ben hayvanlara bakıyorum, insanlara bakmıyorum ki…
Erhan Güran: Sen nasıl bir şey bilmiyorsun, sen söyle biz sana para vereceğiz
Ahmet Akgün: Ne parası siz dalga mı geçiyorsunuz insanla?
Erhan Güran: Araba gördün mü?
Ahmet Akgün: Ben araba görmedim.
“Şikayetçi olmadım, onların yüzünü görmesem daha iyidir”
Ahmet Akgün, sonrasında Güran ailesi mensupları tarafından dövüldüğünü belirterek şöyle konuştu:
“Ben onların yanına gitmediğim için beni dövdüler. Benim bir şey gizlediğimi sandılar. Ama ben hiçbir şey görmedim. Biz köyün yukarısındaydık. Narin’in kaybolduğu gün akşam 6’da köy merkezine gelince hareketliliği görüp oradakilere sorunca öğrendim kaybolduğunu… Beni çok dövdüler, suratıma vurdular, gömleğim kan içindeydi. Gömleğimi yırttılar, gömleğimin halini görseniz ağlardınız. Bu olaydan sonraki gün Narin’in cesedi bulundu.
“Engelli olduğum için inşaatlara gidemiyorum, çobanlık yapıyorum, az para kazanıyorum. Beni gariban gördükleri için dövdüler. Şikayetçi olmadım, onların yüzünü görmesem daha iyidir.”